Ekonomi Bakanı Zeybekci: Cep telefonu fiyatlarının tüketiciye yansıyan kısmına, fiyatları artırıcı bir etki gelmeyecek. Yani ek gümrük vergisi, ilave gümrük vergisi veya telafi edecek vergi adı altında hiçbir şekilde buraya, böyle bir yansıma olmayacak. Bunların Türkiye'de üretilmesini imkansız hale getiren o marjları tespit ettik. Bunlar da yaklaşık olarak 10 dolar ile 100 dolar arasında değişen rakamlardı. Bu haksız rekabete meydan veren o marjı ortadan kaldırıcı tedbirlerimizi aldık ve almaya devam edeceğiz

ANKARA - Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, "Cep telefonu fiyatlarının tüketiciye yansıyan kısmına, fiyatları artırıcı bir etki gelmeyecek. Yani ek gümrük vergisi, ilave gümrük vergisi veya telafi edecek vergi adı altında hiçbir şekilde buraya, böyle bir yansıma olmayacak" ifadelerini kullandı.

Zeybekci, Ekonomi Bakanlığında düzenlenen "Türkiye-Sırbistan-Bosna Hersek Üçlü Ticaret Komitesi Toplantısı" ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Cep telefonlarına ek gümrük vergisi gelmeyeceğine dönük açıklamalarının hatırlatılarak, bunun gerekçesinin ne olduğunun sorulması üzerine Zeybekci, cep telefonu veya belli bir ebattaki tabletlerle ilgili ocak ayında Resmi Gazete'de yayımlanan bir soruşturma süreci olduğunu, bunun sorulması üzerine de kendisinin soruşturmanın sonuçlandığını ve komisyonun çalışmalarını son aşamaya getirdiğini söylediğini kaydetti.

Asıl amaçlarının Türkiye'de cep telefonu ve ebadı belirtilmiş tabletlerin üretimini teşvik etmek, bunun üretimini sağlamak olduğunu belirten Zeybekci, şöyle devam etti: "Yurtdışından haksız bir şekilde desteklenerek, sübvanse edilerek Türkiye'ye giren ve Türkiye'de üretilmesi imkansız hale gelen şartlardan bahsetmiştim. Burada asıl amaç bu ürünlerin, cep telefonlarının, adı geçen tabletlerin Türkiye’de üretilmesinin imkanlı hale getirilmesi, bunun mümkün hale getirilmesi. Soruşturmanın da amacı buydu. Alacak olduğumuz tedbirlerde cep telefonu fiyatlarını artırıcı bir etki olamayacağını o gün de söyledik, sonraki bir kaç imkan ve fırsatta da söyledik. Biz bu soruşturmanın sonucunda, yapılan bu komisyon çalışmasının sonucu yapmış olduğumuz tespitleri, Türkiye'de üretilmesini imkansız hale getiren o marjları tespit ettik. Bunlar da yaklaşık olarak 10 dolar ile 100 dolar arasında değişen rakamlardı. Bu haksız rekabeti sağlayan, bu haksız rekabete meydan veren o marjı ortadan kaldırıcı tedbirlerimizi aldık ve almaya devam edeceğiz ama bu asla cep telefonu fiyatlarının tüketiciye yansıyan kısmına, fiyatları artırıcı bir etki olarak gelmeyecek. Yani ek gümrük vergisi, ilave gümrük vergisi veya telafi edecek vergi adı altında hiçbir şekilde buraya, böyle bir yansıma olmayacak."

Yaklaşık 40 milyar doların üzerindeki ithalata yönelik tedbirler aldıklarını, uygulamalar getirdiklerini anlatan Zeybekci, bazılarında doğrudan telafi edici vergiler halinde, bazılarında da bunun Türkiye'de üretilmesini teşvik edici önlemler halinde tedbirler aldıklarını söyledi.

Bakan Zeybekci, "Bunu şöyle görmekten de son derece üzüldüğümü paylaşmak istiyorum, 'falanca tarihte zam gelecek, ilave gümrük vergisi gelecek fiyatlar artacak diye ilan edildi, dolayısıyla Türkiye'de belirli periyot için cep telefonları tüketimi arttı, sonra da  bundan vazgeçtiler' gibi bir yaklaşımı... Biz böyle bir şey söylemedik. Bunu da arkadaşlarımız eğer tereddüt duyduklarında tam anlamıyla bizim Bakanlık olarak almış olduğumuz tedbirlerin ne olduğunu bilmek istiyorlarsa, teknik olarak da biz de kendilerine her zaman yardım etmek isteriz" görüşüne yer verdi.

"Seçimlerin ekonomiye maliyetini tartışmak güzel gelişmelere haksızlık"

Koalisyon görüşmelerinin ardından bundan sonraki sürecin ne olacağına, bunun Türkiye ekonomisini nasıl etkiyeceğine yönelik bir soru üzerine Zeybekci, şu değerlendirmede bulundu:

"Türkiye ekonomisini illa etkilemek zorunda mı diye bazen sorasım geliyor. Bakıyorum bazen seçimlerden dolayı Türkiye'de ekonomi kötüye gidecek, seçimlerden ekonomi etkilenecek, seçimlerin ekonomiye maliyetleri gibi şeyleri tartışmak bence Türkiye'nin ekonomik büyüklüğüne, Türkiye'de ekonominin dinamizmine, özel sektörün canlılığına, özel sektörün son aydaki sanayi üretim endeksinin artışına, en son işsizlik rakamlarımızdaki iyileşmeye, enflasyonda göreceli bir şekilde pozitife doğru gidişe, cari açıkta hakikaten gözle görüler, artık cari açığın Türkiye'de problem olmasını artık unutmaya veya problem olmaktan çıkmaya başlaması gibi güzel ekonomik gelişmelere de haksızlık olduğuna inanıyorum."  Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, "Kimse endişe etmesin. Evet seçimleri genelde piyasalar pek sevmez, seçimlerden biraz tedirgin olabilirler ama seçimler siyasi ve ekonomik istikrar içinde en güvenli, en sağlam, en sıhhi, en hijyen çözüm yollarıdır" dedi.

Zeybekci, Ekonomi Bakanlığında düzenlenen "Türkiye-Sırbistan-Bosna Hersek Üçlü Ticaret Komitesi Toplantısı" ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Seçimlerin ardından sürece ilişkin bir soru üzerine Zeybekçi, Türkiye’de yaşanan her şeyin şeffaflıkla, halkın gözü önünde yaşandığını vurgulayarak, Türkiye’nin, ülke insanlarının, milli iradenin AK Parti’siz bir çözümü öngörmediğini, AK Parti’nin içinde yer almadığı bir çözüme müsaade etmediğini söyledi.

Zeybekci, "Şimdi  kalkıp da ‘milletin müsaade etmediği formülleri denemek, milletin matematiksel olarak da fiili olarak da sözlü olarak da 7 Haziran seçimlerindeki mesajı olarak da müsaade etmediği, izin vermediği bir çözümü millete dayatmak, demokrasiyi, milli iradeyi tam anlamıyla yok saymak ve saygısızlıktır’ diye düşünüyorum" dedi.

İlk andan itibaren, milletin bu kararına saygı duyduklarını ve milletin uzlaşma ve koalisyon kurulması yönündeki talimatını gerçekleştirmek için sonuna kadar gayret gösterdiklerini anlatan Zeybekci, şöyle devam etti:

"Sayın Başbakanımızın oradaki tutumlarını sonuna kadar destekliyoruz, sözlerini de demokrasi adına ve milli iradeye saygı anlamında da hakikaten tarihi birer mesaj olarak görüyoruz. İlk günden itibaren ne söylediysek onu takip ettik, devam ettik. Ama diğer partilere baktığımız zaman da maalesef olmaması üzerine, sanki olumlu mesaj veriyormuş diyerek, diğer taraftan sizin en hassas olduğunuz konularda hakikaten bu davanın, AK Parti iktidarının, AK Parti’nin kurucu genel başkanı olan, bu davanın onuru ve bayrağı noktasındaki kişiye Sayın Cumhurbaşkanımıza veya makamına kabul etmesi asla ve asla söz konusu olmayan şekilde saygısızca ithamlarda bulunmak, saldırmak, yani ‘onu yok sayarsanız sizinle birlikte oluruz’u, milleti, milletin iradesini yok sayarak bunu söylemek kabul edilebilir değildir. Milletin yüzde 52 oyuyla seçilmiş, Türkiye’nin ilk seçilmiş Cumhurbaşkanı’nı bütün bu alanda, gördüğümüz kadarıyla, her iki taraf da gerek MHP gerekse CHP tartışmaların odak noktası haline getirdi. Halbuki bizim konumuz neydi? 7 Haziran’da millet bir seçim yaptı, ortaya bir irade koydu, dedi ki ‘hükümet kurun.’ Böyle bir talimat verdi. Demedi ki ‘ben Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı makamının tartışılmasını istiyorum. Türkiye’de cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinin tekrar gözden geçirilmesini istiyorum.’ Ki CHP’nin taleplerinden birisi de oydu. Cumhurbaşkanını tekrar Meclis seçsin gibi, tartışmaları da açan bir noktaydı. O yüzden ben ‘hakikaten demokrasimiz anlamında bir fırsat kaçtı’ diye düşünüyorum."

"Kimse endişe etmesin"

Bundan sonraki süreci yasaların açıkça söylediğini ifade eden Zeybekci, 7 Haziran seçimleri sonrasında partilerin iradesiyle hükümet kurulmadığında, Anayasa’nın otomatik bir süreci tarif ettiğini, cumhurbaşkanını bu konuda yetkilendirdiğini ve cumhurbaşkanının kuracağı bir hükümetle Türkiye’nin seçime gitmesini öngördüğünü kaydetti.

Zeybekci, "Kimse endişe etmesin. Evet, seçimleri genelde piyasalar pek sevmez, seçimlerden biraz tedirgin olabilirler ama seçimler siyasi ve ekonomik istikrar içinde en güvenli, en sağlam, en sıhhi, en hijyen çözüm yollarıdır. Onun dışında ne olacaktı başka? Gayri sıhhi veya çözüm olmayan, bir şekilde çare olmayan yöntemlere gitmek de bence pek olumlu olmazdı" dedi.

"Kurlarla ilgili yaşanan şey tam anlamıyla spekülatiftir"

Kurlarla ilgili bir soru üzerine Zeybekci, şu değerlendirmede bulundu:

"Kura müdahale etmemek lazım, piyasanın kendi dengesi içinde bunu halletmesine müsaade etmek lazım, beklemek lazım, sabretmek lazım’ dediğimde, ‘öyle olmaması lazım’ diyen arkadaşlarımız da oluyor. Ben onlara saygı gösteriyorum. Onlara şunu soruyorum: Peki neden? Türkiye’nin TL’nin dolar karşısında değer kaybının sebeplerini veya Türkiye’nin toplam dış borcunu onlara soruyorum ‘ne kadar’ diye. Onlara arkasından şunu soruyorum, Türkiye’nin kısa vadeli özel sektör ve devlet kamu borçlarının toplamını soruyorum, Merkez Bankasının rezervlerini soruyorum.

Türkiye’deki döviz tevdiat hesapları ve Türkiye’deki bankalardaki döviz stoklarını soruyorum. Ondan sonra tekrar soruyorum. Türkiye’de kurla ilgili yani TL’nin dolar karşısında spekülatif bir şekilde çok daha fazla değer kaybetmesini teknik anlamda, ekonomik anlamda bana gerekçelerini söylemelerini istiyorum. Şu andaki yaşanan şey, tam anlamıyla spekülatiftir. Birilerinin bunu fırsat bellemesinden, aradaki o kırılmalardan, aradaki o hareketlerden menfaat sağlamasından başka bir şey değildir."

Editör: TE Bilisim