O haber beni uyutmadı. Yüreğim ağlamaklı. İçimde tarifsiz bir sızı var. Suçlusu değilim ama, bu toplumun bir ferdi olarak kendimi de suçlu addediyorum. Oğluna pantolon alamadığı için intihar eden talihsiz babadan söz ediyorum. Yüreğim düğüm düğüm. İnanın, bu sabah kahvaltı bile yapamadım. Hayat çok zalim. Bir tarafta bulduklarıyla yetinmeyip, üstüne üstüne koymak isteyenler, Diğer tarafta bulamadıkları için hayatlarına son verenler. İşte ben buna zalim hayat derim. Tam da sayın Cumhurbaşkanımızın “Kriz mriz yok” dediği gün. Tüm da damat hazretlerinin yeni programı açıkladığı gün. Umutlanmamız lâzımken, kâbus gibi haberlerle sarsılıyoruz. Vicdanımız kanıyor. Kendi  çocuklarımız gözlerimizin önüne geliyor. Uzakta da olsalar, onlara daha bir şefkatle sarılasınız geliyor. Olayın sebebi değilim elbette. Çünkü ben bu iktidara hiç oy vermedim. Bütün mağdurlar, bu iktidara oy verenlerin mağduru. Hiç bir sorumluluğum ve günahım olmadığı halde, kendi kendimi yargılıyorum bu meş’um olay karşısında. Nasıl bir ülkede yaşıyoruz? Öğretmeni kınamıyorum. O, konulan kuralı uygulamak istemiş. Sonucun böyle olacağını bilseydi eminim, o kıt kanaat maaşından çocuğun pantolonunu alır, talihsiz babayı böyle bir sonla karşı karşıya getirmezdi. Lütfen, etrafınıza bakınız. Böyleleri  varsa yardım etmekten kaçınmayınız. Asıl kriz, insanlık krizidir. Birileri yokluktan ölürken, varlıktan çatlayanların krizi.