Merkez Bankası’nın politika faizini iki puan arttırması işe yarar mı? Bir miktar yarar, ancak sorunu çözmez. Sebepler belli: güvensizlik. Paraya güvensizlik, bakana güvensizlik, rejime güvensizlik. Merkez Bankası’nın rezervleri harcandı ama, halkın bankalarda 200 milyar dolarlık tasarrufları yerli yerinde duruyor. Dolara talep var, fiyatı o yüzden artıyor. O artınca, Türk parasının değeri de düşüyor. Uzmanlar, her 10 kuruşluk artışta üzerimize gelen yükün korkunç boyutta olduğunu açıklıyorlar. Sorun da belli, çözüm de belli. İfade ettiğimiz gibi, sorun güvensizlikle ilgili. Paramıza güven duymayan halk tasarruflarını altın ve döviz üzerinde değerlendiriyor. Öte yandan, dış borçları çevirebilmek için bu yıl 175 milyar dolara ihtiyaç var. Dış piyasalar da bize karşı güvensizlik içinde. Borç vermek istemiyorlar. Verecek olsalar da, en yüksek faizle verecekler. Halbuki, uluslararası piyasalarda faiz oranı 1 bile değil. Ama bize yüzde 8 faiz uyguluyorlar. Yapılacak iş belli. İçe ve dışa güven verecek bir yapıyı yeniden oluşturmak. Bu sistemle olmuyor diyenler çoğunlukta. O zaman, sayın Cumhurbaşkanı, parlamenter sisteme geri dönüşün yolunu açmalı. Halka, dövizleri bozdurmaları için güven verilmeli. Öncelikle bağımsız yargı tesis edilmeli. Yargıya güven arttırılmalı ki, hem dış piyasalara, hem iç piyasaya güven verilebilsin. Türkiye’de yeteri kadar bilgili insanımız var. Onların uyarılarına kulak vermek gerekiyor. Madem bu bakanla olmuyor, yenisini getirmek lâzım. Belki o zaman piyasalar biraz olsun sakinleşir. Piyasaya da, üreticiye de güven vermek lâzım. Çiftçi, yüksek maliyetle ürettiği mahsulüne ederinden satamıyor, ürün tarlada kalıyorsa bunun çaresi, girdiği maliyetlerini sübvanse ederek üretimi teşvik etmek. Tarım ürünlerini dışarıdan almak bize pahalıya mal oluyor. Ayrıca, hükümet bankalarda şahıslara ait, miktarı 200 milyar dolar civarında olan döviz mevduatının kurların üstünde bir bedelle satın alacağını garanti ederse, doların nefesi bu yolla da bir miktar kesilebilir.