Utku ŞENSOY Suriye Ordusu’nun İdlib’de Rusya’nın desteği ile gerçekleştirdiği saldırıları, sınırlarımıza yeni bir göç dalgası tehdidine neden oldu. Bu kez söz konusu olan yarım milyondan fazla mülteci! Türk Silahlı Kuvvetleri, Astana ve Soçi mutabakatları kapsamında İdlib’deki 12 gözlem noktası ile gelişmeleri yakından takip ediyor. Gerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gerekse Milli Savunma Bakanı Akar’ın Rus mevkidaşlarıyla yaptıkları temaslarında, Suriye Ordusu›nun İdlib’de yürüttüğü operasyonlara son verilmesi ve gözlem noktalarındaki Mehmetçiğin güvenliği konusundaki hassasiyetlerimizi dile getirdiler. Kontrolsüz rejim güçlerinin, TSK unsurlarına ve bölge halkına yönelik kasıtlı ya da istem dışı saldırıları, bölgede öngörülemez sonuçlar doğurabilir. En hafifinden sınırlarımıza yönelik yeni bir göç dalgasıyla karşı karşıya kalabiliriz. Yeni göç dalgası ise, ülkemiz açısından kaldıramayacağımız boyutta yeni bir yıkım anlamına gelir. Birleşmiş Milletler’ in son raporuna göre, Türkiye gibi büyük çapta mülteci ağırlayan ülkelerdeki 3 milyon 700 bin çocuk mülteci okula gidemiyor. Türkiye elinden geleni yapsa da her 10 Suriyeli çocuktan 4›ü okula gidemiyor. Zira okul çağındaki mülteci yaşı bir milyonu aştı! Olayın bir de kültür boyutu var. Türkiye’de eğitim gören Suriyeli çocukların okullaşmasının önündeki en önemli engellerin başında çocuk işçiliği ve çocuk yaşta evlilikler geliyor. Türkiye’nin tüm iyi niyetlerine rağmen bu çocukların okullara gönderilmesi kültür farklılığından sağlanamıyor. İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü›nün verilerine göre, Türkiye›de geçici koruma statüsüne sahip Suriyelilerin sayıları 3 milyon 650 bin. Bunların 1 milyon 700 bini 0-18 yaş aralığında. Genç nüfus olarak tanımlanan 15-24 yaş aralığında ise, 819 bin kişi bulunuyor. Yüz bin kadarı kamplarda, diğerleri ise, resmi rakamlara göre yarım milyondan fazlası başta İstanbul olmak üzere, Şanlıurfa, Gaziantep ve diğer illerimizde yani aramızdalar! Mülteciler Derneği verilerine göre aşağıdaki tabloya göz atarak hangi boyutta sorunlar yumağıyla karşı karşıya olduğumuzu anlayabiliriz. YAŞ ARALIĞI ERKEK KADIN TOPLAM 0-4 280 bin 597 261 bin 930 542 bin 527 5-9 255 bin 158 240 bin 257 495 bin 415 10-14 200 bin 11 185 bin 268 385 bin 279 15-18 150 bin 606 123 bin 372 273 bin 978 Buradaki her bir rakamın çocuktan-insandan söz ettiğini unutmayalım. Bu arada bu insanların, ülkesindeki elverişsiz şartlardan dolayı mülteci konumuna düşmüş, büyük yıkıma uğramış, psikolojik travmalar geçirmiş olduklarını da not edelim. Sağlığıyla, hijyen koşullarıyla, gıdasıyla, eğitimiyle, insanca yaşama hakkı olan bu insanlara tüm bu koşulları sağlamak ise milyarlarca dolarlık devasa harcamalar, bütçeyi allak bullak etmek anlamına geliyor. Tüm bunların ötesinde, insan-çocuk yaşatmanın farklı kültürden insanları toplumumuza entegre etme çabaları çok büyük bir risk ve sorumluluğu beraberinde getiriyor. Bu büyüklükteki mülteci akınını, ekonomik durumları ülkemizden çok daha iyi olan ve demokrasi-mülteci-insan hakları vb. konularda mangalda kül bırakmayan ülkeler için asla kabul edilemeyecek düzeyde olduğunu unutmayalım.