Mehmet Necati GÜNGÖR Keyifsizim. Vicdanım kanıyor. Duyarsızlıklara isyanım var. İstanbul Fatih’te, yoksulluğun ve açlığın girdabında dört kardeş. 60 yaşındaki Kâmuran, 56 yaşındaki Yaşar, 54 yaşındaki Oya, 48 yaşındaki Cüneyt. Topluca intihar etmişler. Fatih, çoğunlukla dindar vatandaşlarımızın yaşadığı bir semt. Belli ki; “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” Diyen Peygamber buyruğunu anlamamışlar. Sırtlarını dönmüşler bu kardeşlerin yürek dağlayan dramına. Birisi iş bulabilse, belki böyle bir hazin sonla yürümeyecekler Hakka. Heyhat! Aylarca iş arayıp, bulamamanın dramıdır bu! Sonunda açlık ve çaresizlik kapıyı çalıyor. Bakıyorlar ki; bu toplumda yaşama şansları kalmamış, topluca intihar ediyorlar kardeşler. Bu, sadece Türkiye’nin değil, insanlığın ayıbıdır! Önce, bu kardeşlerin duyarsız komşularını ayıplıyorum. Nasıl haberleri olmaz? Sonra bizi yönetenleri. Bizim paramızla müteahhitlerin trilyonluk vergi borçlarını silerken, 5 milyon Suriyeliye bakarken, kendi toplumunun açlarından habersiz yöneticilerimizi. Ve tabii ki, toplumumuzu. Nasıl böyle bir dram yaşanır Müslüman bir toplumda. Cumhurbaşkanımız diyor ya; “Dindar nesil yetiştirirsek, çarşıda, sokakta, pazarda tinercisini görmeyiz. Hırsızını görmeyiz, alkolikleri görmeyiz.” Nasıl bir nesil yetiştiyse, komşudaki dört kardeş intihar ediyor, toplumun haberi yok. Bu kayıtsızlığa kahroluyorum! Bu toplumun bir ferdi olmaktan utanıyorum! Keyifsizim; artık, kendimden utanacak noktadayım! Türk ekonomisinin uçuşa geçtiğini gözlerimizin içine bakarak söyleyebilen o bakana kahırla; Anayasasında “sosyal devlet” yazan devletimize sitemle…. O insanların 607 liralık elektrik borcundan dolayı elektriklerini kesen şirkete hıncımla…