Ülkemizde yeni partiler kuruldukça seviniyorum. Siyaset renkleniyor çünkü. Siyasetin renksizleştiği ülkelerde ne olur, bilir misiniz? Her şey kurur, anlamını yitirir, insanlar mutsuz olur. Konuşmak, her zaman iyidir. Asıl, suskunluktan korkmalı. Suskun bir toplum, her kötülüğe açık bir toplumdur. Rahmetli Demirel, 12 Eylül karanlığını şu sözlerle yırtmıştı: “Konuşan Türkiye!” Evet, konuşan Türkiye için özgürlük gerek. Siyaset gerek. Özgür basın gerek. Bunlar yoksa, çarşaflı bacımızın sesini nasıl duyacağız? Bu bacımız, kurulduğundan beri iktidar partisine oy veriyormuş. Ayağını gösteriyor. “Bakın, ayağımda ayakkabı yok. Kış geliyor. Terlikle kış geçer mi?” Başka bir esnaf yakınıyor: “Salı gününü 15 lira ile kapattım.” Vali bey soruyor: “Neden maske takmıyorsun?” “Takmıyorum, çünkü gebermek istiyorum!” Çarşaflı bacımız siyasete kesin bir mesaj verdi: “Oy kullanmayı düşünmüyorum. Herkes kaybedecek!” Yeni partiler, yeni dernekler, yeni sivil toplum kuruluşları. Hepsi kurulmalı. Siyasetin ise susma hakkı olamaz. Çarşaflı bacımız ne diyor? “Kimse kazanamaz.” Siyaset susarsa hepimiz kaybederiz. Irmaklarımız kurur, havamız zehirlenir, midelerimiz kazınır. Kimileri ölmek ister, kimileri,“terlikle kış geçer mi?” sorusunu sorar. Yeni partilerin kurulması iyidir. Yeni parti liderlerini “dün siz de oradaydınız” diye suçlamak yersiz. “İnsanın değişim hakkı yok mu?” Onlar da değişmiş olmalılar ki, eski partilerini bırakıp yenisini kuruyorlar. Muhalefete muhalefet etmek ayıptır! NOT: Rahatsızlığından dolayı yazılarına ara veren köşe yazarımız Mehmet Necati Güngör’ün rahatsızlanmadan önceki yazılarını gazetemizde yayınlıyoruz.