Mehmet Necati GÜNGÖR AKP’deki durum, rahmetli Demirel’in “en büyük hatalarımdan birisidir” dediği 41’ler hareketini hatırlattı bana. O günün güçlü iktidar partisi olan Adalet Partisi “yeminliler hareketi”yle yara almıştı. Lidere kayıtsız şartsız bağlı olan yeminlilerle, liderin çevresine tepki duyan, buna itiraz eden bir grubun çekişmesi,  bütçe oylamasında kendini gösterdi ve parti içerisinden 41 milletvekilinin hayır oyu ile AP Hükümeti düşürüldü. 41’lerin liderliğini Isparta milletvekili Saadettin Bilgiç ile Meclis Başkanı Ferruh Bozbeyli yapıyordu. 41’ler daha sonra Demokratik Parti adıyla yeni bir parti kurdular, başkanlığına da Ferruh Bozbeyli’yi getirdiler. Demirel de, Birlik Partisi’nden katılan milletvekilleriyle birlikte çoğunluğu yeniden sağlayarak Hükümeti kurdu kurmasına da, belki 41’lere inat olsun diye aynı Hükümeti aynı bakanlarla bir kere daha ilan etti. Adalet Partisinde 41’ler hareketiyle başlayan kan kaybı devam etti ve bir daha kendini toparlayamadı. 12 Mart muhtırası ve sonrasında 12 Eylül, AP’de başlayan bu bölünmenin üzerine gelmişti sanki. Bu gün AKP’deki huzursuzluğa bakınca Adalet Partisi’nin  o günkü durumunu görür gibi oluyoruz. Partide bir huzursuzluk olduğu kesin. O yüzden, bir türlü Fetö’nün siyasi ayağına gidilemiyor. Gidilse, parti diye bir şey kalmayacak. Erdoğan’ın Genel Başkanlığı yeniden üstlenmesiyle durum değişir mi, şimdiden bilmek zor. Ama göstergeler öyle değil. AKP’de Gül, Davutoğlu ve Arınç etrafında kümelenen  memnuniyetsiz bir kitle var. Sayıları diğer huzursuzlarla birlikte artıyor. Buna İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı da eklemlenebilir. Erdoğan’ın etrafında ise birçok milletvekilinin ve tabanın tepkisini çeken Damat Berat Albayrak ve Saray’daki danışmanlar var. Bunlardan, Jöleli diye bilinen kişinin yeni kabinede ekonomiden sorumlu bakan olarak görev alması kesin gibi. Bu arada Ali Babacan’ın halâ Gül grubuna bağlı olduğu, bu yüzden bakanlık teklifini kabul etmeyebileceği de konuşuluyor. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya da tepkiler var. Sağlık Bakanı’nın bakanlığında bir cemaat mensuplarını öne çıkarması yeni bir Fetö yapılanmasını akla getirdiği için O’na karşı da mırıldanmalar yok değil. Demek oluyor ki, AKP’de istikbal görmeyenler yakın bir zamanda yeni bir muhalif hareket başlatabilirler. Parti bölünebilir, belki eski siyasi köklerini temsil eden akraba partide toplanma olabilir. AKP, iç ve dış müttefiklerini de kaybedebilir. Katar olayı üzerinde düşünmek lâzım. Bahçeli’ye ise artık güven duyulmadığı çok açık. Öte yandan, Meral Akşener’in etrafında yeni bir siyasi parti projesi çalışmalarını da işitiyoruz. CHP’de liderin yeri sağlam. O, 2019’un Cumhurbaşkanı adayı olmayacağına göre, Sivas’ın yiğidosunu geleceğin Cumhurbaşkanı olarak görmek isteyen oldukça kalabalık bir topluluk, gün geçtikçe daha da güç kazanıyor. İçimdeki his, sonumuzun hayırlı olacağını fısıldıyor. İnşallah.