Fotoğrafın dili evrenseldir

AB-Türkiye Medya Köprüleri Projesi kapsamında Gazeteciler Cemiyeti Basın Evi bünyesinde kurulan Diplomasi Akademisi’nin konuğu Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi Basın Yayın Bölümü misafir öğretim görevlisi Muzaffer Yazıcı “Fotoğraf Gazeteciliği” konusunda katılımcılara bilgiler verdi

[caption id="attachment_165083" align="alignright" width="345"] Muzaffer Yazıcı, “Basın fotoğrafçısının ilgi alanını salt görüntülediği fotoğrafla sınırlandırmak mümkün değildir. İster sanatsal, ister belgesel ya da ister habere yönelik olsun, fotoğrafın dili evrenseldir. İşte bu nedenlerle fotoğrafı bir sanat olarak da tanımlıyoruz” diye konuştu[/caption] NAZ AKMAN - Gazeteciler Cemiyeti Basın Evi bünyesinde “AB-Türkiye Medya Köprüleri Projesi” kapsamında hayata geçirilen Diplomasi Akademisi’nin Eylül ayı etkinlikleri Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi Basın Yayın Bölümü misafir öğretim görevlisi Muzaffer Yazıcı “Fotoğraf Gazeteciliği” konulu eğitimiyle devam etti. Yazıcı, belgesel, savaş, spor ve doğa gibi fotoğrafçılık türleri hakkında bilgiler vererek, haber fotoğrafçılığı hakkındaki deneyimlerini paylaştı. Fotoğraf konusunda teknik bilgiler veren Yazıcı, fotoğrafın tüm inceliklerinin ışık temeli üzerine inşa edildiğini belirterek, “Işık yoksa, fotoğraf yoktur. Fotoğrafı kabaca ‘ışık yardımı ile iz bırakmak’ olarak tanımlayabiliriz. Benim için bir başka anlamlı tanımlama da ‘ışık-aydınlık-çizmek-resim yapmak-yazmak’ bileşimidir. Fotoğrafı, ‘bir yüzey üzerinde hayali bir görüntünün oluşturulması ve bunun yine bir yüzey üzerinde, gerçek görüntüye dönüştürülmesi’ süreci olarak da özetleyebiliriz” dedi. “Fotoğrafı bir sanat olarak da tanımlıyoruz” Fotoğrafın farklı gereksinimlere yanıt vermesinin, fotoğrafçılığın doğal olarak bir uğraş ve meslek haline gelmesine neden olduğunu söyleyen Yazıcı, fotoğrafın haberi özetleyecek nitelikte olması gerektiğini kaydetti. Fotoğraf türleri ve basın haber fotoğrafçılığı arasındaki farklılıkları anlatan Yazıcı, “Savaş, doğa, belgesel hatta düğün fotoğrafları bile haber fotoğrafı sayılabilir. Basın/haber fotoğrafçılığını diğerlerinden farklı kılan, tüm fotoğrafçılık türlerini içeriğinde barındırmasıdır. Haber niteliği taşıyan her olgu basın fotoğrafçısının görev alanı içerisinde yer alır. Tüm fotoğrafçılık türlerinin ortak özelliği, üretilenin, yani fotoğrafın bir biçimde ‘estetik’ kaygıyı da barındırmasıdır. Öncelikle bir haber fotoğrafının, habere konu olan olayı aktarması beklenmektedir, ancak fotoğrafçının yeteneği doğrultusunda, bir sanat eseri kadar üstün teknik ve estetik öğelere de sahip olabilmektedir. Basın fotoğrafçısının ilgi alanını salt görüntülediği fotoğrafla sınırlandırmak mümkün değildir. İster sanatsal, ister belgesel ya da ister habere yönelik olsun, fotoğrafın dili evrenseldir. İşte bu nedenlerle fotoğrafı bir sanat olarak da tanımlıyoruz” diye konuştu. Haber fotoğrafçılığı doğruyu söyleyen dürüst bir sanattır Haber fotoğrafçılığının inandırıcılığının, bir gerçeği çarpıtıcı müdahaleye uğramaksızın, olabildiğince dürüst ve doğrudan aktarılmasından kaynaklandığını ifade eden Yazıcı, “Haber fotoğrafçılığı doğruyu söyleyen dürüst bir sanattır. Basın/haber fotoğrafçılığını diğer tüm fotoğraf türlerinden ayıran bazı temel özellikler vardır. Haber fotoğrafçılığı kavramının ortaya çıkması, salt fotoğrafın değil, doğal olarak yazılı basının gelişim sürecinde oluşan teknolojik gelişmelerin ve gereksinimlerin de sonucudur. Fotoğrafın gazete ve dergilere basımını sağlayacak teknoloji, ilk periyodik yayından yaklaşık 200 yıl sonra uygulanmaya başlayabilmişti. Fotoğrafın yazılı basında kullanılamadığı bu dönemde, okurun gerçeklik ve inandırıcılık gereksinimi, çizimlerle karşılanmaya çalışılmıştır. Basında yayınlanan öncü haber resmi çizimlerinden biri, arabasında giden kraliçeye genç bir adamın silah çekmesini betimleyen resimdir. Haberin gerçek fotoğraflarla desteklenmesi konusundaki bu eksiklik 200 yıllık bir bekleyişten sonra giderildi” sözlerine yer verdi. “Göz mükemmel bir objektiftir” Basın fotoğrafçılığındaki sorunlardan bir diğerinin hareket halindeki kişilerin görüntülenmesi konusu olduğunu söyleyen Yazıcı, fotoğraf makinelerinin ortaya çıktığı yıllarda pozlama süresinin sekiz saat olduğunu kaydetti. Yaklaşık 30 yılın ardından pozlama süresinin 10 saniyeye indirilebildiğini belirten Yazıcı, elektronik flaşlarla söz konusu sorunların çözümlendiğini söyledi. “Göz mükemmel bir objektiftir” Fotoğraf hakkında teknik bilgiler veren Yazıcı şöyle konuştu: “Fotoğraf makinesi, herhangi bir görüntüyü emülsiyonlu bir yüzey üzerinde sabitleştirmeye yarayan bir araç olarak girdi yaşamımıza. Günümüzde görüntünün dijital olarak kaydedilmesi ile emilsüyonlu yüzey de tarihe karışmış oldu. Fotoğraf makinesi, gözün yapısı baz alınarak tasarlanmıştır. Göz mükemmel bir objektiftir. Gözün iris tabakası gelen ışığın gücüne göre görmeyi sağlar. Işık gücünü ayarlamak için göz uyumu dediğimiz olay ile küçülür ya da büyür. Eğer ışık gözün uyum yeteneğinin üzerinde bir güce sahipse göremez hale geliriz. Doğanın gözümüze kendiliğinden sağladığı ışık ayarlaması yeteneğini, fotoğraf makinesinde, objektifle görüntünün kaydedileceği alan arasında yer alan ‘diyafram’ sağlar. Objektif, film üzerine bol ışıklı ve kaliteli görüntü düşürmeyi sağlayan, fotoğraf makinesinin en önemli parçasıdır. Objektiflerin kalitelerini belirleyen en belirleyici unsur, kullanılan camın kalitesi ve üretim teknolojisidir. Objektiflerin kenarlarında ‘f:2.8/50 mm’ ya da ‘f:3.5/10.5 mm’ gibi bazı sayılar bulunur. Mm. ya da bazen cm. olan rakamlar, objektif ile film ya da kayıt alanı arasındaki uzaklığı, yani ‘odak uzaklığı’nı gösterir. Odak uzaklığı ile odak noktası birbirine karıştırılmamalıdır. Birincisi, odak uzaklığının mercek çapına bölünmesiyle elde edilen rakamdır. Bu sayı ne kadar küçük, yani mercek, film ya da kayıt alanına ne kadar yakın olursa, aydınlatma gücü de o kadar büyük olur. Bu da görece az ışıkta bile daha iyi fotoğraf çekim olanağı sağlar. Odak uzaklığı, objektif sonsuza ayarlandığında, merceğin optik merkezi ile odak noktası arasındaki uzaklıktır.” Basın fotoğrafçılığında diyafram ve enstantane korelasyonunun büyük önem taşıdığını aktaran Yazıcı, “Diyaframla arka plan görüntülerinin niteliği artırılabilirken, enstantane ile optimal seri görüntü alma olanağı elde edilir. Keza görüntünün sınırlarını çizdiğimiz, çerçeveleme ve kadrajı yaptığımız vizör de son derece önemlidir. Refleks sistemli vizörler, film ya da kayıt alanına düşen görüntüyü göze veren bir sistemdir. Yani, göze gelen görüntü ayarlandığında, film ya da kayıt alanına aynı görüntü düşer” dedi. “Haber fotoğrafçısı konunun içerisinde olmak zorundadır” Yazıdan oluşan bir gazete sayfasının inandırıcılığının fotoğrafla birleştirilmesi kadar tatmin edici bir etki uyandırmadığını kaydeden Yazıcı, “Haberi oluşturan sözcükler, görsel bir olayın yazıya çevrimidir. Her türlü çeviride anlam kayması olasılığı söz konusudur. Haber fotoğrafçılığının temel ilkesi, yazı ve fotoğrafın bir arada kullanılmasıdır. Fotoğraflar yazıyı, yazı ise fotoğrafı desteklemelidir. Konunun haberi yansıtan bir fotoğrafla birlikte sunulması, anlam kayması olasılığını neredeyse tamamen ortadan kaldırır. Kimi zaman haber fotoğrafları o kadar etkileyicidir ki, yazıdan daha etkili olabilirler. Bu tür çalışmalar foto makale ya da foto röportaj olarak değerlendirilebilir. Haber fotoğrafçısı, aynen muhabir gibi, konunun içerisinde olmak zorundadır. Bir basın toplantısını izleyen haber fotoğrafçısı, konuşmacının mimiklerini izleyerek haberi daha etkili kılacak bir fotoğraf çekebilir. Keza bir trafik kazasını görüntüleyen haber fotoğrafçısının kazanın ayrıntılarını görebilmesi, fotoğrafına çok büyük bir anlam ve değer katabilir” ifadelerine yer verdi. Haber fotoğrafçılığı yapmak isteyenlere tavsiyeler Son olarak haber fotoğrafçılığı yapmak isteyenlere önerilerde bulunan Yazıcı, “Tüm fotoğrafçılar gibi fotoğraf makinesi ve destek ekipmanlarını çok iyi tanımasıdır. Çekim yapılacak alan ya da mekanın ışık durumu kontrol edilerek hazırlanılmalıdır. Açık alanda çekim yapılacaksa, güneş ışığının etkileri mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır. Güneş ışınlarının dik geldiği 11-14 saatleri arası en riskli dönemlerdir. Kadraj, haber fotoğrafçılığının en önemli yanlarından biridir. Konu vizöre görüntünün güzel, amacının net olarak anlaşılabileceği bir biçimde yerleştirilmelidir. Kadraj yaparken, perspektif kuralları asla unutulmamalıdır. Kadrajda ana tema karenin tam orta noktasına yerleştirilmelidir. Gün ışığında portre çekerken, gün ışığının dik olmamasına özen gösterilmelidir. Toplantılarda öncelik kuşkusuz konuşmacıdadır. Ancak salon ve izleyiciler ihmal edilmemelidir. İzleyiciler arasında yakalanabilecek bir enstantanenin, toplantının önüne geçebileceği unutulmamalıdır. Kişilerle yapılacak özel röportajlarda, kişilerin yanı sıra arka planı da düşünerek konumlanılmalıdır. Duvarın önünde çekim yerine, örneğin bir kitaplığın ya da bir parti logosunun önü tercih edilerek, fotoğrafa arka plan katkısı sağlanabilir” diye konuştu.
Editör: TE Bilisim