[caption id="attachment_151221" align="alignright" width="264"] UZMAN.DR. YASEMİN POLAT ÜNALTEKİN[/caption] HABER MERKEZİ - Toksinin kelime anlamı “zehir” dir. Çoğumuz “Benim öyle bir sorunum yok” diye düşünürüz. Aklınıza hemen mantar zehirlenmesi ya da yılan sokması gibi nadir görülen olaylar gelir. Ancak kronik toksisite hiç de düşündüğünüz gibi seyrek görülen bir tablo değildir. Eğer uzun süredir halsizlik, yorgunluk, bitkinlik, unutkanlık, düşünmede bulanıklık, kendini iyi hissetmeme, vücutta ödem, aşırı uyku ya da uykusuzluk, kas ve eklemlerde gerginlik gibi fiziksel ve ruhsal şikayetler yaşıyorsanız veya otoimmün hastalıklar, diyabet, metabolik sendrom, hormon bozuklukları, kalp damar hastalıkları, egzema ve cilt hastalıkları, Alzheimer, Parkinson, polinöropatiler ve diğer nörolojik hastalıklar, depresyon, otizm ve hatta kanser gibi hastalıklarla mücadele ediyorsanız birçok şikayet ve hastalığın altındaki sorumlulardan bir tanesi de kronik toksisitedir. Holistik bakış açısı çevresel toksinlerle hastalıklar arasındaki bu ilişkiyi görmemizi gerektirmektedir. Genetiğimiz ve metabolizmamız, daha önce hiç karşılaşmadığı milyonlarca kimyasal, ağır metal ve toksinleri elimine etmekte zorlanmaktadır. Kronik toksisitenin oluşturduğu patogenez farklı olsa da aynı klinik tablolara neden olmakta ve tıbbi eğitimlerimizde öğrendiğimiz hastalıkların klinik tablosuna benzemeyen hastalıkları oluşturmaktadır. Giderek toksin yükü ağırlaşan bir dünyada yaşamaktayız. Toksisite kaynaklarından (besinlerden, ilaçlardan, solduğumuz havadan, içtiğimiz sudan, günlük kullandığımız araçlardan, giysilerimizden, kozmetik ürünlerden, dezenfektanlardan, radyasyon yayan cihazlardan, sigara vb. alışkanlıklarımızdan) üzerimize toksinler yağmaktadır.