ANKARA - Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, çocuklarının cinsel organının hatalı sünnet sonucu işlevsiz hale geldiği gerekçesiyle 260 bin lira tazminat isteyen ailenin açtığı davayı reddeden yerel mahkeme kararını bozdu.

Şanlıurfa'da bir aile, çocuklarını poliklinikte sünnet ettirdi. Sünnet sonrası çocuğun organında siyahlaşma, morarma ve kabuklaşma başlaması üzerine çocuk bir dizi ameliyata alındı.

Aile, poliklinikte yapılan tıbbi hata nedeniyle uzun süren tedavilere maruz kalan çocuğun, organının 3'te 2'sinin bulunmadığını, baş kısmının tamamen işlevsiz hale geldiğini, tedaviler sonucunda çocuğun tamamen iyileşip iyileşmeyeceğinin belirsiz olduğunu ve çocuğun cinsiyetini yitirdiğini iddia ederek anne, baba ve çocuk için toplam 260 bin lira maddi ve manevi tazminat istemiyle dava açtı.

Şanlıurfa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi, adli tıp raporunu gerekçe göstererek, ailenin iddialarının ispatlanamadığına ve davanın reddine karar verdi.

Kararın temyiz edilmesi üzerine dosyayı görüşen Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin kararını bozdu.

Dairenin kararında, adli tıp raporunda "sünnetin yapıldığı 10 Mayıs 2007'den çocuğun üniversite hastanesine yatırıldığı 29 Mayıs 2007'ye kadar 19 gün geçtiği, bu döneme kadar, sünnetin kontrolünün yapılıp yapılmadığının belgelenemediği, çocuğun penisinde nekrozun, sünnet esnasında bir tıbbi uygulama hatası mı yoksa sünnet sonrası yara bakımı ve pansumanın hatalı yapılmasından mı kaynaklandığının ayırt edilemediğinin" belirtildiği aktarıldı. Kararda, bu nedenle, mahkemece bu konuda rapor düzenlemeye ehil ve donanımlı bir üniversiteden, aralarında plastik cerrahi, çocuk cerrahisi ve üroloji uzmanlarının bulunduğu akademik kariyere sahip 3 kişilik bilirkişi kurulundan davalı doktorun kusurunun olup olmadığı konusunda, nedenlerini açıklayıcı, taraf, mahkeme ve yargıtay denetimine elverişli bir rapor alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği vurgulandı. Bu yön gözardı edilerek eksik incelemeye dayanılarak hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu bildirildi.