Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Türkiye olarak sosyal medya firmalarının vergilendirilmesi konusunda bazı sorunlar yaşıyoruz. Neticede şöyle bir anlayışa vardık; para kazanıyorlarsa mutlaka onların da vergilerini ödemeleri gerekiyor" dedi. Bakan Şimşek, "G20 Uluslararası Vergi Sempozyumu"nun açılışında yaptığı konuşmada, G20 Türkiye dönem başkanlığının öncelikleri, Matrah Aşındırma ve Kar Aktarımı (BEPS) ve vergi bağlamında kapsayıcılık konularında değerlendirmelerde bulundu. Türkiye'nin G20 dönem başkanlığı gündeminde kapsayıcılık, uygulama ve yatırım konularının önceliklendirildiğini anlatan Şimşek, kapsayıcılık başlığı altında KOBİ'lere,cinsiyet eşitliğine, gençlerin istihdamına ve düşük gelirli ülkelerin sıkıntılarına çözüm bulmaya önem verdiklerini ifade etti. Küresel finans krizi sonrasında G20 ülkelerinde başlatılan yapısal reform programlarının uygulanıp uygulanmadığı konusunda bir izleme yapısının olması gerektiğini vurgulayan Şimşek, "Bunun bir parçası da küresel ve ulusal vergi sistemleri. Vergi sistemlerinin büyümeyi destekliyor olması lazım. Uluslararası vergi sisteminin şeffaflığı da çok önemli. BEPS'le ilgili sorunların çözümü ve iyi işleyen otomatik bilgi paylaşımı sağlayan sistemlerin kurulabilmesi uygulama alanında kritik önem taşıyor" diye konuştu. Dünyanın altyapı yatırım ihtiyacının 2030 yılına kadar en az 70 trilyon dolar olacağının tahmin edildiğini aktaran Şimşek, şunları kaydetti: "Faiz oranları çok düşük ama ortada bir yatırım boşluğu var. Ortada çok büyük miktarda para var. Bu fonların altyapı yatırımlarına kanalize edilmesi gerekiyor. Çünkü altyapı yatırımları kalkınma, büyüme ve verimlilik için kilit nitelikte. G20'nin bu konuda yapabilecekleri var. Yatırım ortamını iyileştirmemiz ve burada bir sıçrama yapmamız lazım. Dünya Bankası ve diğer uluslararası finans kuruluşlarının güzel çerçeveler ortaya çıkarması ve kamu-özel sektör yatırımları için durumu daha da uygun hale getirmesi gerekir. Ortada bu kadar sermaye varken istihdamın bu kadar eksik olması tutarsız bir durum. Yatırım Türkiye'nin G20 dönem başkanlığında kilit önem taşımakta." - "Kayıt dışı ekonomiyle mücadele, uluslararası terörizmle mücadele etmek kadar önemli" Bakan Şimşek, OECD'nin G20 ve diğer uluslararası kuruluşlarla yaptığı iş birlikleriyle küresel vergi sorunlarıyla mücadele konusunda iyi işlere imza attığını dile getirdi. G20 liderlerinin de bu konuda güçlü taahhütleri ve çağrıları olduğuna değinen Şimşek, şöyle devam etti: "Bu noktada ilerleme olduğunu görmek istiyoruz. Vergi cenneti olan ülkeler var. OECD'nin karşılıklı vergi anlaşmalarını da barındıran bir model anlaşması var. Birçok ülke bu sürecin parçası oldu ve ikili vergi anlaşmalarını buna göre uyumlaştırdı. Bunun tabii ki bir faydası oldu ama hala bu konuyla alakalı, çifte vergilendirmenin veya sıfır verginin önlenmesi gibi yapılması gereken birçok şey var. Türkiye'de Maliye Bakanı olarak ben kayıt dışı ekonominin ortadan kaldırılabilmesi için çok çalışıyorum. Ama bu bizim ülkemiz için olduğu kadar bütün ülkeler için bir sıkıntı. Burada gölge ekonomi ya da kayıt dışı ekonomi dediğimiz yapıyla mücadele esasında uluslararası terörizmle mücadele etmek kadar önemli. Çünkü böyle bir yapı içerisinde çok kıymetli vergi gelirlerinden mahrum kalıyor ülkeler ve buradan gelecek para eğitime, sağlığa, Ar-Ge'ye, spora veya sanayinin desteklenmesine harcanabilecekken bu yapılamıyor." Maliye Bakanı Şimşek, bu noktada BEPS ve çok uluslu şirketlerle ilgili çözülmesi gereken meseleler olduğunu dile getirdi. Dünyanın "küresel bir köy" haline geldiğini belirten Şimşek, Türkiye'de 10 yıl önce 5 bin yabancı ya da çok uluslu şirket faaliyet gösterirken bugün bu sayının 42 bine ulaştığını, Türk firmalarının da farklı ülkelerde endüstriyel bağlantıları bulunduğunu anlattı. Burada birçok meselenin işin içine girdiğini ve vergilendirmenin karmaşık bir hal aldığını belirten Şimşek, "Bir sistem oluşturduk ve vergi mükellefleri için daha tahmin edilebilir bir yapı ortaya koyduk ki çifte vergilendirmenin de önüne geçebilelim ve onlar için öngörülebilir bir ortam oluşsun. Bu konuda önemli bir ilerleme de kaydettik" diye konuştu. OECD ve G20'nin verimli ve etkili bir şekilde birlikte çalıştığını aktaran Şimşek, şöyle konuştu: "2013 yılı Eylül ayında liderler 15 maddelik bir eylem planı kabul etti. Artık uluslararası vergi uygulamaları, vergi kanunları ve vergiyle alakalı atılan adımlar için ortak standartlardan bahsediyoruz. 15 maddelik eylem planı, öncelikle vergi tabanını, vergi matrahını korumakla alakalı. Bunun için tabii ki vergi mükellefleri için öngörülebilirliğin artırılması gerekiyor. Sadece internette faaliyet gösteren birçok firma var ve bugünün kanunları onları kapsamıyor. Para kazanıyorlar, dünyanın dört bir yanında faaliyet gösteriyorlar, ama iş vergilendirmeye geldiği zaman 'Yok, biz sanal şirketleriz, biz burada mukim değiliz' diyorlar. OECD'nin kurallarına göre biz bu konuya eğilmek durumundayız. Çünkü bir yerde bir değer yaratılıyorsa, bir ekonomik faaliyet varsa o mutlaka dikkate alınmak ve vergilendirme de onu yansıtmak durumunda." Şimşek, 15 maddelik eylem planının sadece vergi matrahını korumakla kalmadığını aynı zamanda vergi idareleri ile küresel firmalar arasındaki gerilimi de azalttığını ifade etti. Bakan Şimşek, geçen yıl 7 maddesi kabul edilen bu eylem planının kalan 8 maddesinin de 15 Eylül'e kadar kabul edilmesini umduğunu dile getirdi. - "Ne kadar fazla şeffaflık olursa vergi kaçakçılığı o kadar az olur" Şimşek, Afrika'nın kaynağa ihtiyacı olduğunu ve bu kaynağın eğitime aktarılması gerektiğini ifade ederek, şunları söyledi: " 'Önümüzdeki 100 yıl Afrika'nın yüzyılı olacak' diyorsak bunu nasıl yapacağız? Kaynak olmadan bu gerçekleştirilebilir mi? Eğitime ve altyapıya kanalize edilmemiş bir kaynak olmadan Afrika yüzyılı olmaz. BEPS konusu düzgün bir şekilde ele alınıp düzenlenmezse kaynaklar o zaman Afrikalı ülkelere, diğer düşük gelirli veya gelişmekte olan ülkelere yeteri kadar seferber edilemeyecek. Esasında orada çok kıymetli bir kaynak var. Kıymetli bir gelir var. Hem o kıtanın geleceği hem de dünyanın geleceği için bu çok önemli." Türkiye'nin, G20 ve OECD'nin BEPS projesini yüzde 100 desteklediklerini dile getiren Şimşek, bununla ilgili hiçbir şüphe olmadığını ve kendilerini bu konuda adamış durumda olduklarını belirtti. Türkiye'nin G20 dönem başkanlığında uluslararası vergi kurallarının modernizasyonu ve bu projeler için yüzde 100 destekle çalıştıklarına dikkati çeken Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bir başka önemli konuise; 'uygulama ve müeyyide' ile alakalı bir konu. Ne kadar fazla şeffaflık olursa vergi kaçakçılığı ve vergiden kaçınma konuları o kadar az olur. Banka gizliliği konusuna da eğilmek durumundayız. Şu anda ikili anlaşmalar sayesinde bazı bilgi paylaşımı yapılabiliyor ama bu yeterli değil. Bizlerin otomatik olarak bilgiyi paylaşabiliyor olmamız lazım. Bununla ilgili bir anlaşma var. Bir anlaşmaya varıldı. Açık bir şekilde standartlar geliştirildi. Neredeyse işin uygulama ve müeyyide kısmı halledildi. 10 yıl önce ile kıyaslandığında dünya önemli bir ilerleme kaydetti. Bugün bu ilerlemesine devam ediyor. 2017- 2018 yılları için öngörümüz gerçekten cesaret verici. 2014 yılında G20 zirvesinde liderler otomatik bilgi paylaşımı konusunda taahhüt verdiler. Türkiye de bu taahhüdü veren ülkelerden bir tanesiydi. Burada küresel ortak raporlama standartları kabul edildi. Vergi şeffaflığını artırıcı adımlar atılması kararlaştırıldı. 93 tane ülke ve aralarında Türkiye de var. 2017 -2018 yılına gelindiğinde otomatik bilgi paylaşımını uygulama taahhüdünde bulunuldu. Esasında güzel bir başlangıç yapıldı ve 52 tane ülke bu çok taraflı yetkili kurum anlaşmasına imza atmış durumda. Çok önemli bir ilerleme kaydedilmiş durumda." - "Gelişmekte olan ülkelerin G20, OECD ve BEPS gündeminin bir parçası olmalarını istiyoruz" Bakan Şimşek, verginin ulusal ve egemenlik hakkı ile ilgili bir konu olduğunu kaydederek, küresel vergi uygulamaları için standartların getirilmesinin çok önemli olduğunu vurguladı. Vergi ve kapsayıcılık konusuna değinen Şimşek, şunları söyledi: "Düşük gelirli ve gelişmekte olan ülkelerde yatırım ortamını geliştirmek ülkelerin kendi sorumlulukları. İnsanların iş yapacakları bir ortamın olması lazım. Çok uluslu şirketlerin de sorumlulukları da var. Bu sorumluluklar onların mukim olduğu ülke ile sınırlı değil. Diğer ülkelerde de sorumlulukları da var. Bu sorumluluklar düşük gelirli ve gelişmekte olan ülkelerde daha fazla hissedilmeli. Çünkü o ülkelere verilecek vergi gelirleri çok kıymetli. Eğer iyi birer kurumsal vatandaş olursak bu sorumluluğu hisseder ve buna uygun davranırsak Afrika’nın ayağa kalkmasına ve dünyanın diğer bölgelerinin daha fazla gelişmesinin gururunu yaşarız. Sadece çağrılarda bulunmak yetmiyor. Etkili kuralların ve mevzuatların getirilmesi lazım." Mehmet Şimşek, gelişmekte olan ülkelerin açık bir şekilde G20, OECD ve BEPS gündeminin bir parçası olmalarını istediklerini ifade ederek, onların bu yapının dışında kalmaması gerektiğini dile getirdi. OECD'nin Ankara'da bir merkezi bulunduğunu anımsatan Şimşek, şunları aktardı: "Biz bu yükü paylaşma konusunda gönüllüyüz. Kapasite geliştirme konusunda olsun, eğitim olsun biz buradayız .Her konuda yardımcı olabiliriz. Sadece Orta Doğu ve Kuzey Afrika kısmı değil, Orta Asya ve diğer bölgeler içinde bunu yapabiliriz. Sadece konuşmuyoruz. Bu konuda güçlü bir taahhüt veriyoruz. Otomatik bilgi paylaşımı konusunda biz az gelirli ve gelişmekte olan ülkeleri bu yapının dışında bırakamayız. Onların da bunun bir parçası olması lazım. Hem destek olmaları hem de otomatik bilgi paylaşımı yapısını uygulamaya geçirmeleri lazım. BEPS içinde bu konuları ele alırken çözüm tasarımını ona göre de yapmamız lazım. Türkiye olarak vergilendirme alanında örneğin sosyal medya firmalarının vergilendirilmesi konusunda bazı sorunlar yaşıyoruz. Şunu anladık ve neticede şöyle bir anlayışa vardık; para kazanıyorlarsa mutlaka onların da vergilerini ödemeleri gerekiyor." Vergi idarelerinin kapasitelerinin geliştirilmesinin hiçbir zaman bitmeyecek bir iş olduğunu belirten Şimşek, bunun sürekli olarak yapılacak bir şey olduğunu ve düşük gelirli ve gelişmekte olan ülkeler için bu kapasitenin oluşturulması gerektiğini söyledi. OECD Mali İşler Komitesi Başkanı Masatsugu Asakawa ise konuşmasında, finans krizinin izlerinin silinmeye çalışıldığı bir ortamda yaşandığını söyledi. Bu noktada düzgün vergi politikalarının katkı sağlayıcı olacağını vurgulayan Asakawa, son yıllarda kurdukları güçlü ortaklıklarla vergiyle ilgili sorunları çözebilmeye başladıklarını aktardı.