Kozmik Bilinç Okulu kurucusu Uranyen Astrolog Sevilay Eriçdem, Güneş’in 20 Şubat tarihine kadar Kova burcunda hareket etmesine ve astroloji alanındaki çalışmalarına ilişkin açıklamalarda bulundu. Eriçdem, Güneş Kova’dayken odaklanılması gerekilen kavramları, yol haritasını, yapılması gerekenleri ve önerilerini paylaştı
NAZ AKMAN/ANKARA Kozmik Bilinç Okulu kurucusu Uranyen Astrolog Sevilay Eriçdem, Güneş’in Kova burcuna geçişiyle birlikte yaşanacak değişimlere yönelik değerlendirmelerde bulundu. Güneşin burç değiştirmesinden önce Uranyen Astroloji hakkında bilgiler veren Eriçdem, bu alanda kurduğu okul ve dernekteki çalışmaları anlattı. Klasik astrolojiye oranla daha az bilinen Uranyen astroloji alanında 2015 yılında kurduğu okulda, Klasik Astroloji, İlişkiler Astrolojisi, Sağlık Astrolojisi, Finansal Astroloji konusunda verilen eğitimlerin yanı sıra Uranyen Astroloji eğitimi veren Eriçdem, “Uranyen Astroloji sadece astrolojiyle akademik düzeyde ilgilenen kişiler tarafından biliniyor. Çünkü Uranyen Astroloji bir tür uzmanlık alanıdır. Uranyen Astroloji seviyesine gelebilmek için Klasik astroloji bilgisinin tam olması gerekir. Bu bir yolculuktur. Klasik astroloji hekimlik ise Uranyen Astroloji uzman hekimliktir ya da Klasik Astroloji Avukatlık ise Uranyen Astroloji ağır ceza avukatlığıdır. Bu şekilde örneklendirebiliriz. Astroloji eğitimi almaya niyet eden ve bu konuda kendini yetiştirme hevesinde olan kişiler Uranyen Astroloji’yi biliyor ve konularında daha da derinleşmek istediklerinde bu uzmanlık alanına yöneliyorlar” dedi. Uranyen Astroloji Derneği’ni kurdular Bu alanda geçtiğimiz yıl Uranyen Astroloji Derneği’ni kurduklarını ifade eden Eriçdem, “Derneği kurma amacımızın başında özellikle ülkemizde Uranyen Astroloji’nin tanınırlığını sağlamak ve aynı zamanda bir uzmanlık alanı olan bu teknikte mesleki yeterlilik yaratmaktı. Derneğimize temelde astrolojiyle sadece hobi olarak bile ilgilenen herkes üye olabilir. Yaptığımız ücretsiz seminer ve etkinliklerde hem astrolojiye hizmet etmeyi ve hem de Uranyen Astroloji’yi insanlara anlatarak kullanımını yaygınlaştırmayı hedefliyoruz” diye konuştu. “Astroloji mümkün olan en ‘eşit yaklaşık’ tahmini yapar” Astrolojinin giderek önem kazanmaya başlamasının en önemli nedeninin istatistiki verilerin kullanılmasıyla matematiksel orantılarla tahminlerin yapılması olduğunu söyleyen Eriçdem, “Astroloji bir yorum sanatıdır. Bugün dünya¬da ekonomistlerin, borsa simsarlarının veya futbol yorumcularının yapmış olduğu gibi, istatistiki verileri kullanarak matematiksel orantılarla mümkün olan en ‘eşit yaklaşık’ tahmini yapar. Eğer siz teknolojinin ilerle¬mesiyle elde ettiğiniz göksel verileri mate¬matiksel kavramlarla birleştirip hesaplarsa¬nız, karşınıza çıkan sorularda net bilgilere ulaşırsınız. Bu bağlamda astroloji, tekno¬lojiye bağlı olarak ilerlemiş ve gelişmiştir. Gözlem tekniklerinin ilerlemesi astrolojideki istatistiki datalara veri akışını arttırmıştır. Buna insanoğlunun bilinmeze olan merakı da eklenince doğal olarak bu konu hiçbir zaman popülerliğini yitirmez, aksine gittikçe büyüyerek çoğalır. Dönem enerjisi olarak da artık Satürn ve Jüpiter’in Kova burcunda transit yaptığı etkileri önümüzdeki yıllarda daha baskın şekilde hissederek yaşayacağız. Bu da bütün insanlığın artık hayatı daha rasyonel, daha matematiksel ve dolayısıyla daha uzay-zaman aralığında öğrenme ihtiyacını arttıracaktır. Bu ihtiyacın temelinde her zaman olduğu gibi insanlığın kendisine dair geleceği bilme merakı yatıyor. Bu merakın artarak çoğalacağını söylemek doğru olur” ifadesini kullandı. Güneş Kova’dayken odaklanmamız gereken kavramlar neler? Güneş’in burç değiştirmesinin pek çok insan üzerinde etkisi olduğunu belirten Eriçdem “Güneş Kova’dayken odaklanmanız gereken kavramların, kendi güdülerinizi bilmek, sizi hedeflerinize ulaşmaya iten şeyleri kendi içinizde bulmak ve anlamak, seçimler ve niyetlerinizin ardındaki bilgelikle doğru eylemi dışa vurmak şeklinde hayata tezahür etmelidir. Bazen insan geçmiş davranış kalıplarının devam eden etkisiyle önünde kurulmuş tuzaklara körü körüne yürüyebilir. Genelde içine girene kadar bir kalıbı tekrarladığını göremez. Bilinçli seçim yaparak doğru eylemleri ve harekat planlarını açığa çıkartırken geçmişi tekrarlamamak için yapmanız gereken en önemli şey KAD İkizler’in işaret ettiği gibi ‘önce dinlenmek sonra konuşmak’ olmalıdır” sözleriyle değerlendirdi. “Kendinize sorun” Eriçdem bu süreçte ise içe dönük sorgulamaların yapılması gerektiğine dikkat çekerek, “Kozmik düzen bir yandan eski acılarınızın üzerine yeni bir hayat inşa etmeye sizi zorlarken, yeni ve alışılmadık çözümleri denemek işleri biraz garip ve rahatsız edici hale getirebilir. İster istemez Düğümler Neptün karesi etkisiyle devam eden belirsizliklere karşı eski davranış kalıplarıyla cevap vererek kendi aleyhinizde davranabilirsiniz. Bu bir tür pasif savunma veya korkarak ilerleme hali önce kendi canınızı sıkabilir. Mevcut koşullarınızı yönetmek veya yönlendirmek için sihirli bir haritanız yoksa da cevaplar görünmez değildir. Kendinize sorun; Hayatın bana yaptığı bu meydan okumayı bilgelikle aşmak için hangi özelliklerimi çıkartıp kullanmalıyım? Zaten bildiklerimi nasıl inşa edebilirim ve bu anlayışla nasıl bütünleştirebilirim? Neyi farklı yapabilirim? Bu durumda benden önce gelenlerden ne öğrenebilirim?” sorularına yer verdi. “Satürn ve Jüpiter Kova enerjisi bize kalıtsal kalıplar ile atalarımızdan kültürümüzden miras aldığımız bilgilere başvurmamızı öneriyor” Son olarak önerilerde bulunan Eriçdem şöyle konuştu: “Her şeyi sadece zaten bildikleriniz çerçevesinde değerlendirmekten vazgeçmelisiniz. Kendi algınızın ötesini ve zaten sahip olduğunuz engin potansiyeli açığa çıkartmalısınız. Dünyayı görmenin ve onunla birlikte yaratmanın iki yolu vardır: Biri, sadece kendi yaşadıklarınıza göre hayatı değerlendirmektir. Ne görürseniz sadece onu var kabul edersiniz ki bu görünmeyen ötesini kullanma enerjisinden sizi mahrum bırakır. Ya da zaten size genetiğinizle aktarılmış olan geçmiş yaşam deneyimlerinizi hayal gücünüzle birleştirir ve şu anda bir şeyin ‘ne olduğunun’ ötesini görmeye ve maddi dünyada henüz var olmayan yeni bir şeyin açığa çıkmasına izin verirsiniz. Bu kozmik oyun alanında, zengin olasılıklar içinde olduğunuzu unutmayın. Sahip olduğunuz değerleri bir daha gözden geçirin. Tarzlarınız çakıştığı için doğru çözümleri gördüğünüz halde ‘ben bunu asla yapamam’ demeyin. Yapabilirsiniz hatta belki de yapmalısınız. Deneyimin akışında olmayı, anın tadını çıkarmayı seçmelisiniz. Sınırlı benliğiniz tarafından yönlendirilmek yerine, kendinizi kolektif bilinçaltının zengin topraklarına açın ve beklentilerinizi ilahi güce teslim edin. Şimdi dikkate alınması gereken en önemli husus, odak noktanızı nereye yerleştirdiğinizdir, çünkü enerjinin akacağı yer orasıdır. Eğer kırgınsanız, dış dünya size gücenmeniz için daha fazla fırsat gösterecektir. Başkalarını kıskandıysanız, rekabetçi ve aşırı hırslıysanız, her zaman yeterli değilmiş gibi hissedeceksiniz. Kendinizi minnettarlık ve şefkat üzerine odaklanırsanız, minnettar ve sevgi dolu olan insanları hayatınıza çekersiniz. Dolayısıyla, amaçlarınızdan emin olun. Bu noktada Satürn ve Jüpiter Kova enerjisi bize kalıtsal kalıplar ile aile büyükleri, atalarımız, ailemiz ve kültürümüzden miras aldığımız bilgilere başvurmamızı öneriyor. Atalarınızın en iyi ve en güçlü özellikleri ve deneyimleri, hayatınıza entegre etmeniz için sizindir, böylece onların zorluklarını tekrar gözden geçirip yaptıkları hataları yapmaz veya belki de doğru davranışların ne olduğunu keşfetmek için ‘babam olsaydı nasıl davranırdı?’ ya da ‘aile büyüklerim olsaydı bu sorunu nasıl çözerdi?’ gibi geçmiş zamanda bir yolculuk yapabilirsiniz. Genetiğinizden size transfer olan davranış kalıpları sizin onları hayata geçirmeniz içindir. Aksi takdirde o ana o babadan doğmanızın bir anlamı olmazdı. Hayat içinde ebeveynlerinizin yaşam planlarını çok eleştirseniz de ve hatta onlar kendi davranışlarından dolayı zararlar görmüş olsalar bile, genetik aktarımla size aktardıkları kalıtsal kalıplar sizin için zaten öğrenilmiş derslerdir ve bunlar hücresel hafızanızda kayıtlıdır. Oraya hapsolmadan geçmişi onurlandırmak mümkündür. Böylece atalarımızdan genetik aktarımla aldığımız yaşam deneyimlerinin bizim şimdiki hayatımıza bir katkısı olmuş olur ve konularımızı köklerimizden gelen bilgilerle çözümleyebiliriz.”
Editör: TE Bilisim