Mehmet Necati GÜNGÖR Parlamenter sistemden yana olduğum için yeni rejimi sevinçle karşıladığımı söyleyemem. Yeni kabineye gelince; vatana millete hayırlı olsun diyorum. Zira, hepimiz aynı geminin içindeyiz. Elbette ki, kabinenin başarılı olmasını istiyorum. Bir dostum yeni kabineyi nasıl bulduğumu sordu. Ben de dedim ki “birçoğunu tanımıyorum. İnşallah iyidirler.” Meselâ yeni Milli Eğitim Bakanı ümit vadediyor. MEB Talim Terbiye Dairesi başkanıyken, bakanlıktaki kadrolaşmayı eleştirip görevinden ayrıldığı söyleniyor. Ayrıca Maya Okullarının da kurucusu. Demek ki, alanında başarılı bir isim. Mevcuttan daha kötüsü olmayacağına göre eğitim politikasından ümitliyim diyebilirim. Bendenizi ümitsizliğe sevkeden başka bir durum; damatla ilgili. Enerjiden alınıp Hazine ve Maliye Bakanlığı’na getirilmesini nedense piyasalar onaylamadı. 4.55’lerde seyreden dolar birdenbire  4.70’leri gördü. Piyasalar, herhalde bundan böyle Merkez Bankası’nın para politikalarından ümitsizliğe kapılmış olmalılar. Zaten, yeni ünvanıyla Başkanın Merkez Bankası’yla faizler konusunda anlaşamadığı biliniyordu. Hazinenin başına damat getirilerek bu alanda daha sonuç alıcı müdahaleler arzulanmış olmalı. Buna da hayırlı olsun diyelim. Yeni kabinenin ilanıyla  hayal karaklığı yaşayanlar da var. Meselâ Prof. Burhan Kuzu. Yıllardır bakanlık bekler durur. Sonunda vekillikten de olunca bir ümit, bakanlık bekledi, o da olmadı. Şimdi Kuzu ne yapsın yani? Bir başka hayal kırıklığını da Çiller yaşadı. O da Başkan Yardımcılığı bekliyordu, olmadı. Yani, havasını aldı. Bizim Erzurum’da da hayal kırıklığı var. İktidar partisine her seçimde yüzde 70 oy veren, merhum Reyhani’nin tabiriyle “sabır alıp, şükür satan Erzurum” yeni kabinede temsil beklerken, komşu ile 4 bakanlık verilmesi karşısında kendisinin es geçilmesine bayağı içerlemiş görünüyor. Erzurum yeniden “sahapsız şehir”. Bence kolayı var, 70’i 80’e çıkarma iradesi gösterir, bir dahaki sefere dört bakanlığı kapar, kim bilir? Bu arada Ulaştırma Bakanlığı bekleyen Acun’un amcası da bir hayli üzülmüştür sanırım. Tarım Bakanlığı’na getirilen Bekir Pakdemirli’yi tanıyorum. Merhum Ekrem Pakdemirli’nin küçük oğludur. Başbakanlıkta çalışırken aynı lojmanda oturduk. Komşuyduk. Yüzü yerde terbiyeli bir çocuktu. Şimdi bakan oldu, ne güzel. Artık etrafa hava atabilirim: Komşum bakan oldu, var mı bana yan bakan? Yine Çiller’e döneceğim. Bir vakitler merkez sağın lideri durumundaydı. Soylu’yu partisinin başına getirdi, olmadı. Sonra O da AKP’ye dümen kırdı. Başkanın son İstanbul mitinginde sahneye çıkmış, cılız da olsa bir miktar alkış almıştı. Dâvâ arkadaşları O’nun bu haline hem üzülmüş, hem hırslanmışlardı. Kendisine yönelik kınama telefonlarına “Gördünüz, beni alkışladılar” karşılığını veriyor, daha yakınında duranlara ise, “bekle, seni değerlendireceğim” diyordu. Çiller de havasını alanlardan oldu. Kendini bu kadar erken tüketen bir politikacı var mıdır dünya yüzünde bilmiyorum. Benim tesellim ise şu: İyi ki ekonomiden sorumlu Başkan Yardımcısı olmamış. Yoksa halimiz haraptı.