Türkiye, “fevkalade hal” ortamından “olağan hayata” geçiş dönemi hazırlıklarına yoğunlaşırken, çözüm bekleyen temel sorunlara da yönelmiş bulunuyor. Bir taraftan ekonomik faaliyetleri rayına oturtma çabalarının, diğer taraftan sosyal ve siyasal faaliyetleri normalleştirme çalışmalarının, , ülke gündeminin ilk sırasını oluşturduğunu görüyoruz. Temennimiz odur ki, Türkiye biran önce, daha zindeleşmiş, daha kenetlenmiş ve daha geleceğe umutla yürüyen bir hedefe kavuşmuş olsun. Bugünlerde, bu yolda ilk adımın atılmış olmasıyla karşı karşıyayız. Yeni Anayasa için partiler arası toplantıların yeniden gündeme gelmesi, hiç şüphesiz memnuniyet verici bir gelişme. Devletin temel kuruluşunu, kişilerin hak ve özgürlüklerini düzenleyen ana kanun özelliğini taşıyan Anayasa, bir toplumun siyasi ve ana kuruluşuyla ilgili bütün temel hukuk kurallarının toplamını ifade eder. Bu kurallara, bazı örf ve adetler ve teamüller de eklenebilir. Önce şunu vurgulayalım ki, Anayasamızın “değiştirilemez” hükmünde olan temel maddeleri vardır. Bunları bir kez daha hatırlayalım: l. DEVLETİN ŞEKLİ Madde 1- Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir. II. CUMHURİYETİN NİTELİKLERİ Madde 2- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. III. DEVLETİN BÜTÜNLÜĞÜ, RESMİ DİLİ, BAYRAĞI, MİLLİ MARŞI VE BAŞKENTİ Madde 3- Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanunda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Milli marşı “İstiklal Marşı”dır. Başkenti Ankara’dır. IV. DEĞİŞTİRİLEMEYECEK HÜKÜMLER Madde 4- Anayasa’nın 1. Maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile 2. Maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3. Maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez. Bu önemli vurgulamayı yaptıktan sonra, Anayasa’nın yeniden düzenlenmesi konusunda, çok özenli ve uzlaşmacı bir anlayışa ihtiyaç duyulduğunu belirtmeye gerek var mı? Darbeleri, siyasi tarihimizden tamamen silmeye yöneldiğimiz bu günlerde bir darbe ürünü olan 1982 Anayasa’sını da artık maziye gömmenin zamanı geldi de geçiyor bile.. Daha önce, partiler bir araya gelmiş, birçok nokta da mutabakat sağlanmıştı. Şimdi yine siyasi partilerimize büyük sorumluluk düşüyor. Uzlaşma kültürünü bir kez daha gündeme getirelim. Detaylara değil, zorunlu değişikliklere odaklanalım. Zaten şimdiye kadar, bu darbe ürünü Anayasa’nın birçok maddesini değiştirmiştik. Sıra bir mini Anayasa düzenlemesine geldi: Daha önce partilerin mutabakat kaldığı 59 madde de sağlanan ortak görüşü hatırlatmak istiyorum. Tabii takdir, partiler arası komisyonun.. Uyarılarımızı, şu ana başlıklar halinde özetleyebiliriz: Yeni Anayasa’nın elbisesi, tam anlamıyla sivilleşmelidir. Hak ve özgürlükler, sınırlama engeline takılmamalıdır. Parlamenter demokrasiden vazgeçemeyiz. O nedenle bu sistemi daha da güçlendirmeliyiz. Kışla, okul ve cami “siyaset üçgeninden mutlaka uzak tutulmalıdır” Yargı bağımsızlığının, artık tartışma konusu olmaktan çıkarılması kesinkes bir zarurettir, mecburiyettir. Toplum, ekonomik, sosyal ve hukuki anlamda tamamen haklarının güvence altına alınmasıyla huzur ve mutluluğunu perçinleştirecektir. Darbe ürünü olma ayıbıyla birlikte geçerliğini ve siyasi ömrünü yitirme konusunda toplumun görüş birliği içinde bulunduğu eski Anayasa, umutların filizlendiği 7 Ağustos Yeni Kapı’sının onur ve milli birlik ruhuyla taçlanmalıdır. Haydi Türkiye iş başına!..