Türkiye’nin, ta Osmanlı’nın ilk dönemlerine kadar giden, bazı tarihçilere göre Osmanlı’yı Avrupa’nın hasta adamına dönüştüren yolsuzlukta uzun bir geçmişi olsa da son yıllarda ayyuka çıkan bir yolsuzluk, usulsüzlük, rüşvet sürecini, basında yer alması nedeniyle hepimiz neredeyse naklen izliyoruz.

METİN TÜRKYILMAZ-İçleri dolar, avro dolu ayakkabı kutuları, dönemin bakan çocuklarının evinde bulunan para sayma makineleri, bir türlü sıfırlanamayan dolarlar, avrolar, görevinden istifa eden dört bakandan en az üçünün dahil olduğu, 17 ve 25 Aralık süreçleri, ülkenin tam anlamıyla bir yolsuzluk bataklığına saplandığını, güç sahiplerinin en tepedekiler dahil, neredeyse hepsinin bu süreçte temiz kalmayı beceremediğini görüyoruz.Nitekim 4 bakanın istifasıyla, bir kamu bankası genel müdürünün, bazı bakan çocuklarının gözaltına alınmasıyla sonuçlanan operasyonlar silsilesinde, iktidar, sürece hakim olarak, hukuka müdahale ederek, süreci ateşleyen kamu görevlilerini yerlerinden alarak ayakta kalmayı başardı. Başardı ama iktidarın bu süreçte zarar görmediğini söylemek hiç de mümkün değil.İktidar tarafından bir sivil darbe teşebbüsü, muhalefet tarafından bir yolsuzluk bataklığı olarak adlandırılan bu sürecin yansımaları, geçmişte birlikte yan yana çalışmış iktidar, Fettullah Gülen cemaati ortaklığını bozdu iki tarafı karşı karşıya getirdi. Taraflar arasında hala süren amasız bir savaşa neden oldu.Ki bu ortaklık, ordu komutanları, hatta eski Genel Kurmay Başkanı dahil çok sayıda asker, sivil, gazeteci, aydın, üst düzey memur, akademisyenin Silivri’de Ergenekon, balyoz gibi örgütlenmelerle suçlanıp, darbe teşebbüsü iddialarıyla yargılanmasını ve tutuklanmasını sağlamıştı.

Rüşvet ve yolsuzluğun tanımı 

Türk Dil Kurumu Büyük Türkçe Sözlük, rüşveti "yaptırılmak istenen bir işte yasa dışı kolaylık ve çabukluk sağlanması için bir kimseye mal veya para olarak sağlanan çıkar", yolsuzluğu ise "bir görevi, bir yetkiyi kötüye kullanma" olarak tanımlıyor.Dünya Bankası ise yolsuzluğu "kamu gücünün özel çıkarlar amacıyla kötüye kullanılması" olarak tanımlıyor. Aslında yolsuzluk ve rüşvetle ilgili bir uluslararası sözleşme de var. Aralarında Türkiye’nin bulunduğu çok sayıda ülke, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) tarafından hazırlanan "Uluslararası Ticari İşlemlerde Yabancı Kamu Görevlilerine Rüşvet Verilmesinin Önlenmesi Sözleşmesi" imzalamış durumda. Sözleşme 15 Şubat 1999 tarihinde yürürlüğe girmiş, Türkiye onay sürecini 2000 yılında tamamlamış.Yolsuzluk Algısı Endeksi olarak çevrilebilecek bir endeksi, 1995 yılından bu yana Uluslararası Şeffaflık Örgütü düzenli olarak açıklıyor. Raporda, konunun uzmanların görüşleri ve kamuoyu araştırmaları sonucunda ülkelerdeki yolsuzluk algısı tespit ediliyor ve ülkelere 10 ile 0 arasında bir puan veriliyor. Burada 100 puan temiz demekken, 0’a (sıfıra) doğru gidildikçe yolsuzluk artıyor.

 Yolsuzlukta en temiz ülkeler Danimarka, Finlandiya, Yeni Zelanda

 En son 2012 raporuna göre, yolsuzluğun en az olduğu ve dolayısıyla en temiz ülkeler, Danimarka, Finlandiya, Yeni Zelanda. Bu ülkeler 100 üzerinden 90 puan almış. İlk 10’da 88 puanla İsveç, 87 puanla Singapur, 86 puanla İsviçre, 85’er puanla Avustralya ve Norveç, 84’er puanla Kanada ve Hollanda var. Büyük ülkelerden Almanya 79 puanla 13’ncü, Japonya ve İngiltere 74’er puanla 17’nci, ABD 73 puanla 19’ncu,  Fransa 71 puanla 22’nci sırada.

Türkiye’nin yolsuzluk notu:

100 üzerinde 49

Peki Türkiye’nin durumu ne diye baktığımızda, Türkiye’nin, Çek Cumhuriyeti, Letonya, Malezya ile birlikte 49 puanla 54’ncü sırada olduğunu görüyoruz.

Yine gelişmiş ülkelerden İtalya’nın 42 puanla 71’nci sırada ancak yer alabiliyor. "Temiz Eller" operasyonunun İtalya’yı pek de temizleyemediğini söylemek mümkün.

176 ülkenin değerlendirildiği araştırmada, son 3’de ise 100 üzerinden 8 puanla Afganistan, Kuzey Kore ve Somali’nin olduğunu görüyoruz.

Yolsuzluk konusunda, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) de  "İş Dünyası Bakış Açısıyla Türkiye’de Yolsuzluk" semineriyle bir anket açıkladı.

Ankette, gelir dağılımındaki eşitsizlik, kamu görevlilerinin kazanç sağlama ve güç kazanma istekleri ve yasal mevzuatın uygulanmamasının yolsuzluğuna neden olduğu vurgulanıyor. Yolsuzluk algısının en çok arttığı sektör, yüzde 48 ile ulaştırma olurken, yüzde 41 ile konaklama ve yüzde 40 ile diğer hizmetler izliyor.İş dünyasının yüzde 46'sı önümüzdeki dönemde yolsuzluğun artacağını düşünüyor.

İnşaat sektörüne göre yolsuzluk çok yüksek boyutta ama sorun değil

İnşaat sektörünün yolsuzluğa bakışı ilginç görünüyor. Ankete göre, inşaat sektörü temsilcileri, kendi sektörlerinde yolsuzluğun çok yüksek boyutta olduğunu belirtiyor, ancak bunu bir sorun olarak algılamıyor. Buna karşılık yolsuzluğun emlak fiyatlarını artırdığına inananların oranı ise yüzde 32'yi buluyor.

Şirketlerin yüzde 46'sının etik kuralları yok.

"Yolsuzluğu ihbar etmem" diyenlerin oranı ise yüzde 60 gibi oldukça yüksek orana çıkıyor.Katılımcıların yüzde 20'si kamu görevlilerinin yaptıkları bir iş karşılığında belirli bir vakfa ya da derneğe bağışta bulunmayı, "sevap algısıyla" yolsuzluk olarak görmüyor.Yüzde 17'lik kesim de kamu ihalesinde hak edişten kamu görevlilerine pay vermeyi de yolsuzluk olarak nitelendirmiyor.TÜSİAD, yolsuzluktan kurtulmak için yapılması gerekenleri ise şöyle sıralıyor:Gelir dağılımının düzeltilmesini ve ekonomik eşitsizliklerin giderilmesi,Eğitim,Bağımsız yargı ve yolsuzluğa karşı mevcut mevzuatın etkin olarak uygulanması.

Türkiye’de yolsuzluk yapıldığına inananlar yüzde 82

Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı’nın (TESEV) yolsuzluk konusundaki araştırması da Türkiye’de yolsuzluğun boyutlarını ortaya koyuyor. TESEV tarafından 1206 kişiyle yapılan yolsuzluk ve yolsuzlukla mücadele anketine göre, katılımcıların yüzde 82’si Türkiye’de yolsuzluk yapıldığına, yüzde 18’i yapılmadığına inanıyor. Ankete göre Türkiye’nin en önemli sorunu yüzde 59 ile işsizlik iken, ikinciliği yüzde 44 ile yolsuzluk yer alıyor.

Liderlerin yolsuzluğa bulaşması çok büyük problem

Araştırma şirketi Pew Research’in son raporu, Türkiye’nin yolsuzluk endişelerinin en çok arttığı ülkelerden biri olduğunu ortaya koyuyor. 20 ülke için yapılan araştırmaya göre, Türkiye’de liderlerin yolsuzluğa bulaşmasının çok büyük problem olduğunu düşünenlerin oranı 2007’de yüzde 37 iken, 25 puanlık artışla 2014’de yüzde 62’ye yükseldi. 2007-2014 döneminde, Türkiye, bu açıdan 35 puan artan Malezya ve 33 puan artan Gana’nın ardından üçüncü sırada yer aldı.

Dünya Ekonomik Forumu’na göre, yolsuzluk dünya genelinde iş yapma maliyetini yüzde 10 artırıyor.

Yolsuzluğun maliyeti 4 trilyon doları aşıyor 

Yolsuzluğun maliyeti küresel Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın (GSYH) yüzde 5’ini oluşturuyor. Uluslararası Para Fonu’nun tahminleri dünya ülkelerinin 2015 GSYH’si 81 trilyon 544 milyar 485 milyon doları bulacak.

Buna göre, açıkçası hemen her ülkede toplumların başının belası olan yolsuzluğun maliyeti 2015 yılında kabaca bir hesapla 4 trilyon doları aşacak. Tahminler, Türkiye’nin 2015 GSYH’sinin 800 milyar dolar civarında gerçekleşeceğini gösteriyor. Benzer hesapla, Türkiye’de 2015 yılında yolsuzluğun maliyeti en az 40 milyar doları bulacak. Türkiye’nin yolsuzlukta önlerde olduğunu da göz önünde bulundursak, rakamın bunun da üzerinde olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Halktan çalınan 40 milyar dolarla neler yapılabileceğini de düşünmek bile zor.

Sadece rüşvete ödenen para 1 trilyon dolar 

Avrupa Komisyonu’nun Şubat 2014’te yayımladığı AB Yolsuzlukla Mücadele Raporu, yolsuzluğun Avrupa Birliği ülkelerinin ekonomisine yıllık tahmini maliyetinin 120 milyar avro olduğunu ortaya koyuyor. Sadece rüşvete ödenen paranın, dünya çapında yıllık 1 trilyon doları bulduğu tahmin ediliyor.