Psikolog Şeyla İbrahimoğlu Delen, başta pandemi dönemi olmak üzere, çocukların daha sağlıklı bir psikolojiye sahip olmaları konusunda ebeveynlerin tutumlarının nasıl olması gerektiği yönünde tavsiyelerde bulundu. Okulların açılmasıyla, en fazla karşılaştıkları sorunun, çocukların anne ve babalarından ayrılmakta güçlük çekmeleri olduğunu kaydeden Delen, sınava hazırlanan öğrenciler için de ebeveynlere sürecin sadece akademik olmadığını hatırlattı. Delen, “Dikkatin toplanması, motivasyon kaynaklarının çoğaltılması, beyine ve bedene gerekli besinin sağlaması bu süreci bütüncül olarak desteklemenizde yardımcı olur” dedi

SULTAN YAVUZ/ANKARA - Psikolog Şeyla İbrahimoğlu Delen, daha sağlıklı bir toplum için elzem olan çocuk eğitimi ve çocuk psikolojisine ilişkin 24 Saat gazetesinin sorularını yanıtladı. Delen’e göre ebeveynlerin önce kendilerini tanıyarak, kendilerine ilişkin sağlıklı bir psikolojik gelişim sağlamaları, çocuklarının ruh sağlığını da doğrudan etkiliyor. Delen, başta pandemi olmak üzere çocuklara nasıl davranılması gerektiğini, erken yaştaki ebeveyn ve çocuk tutumlarını, olası problemlerin önüne geçmek için neler yapılması gerektiğini anlattı... -Malum, hem okulların açılması hem de pandemi birbirine karıştı. Bu süreçte çocukların psikolojisi nasıl etkilendi? En çok hangi şikayetlerle karşılaştınız? Delen: Pandemi sürecinin getirdiği belirsizlik biz yetişkinleri bile çok zorlarken çocukları çok daha fazla etkiledi diyebiliriz. Sadece okula gitmemek değil, sosyalleşememek, evde sınırlı kişiler ile görüşmek, enerjilerini atabilecek bir ortam bulamamak, dünyayı tanıyamamak gerçekten gelişim sürecindeki çocuklar için zorlayıcı noktalar. Burada devreye ebeveynlerin, yetişkinlerin girerek destek vermesine her zamankinden çok ihtiyaçları var… Okulların açılması ile anne ve babadan ayrışmakta zorlanma şikayeti ile sıklıkla karşılaşır olduk. Elbette bu zorlanma tek taraflı değil, aynı şekilde anne ve babalar da çocuklarından ayrılmakta güçlük çekiyorlar. Karşılıklı olarak bir geçiş döneminde olunduğunun farkına varılması yardımcı oluyor. En çok da kaygı problemleri ile zorlanan ve başvuran çocukların aslında ebeveynlerinde de benzer semptomları gözlüyor olmak sadece çocukların değil biz yetişkinlerin kendine iyi bakmasının önemini vurguluyor diyebilirim. -Bu süreçte ebeveynler, çocuklarına nasıl davranmalı, özellikle de okula yeni başlayanlar ve sınava girecek yaş grubundakilere… Delen: Okulla henüz yeni tanışan minikler bilmedikleri bir dünyaya adım atıyorlar. Düşünsenize tüm gün oyun oynarken birileri sizi alıyor ve artık defterler, kitaplar, dersler var diyor. Anne ve babaların sabır göstermesi yeni başlayan çocukların en büyük ihtiyaçlarından biri. Her çocuk farklı noktalarda zorluk çekebilir; sabah okula gitmek, okulda eşya unutmak, ders dinlemek, yemek yememek gibi… Kendi çocuğunuzu en iyi tanıyan sizlersiniz; nasıl bir zorluk çektiğine kulak vermek ardındaki nedeni anlamanızda ve dikte eden değil ama destekçi olan bir noktadan yaklaşmak yardımcınız olabilir. Sınav döneminin stresini sadece çocukların, gençlerin değil ailelerin de yaşadığını uzun süredir gözlemliyoruz. Bu dönemdeki tüm aile fertleri için en temel önerim; sınava hazırlanmak sadece akademik süreç ile olmadığını hatırlamaları olacaktır. Dikkatin toplanması, motivasyon kaynaklarının çoğaltılması, beyine ve bedene gerekli besinin sağlaması bu süreci bütüncül olarak desteklemenizde yardımcı olur. -Ebeveynlerin, çocuk eğitiminde hatalı olduğu ya da doğru bildiği yanlışlar nelerdir? Delen: Ebeveynliğin bir anda öğrenilmediği, çocuk doğunca sistemimize yüklenmediğini farkında olarak yola başlayabiliriz. Hatalar olacak, doğrular olacak, kendi ebeveynlik yolunuzu çizerken mükemmeli değil kendi ailenize uygun olanı bulacaksınız. Elbette gelişimi destekleyen ve köstekleyen belirli davranışlar var. Bunlara kulak verecek olursak “çocukların sınırlara ihtiyacı vardır.” diyebiliriz. Yani; hayır denmesine de kurallara da ihtiyaç duyuyorlar. Sevgimizi belirtmek ile hayır dememek arasındaki fark zaman zaman bulanıklaşabiliyor. Sevginin de saygının da korku ya da koşul temelli geçmediğini bilmemiz gerekiyor. -Daha iyi ilişkilerin kurulabilmesi ve psikolojisi daha sağlıklı çocukların yetişebilmesi için ebeveynlere ve öğretmenlere düşen rol nedir? Delen: Ebeveynlerin kendi psikolojik süreçlerine eğilmelerinin çocuk ile olan ilişkilerinde büyük değişimlere yol açtığını söyleyebiliriz. Böylelikle çocukların psikolojik ihtiyaçları olan koşulsuz sevgi, değerli hissetmek, fark edilmek, cesaretlendirilmek, saygı görmek gibi temel doyumlarını karşılayabilir daha sağlıklı ilişkiler ve psikolojiler desteklenebilir. Öğretmenlerin ise özverili ve işbirlikçi davranışları çocuklar için çok değerli. Öğretmenler ikincil ebeveynler o yüzden bolca sevgi, şefkat ve ilişkiye odaklanmak çocukların ihtiyaç duyduğu öğretmen modelleridir. -Çocuklar kaç yaşından itibaren psikoloğa gidebilir? Hangi şikayetlerle başvuru oluyor? Delen: Yaşanan hayat deneyimlerine göre yaş farklılığı gözlemlenebilir. Psikolojik zorlanmalar yaşayan çocuklarda ortalama 2 yaş ile sembolik oyuna geçildiği anda oyun terapisinin gücünü kullanabiliriz. Bizim tahmin bile etmeyeceğimiz durumlar artık çocukları psikolojik olarak zorlayabiliyor. Stres, belirsizlik, kardeş çatışmaları, ebeveyn ayrılığı, okula uyum sorunları, kaygı problemleri, tikler, tuvalet alışkanlığı ile ilgili sorunlar, dikkat eksikliği, öfke kontrol problemleri en sık başvuru olan konular. -Toplumumuzda psikoloğa gitmek hâlâ yaygın değil ve hoş karşılanmıyor. Konu çocuk olunca iyice çetrefil hâl alıyor olabilir. Bu konuda neler söylersiniz? Bir çocuk hangi durumlarda psikoloğa götürülmeli? Delen: Bu konuda toplum olarak çok yol aldığımızı söyleyebiliriz. Bireysel tutumuzu değiştirmek ve toplum bazında da destekleyici davranışlarda bulunmak algının normalleşmesi ve gerçekten ihtiyacı olan kişilerin teşviği için çok anlamlı. Çocuklar kendi ihtiyaçlarını anlatmakta sanılanın aksine oldukça ustalar, iş can kulağı ile dinlemekte. Her çocuğun gelişimi, ihtiyaçları bambaşka... Aile, kendi normalleri dışında davranışlar ve tutumlar gözlemliyorsa bir uzmana başvurmayı değerlendirmeli. [caption id="attachment_224335" align="alignright" width="214"] Psikolog Şeyla İbrahimoğlu Delen[/caption] -Çocukların yaşadığı psikolojik sorunlarda en büyük etken aile ve aile ilişkileri mi? Toplum olarak çocuk yetiştirmeyi biliyor muyuz? Delen: Aile ilişkileri ve dinamiği bu etkenler arasında olsa da okul çağı ile beraber öğrenme güçlüğü, dikkat dağınıklığı, zorbalık gibi birçok dış etken de konuya dahil oluyor. Psikoloji kapsamlı ve çok yönlü bir alan, kendi zihinsel bütünlüğümüz de aynı şekilde… Psikolojik destek ihtiyacı sağlıklı yetişen çocukta da, zorlayıcı deneyimler yaşayan çocukta da belirebilir. Çocuk biyo-psiko-sosyal bir canlı; aynı biz yetişkinler gibi. Doğuştan karakteri ile getirdiği özelliklerini, çevresinden aldıkları ile birleştiren ve elbette hayatındaki en önemli insanlar olan anne-babasından oldukça etkilenen bir pozisyonda. Psikolojik destek alan çocukları ya da aileleri gönülden tebrik etmek istiyorum; bu konuda çaba göstermek, emek vermek öyle kıymetli ki... -Neden ülkemizde birey olmak çok zor, gençler ve 30’lu yaşlarındaki insanlar bile hâlâ ebeveyn gözetiminde ya da izninde bir hayat sürüyor, kendi kararlarını alamıyor. Bu konuda annelere biraz daha fazla rol düşüyor mu? Neden aşırı kontrolcü ebeveynler var, onlar da psikolojik olarak sorunlu mu? Delen: Bireyselleşmekte zorluk çeken aile yapısına iç içe geçmiş (enmeshed) aile yapısı olarak adlandırıyoruz. Kolektif kültürlerde daha sık karşılaştığımız bir yapı bu. Çocukların ergenlik ve gençlik döneminde deneyimleyemediği ayrışma ileriki dönemlerde daha da zorlaşarak iç içe bir ilişki oluşturuyor. Yeni kuşaklar ve medyanın etkisi ile bu durum değişiklik gösterse de ekonomik koşulların da büyük etkisi olduğunu söyleyebiliriz. Aşırı kontrolcü anne babalar ise helikopter ebeveynlik durumu yaşıyor olabilir. Bu noktada kendi ilişkilerinde nasıl bir desteğe ihtiyaç duyuyorlar, ayrışamamak, kontrolü azaltmak neden bu kadar zorluyor sorularının cevabını bireysel süreçlerde buluyoruz. Bunu bir psikolojik sorun olarak damgalamak değil; bir semptom olarak değerlendirmek çözüm süreci için daha doğru ve faydalı bir adım olur. -Çocuklar hem pandemi nedeniyle hem de günümüz koşullarında daha çok mekânlara sıkışmış durumda, enerjilerini atabilmeleri ve sosyalleşebilmeleri için ne gerekiyor? Delen: Açık hava etkinlikleri pandemi koşullarının kurtarıcısı. Güzel havalarda park bahçe etkinlikleri, soğuk havalarda sıkı giyinerek çocuklarla yapılan günlük park yürüyüşleri hem sosyallik hem de duygu regülasyonu için büyük bir destekçi. -Bilgisayar ya da internet bağımlılığı nedir? Çocukların burada geçirdiği süre ne kadar olmalı? Kaç yaşından itibaren bilgisayar ya da tablete yönelmeliler? Delen: Teknolojik bağımlılık neredeyse her yaştan bireyde gözlemlediğimiz bir durum. Çocuklar için ise yapılan çalışmalar oldukça çeşitli. Son dönemlerde görüyoruz ki; bilgisayar, tablet ve telefon kullanımını sıfıra indirmek de zararlı, sınırsız bırakmak da. Sosyalliğin bir ayağı çocuklar için artık internette, pandemi dönemi ile eğitim ortamının da sanal dünyaya taşınması işleri zorlaştırdı. Eğitimi bir yana bırakarak sosyal alandaki ekran süresinin sağlıklı koşullardaki bir çocukta ortalama haftalık 6 saat olmasını öneriyorum. Bu ekran süresine; televizyon, video ve oyunlar da dâhil elbette. Ebeveyn denetiminin kritik önem taşıdığını belirmekte fayda var. Özellikle 0-3 yaş döneminde ekran kullanımının çok uygun olmadığını, dil gelişimi zorlanmalarına sebep olduğunu unutmayalım. Diğer yaşlar içinse, çocuğun kullandığı ekranlar ve içerikler hakkında ne kadar iletişimde olur, oralarda ne yaptığını bilir ve dahil olursak o kadar koruyabiliriz, unutmayalım... Psikolog Şeyla İbrahimoğlu Delen hakkında Psikolog Şeyla İbrahimoğlu Delen, İstanbul Kültür Üniversitesi’nde yüzde yüz burslu olarak psikoloji ve halkla ilişkiler eğitimi aldı. Daha sonra İstanbul Üniversitesi Sinirbilim bölümünde yüksek lisansını tamamlayan Delen, şu anda bağlanma üzerine tez yazıyor. 1990, İstanbul doğumlu olan ve on yıldır mesleğini sürdüren Delen, aile danışmanlığı, oyun terapisi, bilişsel davranışçı terapi, EMDR terapisi, Mindfulness temelli bilişsel terapi, psikolojik değerlendirme testleri, çeşitli rehabilitasyon eğitimileri alarak, mesleki yelpazesini çeşitlendirmiş bir psikolog.