ANKARA - MHP Genel Başkan Yardımcısı Gaziantep Milletvekili Ümit Özdağ, PKK'nın önümüzdeki günlerde yeni terörist unsurları göndermesiyle çatışmaların tırmanma aşamasına girebileceğini belirterek, "Ankara, İstanbul, İzmir ve Mersin'de de PKK'nın yeni terörist eylem girişimleri içerisinde olacağına dair çok güçlü istihbaratlar vardır. PKK'nın Ankara'da iki büyük suikast girişimi üzerinde çalıştığı istihbaratı, istihbarat ve güvenlik yetkililerine ulaşmıştır." dedi. Meclis'te basın toplantısı düzenleyen Ümit Özdağ, bölgede çalışan bazı sağlık personelinin sosyal medyada PKK bayraklarıyla paylaşımlar yaptığını belirterek Sağlık Bakanlığı'nın bu konuya ilişkin bir soruşturma başlatıp başlatmadığını sordu. Konuya açıklık getirilmesi gerektiğini ifade eden Özdağ, asker ve polisin bunlara emanet edilmesinin ya da devlet memuru olmalarının da ne kadar sağlıklı olduğunun ayrı bir konu olduğuna dikkat çekti. 1984 yılında Hakkari'de görev yapan, şimdi 75 yaşındaki subayla ilgili bir dava açıldığını dile getiren Özdağ, "Terör örgütünün yan çizgisinde hareket edilen bir sahte hukuk sektörü oluştu. Bununla ilgili derhal önlem alınması gerekiyor." ifadelerini kullandı. "ALIN ÇOCUKLARINIZI VE AKP GENÇLİK KOLLARINIZI YANINIZA, SİZ GİDİN BİTİRİN" AK Parti'den gelen açıklamaların bölgede operasyonların durdurulacağına ilişkin bir hava oluşturduğunu belirten Özdağ, şöyle konuştu: "Eğer gerçekten operasyonları bir an önce bitirin diye bu ağır koşullarda baskı yapan askerimize, polisimize ve jandarmamıza bu tür baskılar yapacaksanız; alın çocuklarınızı ve AKP Gençlik Kollarını yanınıza, siz gidin bitirin; bu kadar kolaysa bu iş. Rahat bırakın bu insanları da bildikleri gibi yapsınlar. Bir mayını, tuzaklanmış bir hendeği, kanas baskısı altında gidip tahrip etmenin ne demek olduğunu biliyor musunuz ki bu insanlara operasyonları bir an önce bitirmeleri için baskı yapıyorsunuz. Şehitlerin bedenleri arkasına sığınıp siyaset yapmayın. Üstelik operasyonlar bitmeden ve gereken sonuç alınmadan sonlandırmanın PKK'ya yardım etmek anlamına geldiğini de bilin artık. Bu yardımı 7 Haziran-1 Kasım arasında Cizre, Nusaybin'de operasyon bitmeden yaptınız ve PKK o bitmeyen operasyonlardan daha güçlenerek çıktı, şimdi aynı hatayı yapmanızı istemiyoruz ve buna tahammül göstermeyeceğiz." "GÜNEYDOĞU'DAKİ DURUM  PARİS'TEN ÇOK DAHA VAHİMDİR" PKK'nın önümüzdeki günlerde yeni terörist unsurları göndermesiyle çatışmaların tırmanma aşamasına girebileceğine dikkat çeken Özdağ, "Ankara, İstanbul, İzmir ve Mersin'de de PKK'nın yeni terörist eylem girişimleri içerisinde olacağına dair çok güçlü istihbaratlar vardır. PKK'nın Ankara'da iki büyük suikast girişimi üzerinde çalıştığı istihbaratı, istihbarat ve güvenlik yetkililerine ulaşmıştır. Yapılması gereken, PKK terörünün ulaşmış olduğu aşamanın doğru tespit edilerek gereken hukuki ve askeri önlemleri hızla almaktır. Terörle hukuk içinde ancak en sert yöntemlerle mücadele edilmelidir. Bu hukuk sert olabilir fakat sert hukuk, hukuksuzluktan veya zayıf hukuki zeminden çok daha iyidir ve doğrudur. Fransa Paris'te yapılan IŞİD saldırısından hemen sonra olağanüstü hal ilan etmiştir. Güneydoğu'daki durum Paris'ten çok daha vahimdir. Sıkıyönetimle ilgili değerlendirme Başbakanlık tarafından tekrar kapsamlı şekilde yapılmalıdır. Gereken karar gerektiği zaman alınmaz ise alındığı zaman çok geç kalmış olabilir." şeklinde konuştu. Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun açıkladığı Şırnak'ın Cizre'ye, Hakkari'nin ise Yüksekova'ya taşınması yönündeki çalışmanın sorulması üzerine Özdağ, "Bu daha önce de yapılmış bir uygulama; Şırnak'ın bölünüp il yapılması. Nüfus yoğunluğu neredeyse oraya doğru bir kaydırma, idari anlamda da doğru olabilir. Sanıyorum bu konuyla ilgili güvenlik bürokrasisinin hükümete yapmış olduğu bir öneri var ortada. Eğer bu öneri çerçevesinde bir adım atılıyorsa, bunun faydalı olma ihtimali yüksektir. Ama tek başına sonuç alması tabii ki mümkün değildir." karşılığını verdi. "17/25 ARALIK'TA ANAYASANIN  138. MADDESİ ASKIYA ALINDI" Kişisel verilerin korunmasına ilişkin teklifin sorulması üzerine ise Özdağ, şunları kaydetti: "AKP iktidarı döneminde Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca hiç olmadığı kadar insanların gizlice dinlendiği, hukuksuz olarak dinlendiği, izlendiği, fişlendiği, fotoğraflandığı, filmlendiği bir hukuksuz dönem yaşadık ve yaşamaya devam ediyoruz. Ankara ve İstanbul Savcılıkları tarafından tırnak içinde cemaat tarafından dinlendiğim gerekçesiyle şikayetçi olmam için davet edildim. Her ikisine de gitmedim. Çünkü ben biliyorum ki beni dinleyen polisler, bana psikolojik operasyon yapan savcılar cemaate yakındırlar ancak bunu AKP hükümetinin bilgisi ve onayıyla yapmışlardır. Benim muhatabım bir siyasetçi olarak bu konularda bürokratlar değildir, polis ve savcılar değildir; benim muhatabım AKP hükümetidir. Buna izin veren, bu yapıyı teşvik eden, muhalefeti dinleten, aydınları, akademisyenleri dinleten, dinlenmesine izin veren ama bu sırada kendisinin de dinlendiğinin farkında olmayan hükümettir."