Rahmetli Zeki Müren’in bir sözünü hiç unutmam. Ünlü sanatçı “Şöhret olmak kolay, önemli olan onu taşımaktır.” Bence çok yerinde bir deyim yazıma neden bu sözlerle başladım, biliyorsunuz. Tanınmış ve de milli olmuş bir futbolcumuz olan Burak Yılmaz, kariyerine hiç ama hiç yakışmayan davranışlarla, eşi İstem Yılmaz ile olan evliliğini bitirmek üzeredir. Konuyu en baştan ele alıp Bakırköy Aile Mahkemesi’ne intikal etmiş olan bu olayı bütün hakikatleri ile ele alarak size anlatmak istedim. Burak Yılmaz’la, İstem Yılmaz 2006 yılında tanışmışlardır. Üç yıl süren beraberliklerinin sonunda çift evlenmeye karar vermiştir. 2009’da nikâha bir gün kala kına gecesinde çıkan bir tartışma sonunda tören iptal edilmiştir. Tartışmaya Burak Yılmaz’ın sebep olduğu bilinmektedir. İki yıl süren ayrılıktan sonra taraflar birbirlerinden özür dileyip tekrar bir araya gelmişlerse de yine evlilik mümkün olmamıştır. İzmir Ekonomi Üniversitesi Grafik Tasarım Bölümü mezunu olan İstem Yılmaz ve Burak Yılmaz, geçen üç yılın ardından tekrar bir araya gelerek evlenme kararı almışlardır. 15 Haziran 2014’de dünya evine giren ikilinin ilk çocukları, yani kızları dünyaya geldi. Türkiye’de iken sık sık aile içi münakaşaların yaşandığı bunlara da kayınvalidenin sebep olduğunu bilen İstem Yılmaz, kocasının Galatasaray’dan Ç in’in Beijing Guoan takımına transfer olması üzerine kocası ile bu ülkeye gitmek zorunda kalmıştır. Ne var ki Burak ikinci kez hamile olan ve yine bir kız çocuğu dünyaya getirecek olan eşine bu çocuğu istemiyorum, kürtaj yaptır diye baskı yapması uzun zamandan beri aralarında süre gelen tartışmalara tuz-biber olmuştur. Burak, sık sık karısını dövmek gibi çağ dışı yöntemlere başvurmuştur. Oysa Cumhurbaşkanı Racep Tayyip Erdoğan, Burak Yılmaz’ı evlendikleri gün arayarak 3 çocuk istiyorum demesi üzerine Burak Yılmaz’ın “eşim ve ben dört çocuk yapacağız” diye cevap verdiğine şahit olmuştu. Çin’de geçen olaylı günlerde Türkiye’ye kaçmayı düşünen İstem Yılmaz’ın bu arada eşi tarafından kredi kartı iptal edilmiş, daha öncede özel aracı satılmıştı. Yediği dayağın acısı ile Türk konsolosluğuna sığınıp yardım istemek zorunda kalmış. Konsolosluk görevlileri tarafından Beijing İnternasyol Sos hastanesine götürülüp tedavi altına alınmıştır. Kızının gözleri önünde defalarca dayak yediğini itiraf eden İstem, yine konsolosluk mensuplarının yardımı ile Türkiye’ye kaçmak zorunda kalmıştır. Burak’ın psikolojik, ekonomik ve fiziksel şiddetine dayanamadığı bu evliliğin artık yürümeyeceğini ileri süren İstem Yılmaz, 26 Mayıs 2016’da avukatı kanalı ile İstanbul Bakırköy Aile Mahkemesine 11 sayfalık bir boşanma dilekçesi vermiştir. Tabi bu süreçte Burak Yılmaz’dan birçok istekleri olan İstem’in bir takım parasal talepleri de olacaktır. Bütün bunlar gerçekte çok çirkin davranışlardır. Türkiye’de milli forma giymiş, hemen hemen dünya spor dünyasına ismini yazdırmış bir oyuncunun evliliğini bu derece sokağa dökmesini ben şahsen hiç ama hiç doğru bulmuyorum. Burak-İstem ikilisini kaderleri ile baş başa bırakalım, bir başka ünlü futbolcumuza bakalım. Bugün yeşil sahalardan uzakta kalan İbrahim Toraman, eşi Eylem Toraman’ı Anadolu Aile Mahkemesi’ne vermiştir. Eşinden şiddet gördüğünü ileri sürerek koruma isteminde bulunmuştur. Eylem Toraman’dan boşanmak için mahkemeye başvuran eski futbolcunun ileri sürdüğü iddiaları yerinde bulan yetkililer Eylem’e, bir takım yasaklar uygulamışlardır. Birbirlerini çirkin bir şekilde tehdit eden bu çiftin evlilikleri de böylece sokağa dökülmüştür. Lafımız futbolculardan açılmışken yine milli formayı pek çok kez sırtına geçirip dünya futbol âleminde de ün sahibi olan Hakan Şükür’de, hiç ama hiçbir şekilde kariyerine yakışmayacak büyük bir hata yaparak yurtdışına kaçmıştır. Yıllarca bu ülkenin ekmeğini yiyen, dünyanın parasını kasasına yerleştiren, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın gözüne girip, milletvekili bile olup yüce meclise giren bu milli futbolcu, (şimdi emekli) “Besle kargayı oysun gözünü” misali kendisine uzanan bütün elleri ısırmaktan geri kalmamış, minnet duyacağı insanları arkadan hançerlemiş, mahkemeye de düşünce Amerika’ya kaçmaya karar vererek Türkiye’deki bütün mal varlıklarını satarak soluğu bir yabancı ülkede almıştır. Avukatına göre kaçmamış oraya yerleşmiş. Evet ABD’ye yerleşti. Türkiye’deki dostlarını ve hayranlarını yüzüstü bırakıp yerleşti. Eski futbolcu utanmadan emekli milletvekili olarak her ay bu ülkenin yetimlerinden kesilen paralarla aylığını alıp, ABD’de yan gelip yatacak. Bence Hakan Şükür kariyerine yakışmayan bu davranışı ile hayatının en büyük hatasını işlemiştir. Ünlü kişilere yakışmayan bir davranışı da Türk Sanat Müziğinin usta bestekarı ve yorumcusu Selami Şahin’in eşi sergilemiştir. Didem Şahin, oğlu Lider Şahin’in tanınmış ses sanatçısı İrem Derici ile beraberliğini çekememiş, hiçte hoş karşılanmayan “Horozu saldım çayıra, tavuğu olan düşünsün” sözleri ile bir anda magazin dünyasının gündemine oturmuştur. Yaşını başını almış bir genç olan Lider, annesinin bu çıkışını hoş karşılamamış sevgilisi İrem ile kısa bir Venedik tatilinden sonra döndükleri İstanbul’da da beraberliklerini sürdürmeye başlamıştır. Olaylara karşı sessizliğini koruyan Selami Şahin ise önümüzdeki günler sanat hayatının 50’nci yılın kutlamak için var gücü ile çalışmalarını sürdürmektedir. Oğul Lider ise bir kez daha sevgilisi şarkıcı İrem Derici ve yakın dostları ile yurtdışına tatile çıkmıştır. Üç ay önce radyocu kocasından boşanan genç ve güzel şarkıcının, Şahin ailesinin bu ulu-orta çıkışlarını duymazlıktan geldiği de gözlerden kaçmamaktadır. Bir kötü örnekte “Özcan Deniz”, bugün 44 yaşında olan şarkıcı, yapımcı, senarist, oyuncu Özcan Deniz, gününü kızı yaşındaki bir yeni yetme mankenle geçirmektedir. 21 yaşındaki bu kızımızla ve dostları ile kiraladıkları bir tekne ile Ege sahillerinde hayatın tadını çıkarmakta olan Özcan Deniz’in, yarı yaşındaki bir kızla birlikteliği pek hoş karşılanmamıştır. Esasen, İstanbul film, dizi, müzik âlemi topluma hiçte hoş olmayan görüntüler vererek genç nesillere kötü örnek olmaktadırlar.