Nur Yıldız
Türkiye'nin modern tarihindeki en büyük doğal afet olarak kayıtlara geçen 6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıl geçti. 53 bin 725 kişinin hayatını kaybetmesine, 107 binden fazla kişinin yaralanmasına ve çok sayıda binanın yıkılmasına yol açan bu felaket, aynı zamanda 2010 Haiti depreminden sonra dünyada yaşanan en ölümcül deprem olarak kaydedildi. Cumhurbaşkanlığı raporuna göre, depremler 11 ilde toplam 518 bin konutun yıkılmasına veya ağır hasar görmesine neden oldu.
Aradan geçen iki yıla rağmen, bölgedeki sorunlar devam ediyor. Depremzedeler hala konteynerlerde yaşıyor ve geçici barınma alanlarında kalan insanların çoğu, temel ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük çekiyor.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, yaptığı açıklamalarda, depremin ilk yılındaki ev teslimatlarının sadece yüzde 2,5 olduğunu ve bugün de bu oranın ancak yüzde 30’a ulaştığını vurguladı. Özel, vatandaşların barınma koşulları konusunda iktidara eleştirilerde bulunarak, söz verilen konutların teslim edilmemesi ve yüksek elektrik faturaları gibi sorunlarla boğuşan depremzedelerin mağduriyetine dikkat çekti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise, depremin yıldönümünde yayımladığı mesajda, devletin ve milletin afet bölgesinden ellerini çekmediklerini ve yeniden inşa sürecini sürdüreceklerini belirtti. Ancak, depremzedelerin hala zorlu şartlar altında yaşamaya devam etmesi, bölgedeki sorunların ne kadar derin olduğunu gözler önüne seriyor.
Hatay'da 6 Şubat depremlerinde Antakya Fuat Koku Sitesi'nde ailesini kaybeden Adalet Peşinde Aileleri Platformu’ndan Döne Kaya, 6 Mayıs 2024'ten itibaren Ankara'nın çeşitli simge yerlerinde ve Hatay Adliyesi önünde "Adalet Nöbeti" tutmaya başlamıştı. Kaya, depremden bu yana geçen iki yıl içerisinde karşılaşılan hukuk sorunlarına ilişkin 24 Saat’e konuştu.
“İki yıllık süreçte cezalandırılan hiçbir kamu görevlisi yok”
Kaya, deprem davalarının iki yıllık sürecini şöyle anlattı:
“İlk bir yılda hukuksal süreç çok yavaş ilerledi. Savcılar değişti, raporlarda yığılmalar oldu. Sonrada gelen raporlar da bu yığılmanın sebebini açıklıyor. Noktasına virgülüne kadar aynı olan kopyala yapıştır raporlar gelmeye başladı. Daha sonra birinci yıla yaklaşırken ilk davalar açıldı, ki o davalar hala devam ediyor. İlk gelen bilirkişi raporlarını müşteki ve sanık taraflarının kabul etmemesi sonucunda dava süreci boyunca ikinci ve üçüncü bilirkişi raporu talebi oluyor.
Maalesef bu iki yıllık süreçte kamu görevlisi yargılaması ciddi anlamda başlamadı. Osmaniye Bilgi Sitesi’nde dosyalar tefrik edilmedi. Bütün dosyalar tefrik edilmişken o dosya tefrik edilmedi. Hem müteahhit hem de kamu dosyası birlikte ilerledi. Eski MHP’li Belediye Başkanı, döneminin imar müdürü 21 yıl ceza alıyor ancak mahkeme kararından iki gün sonra serbest bırakılıyor ve hala serbest. Onun dışında cezalandırılan hiçbir kamu görevlisi yok.”
Şu ana kadar 47 kamu izni çıktı
Duruşmalarda kamu görevlisi izinlerini talep ettiklerini belirten Kaya, “Bu izinler ya valilik ya da İçişleri Bakanlığı’ndan veriliyor. Ancak bu talepler ilk aşamada her şekilde reddediliyor. Daha sonra üst mahkemeye başvurarak bu izinleri elde edebiliyoruz. Şu ana kadar takip edebildiğimiz 47 kamu izni çıktı. Bunlardan yalnızca Ezgi Apartmanı’nın iddianamesi hazırlanarak davaya başladı. Onun dışında Saitbey Sitesi’nin iddianamesi hazırlanmış olmasına rağmen henüz davası başlamadı” dedi.
“İnşaat sektöründe 50’ye yakın imza atılıyor, imzacı tarafların hepsi yargılanmalı”
Davaların geçtiğimiz iki yıllık süreçte sürüncemede bırakıldığını ve bir sonraki duruşmaya atıldığını ifade eden Kaya, şöyle devam etti:
“Daha çok sanık tarafının dinlendiği, müşteki taraflarının konuşmalarının kısa kesilmesi talepleriyle sürdürülen; sanık tarafının ‘Allah’tan geldi’ söylemleriyle ilerleyen davalar devam ediyor. Sadece müteahhit ve yapı denetiminin suçlu olmadığını biliyoruz. Ancak yargı sistemi bizi bu üçleme arasında bırakıyor; müteahhit, inşaat mühendisi ve yapı denetimi… Oysaki inşaat sektöründe 40-50’ye yakın imza atılıyor. Bu imzacı tarafların hepsinin yargılanmasını istiyoruz. Yine kamu görevlilerin de en başta yargılanması gerekiyor.”
69 kişiye mezar olan Fuat Koku Sitesi: “İki yıldır bitmeyen soruşturma ertelendi, hala eksik evrağı varmış”
Annesi, kız kardeşi, ağabeyi ve 9 aylık yeğeni ile birlikte 65 kişinin hayatını kaybettiği Antakya Fuat Koku Sitesi’nin dava sürecine değinen Kaya, şunları kaydetti:
“Oturduğumuz sitedeki binalar 9 katlıydı. Yapımı 2013’te başlayıp 2016’da biten çok genç bir yapıyken 6 Şubat depremleriyle yıkılıyor ve en az 69 kişiye mezar oluyor. İki yıl soruşturması devam eden bir site. Aralık ayında apar topar iddianamesi geldi ve ek bilirkişi raporu hazırlandı. 31 Ocak’ta duruşmamıza girdik, girdiğimiz diğer davalar gibiydi. Her zamanki gibi baş sağlığı dilendi; sanık uzun süredir tutuklu kaldığını ve maddi kayba uğradığını söyledi. Aslında uzun süreli bir tutukluluk da söz konusu değil. Bizim davada yargılanan 3 sanık geçtiğimiz haziranda serbest bırakıldı. Yapı denetim belediyeye, müteahhit yapı denetime attı. Murat Fuatoğlu savunmasında bilirkişi raporunda üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini belirterek, 'Sağlam yaptım, malzemeden çalmadım' dedi. Müştekiler ‘tuzla buz oldu’ ifadelerini kullanınca agresifleşerek tuzla buz olmadığını ve böyle ifadelere alındığını söyledi. Duruşmada bile çok sağlam olduğunu iddia ettikleri A blokta ben kendi 4 canımı kaybettim. Yapı denetimden yine inşaat mühendisi suçlamaları kabul etmeyerek imzasının taklit edildiğini, o dönemde yurt dışında olduğunu söyledi. Bu şekilde ilerleyen ilk duruşmamızı atlattık. Yeni bilirkişi raporu talep etmemize rağmen hâkime hanım kabul etmedi. İki yıldır bitmeyen soruşturmanın hala eksik evrağı varmış. Ne zaman tamamlanıp ne zaman asıl yargılamaya geçeceğimizi bilmiyorum açıkçası. Bir sonraki duruşma 9 Mayıs’a ertelendi. 3 sanık duruşmaya gelirken 3 sanık da gelmedi. Gelenlerden sadece biri fiziksel olarak duruşma salonundaydı. Haziran ayında bu insanlar serbest bırakılmıştı. Denetimli serbestlik kapsamında imza için gelip gidiyorlar.”
189 sanık cezalandırıldı: En üst ceza 18 yıl
Platform olarak denetimli serbestliğe karşı olduklarını ifade eden Kaya, kamu görevlilerinin yargılanması taleplerini yenileyerek şunları söyledi:
“Adıyaman Yukarı Kooperatif evlerinde denetimli serbestlik halinde olan müteahhit kaçtı. Bu sadece örneklerden birisi. 2 yıllık süreçte yaklaşık 15’e yakın dava sonuçlandı ve 6-7 yıl ila 18 yıl arasında bir cezai yaptırım uygulandı. Bunca insanın öldüğü bir depremde 189 sanık cezalandırıldı ve en üst ceza 18 yıl.”
“Toplumsal olarak bir tepki koyabileceğimizi düşünürken yalnız kaldım”
Başlattığı Adalet Nöbeti’nin kamuoyunda karşılık bulmadığını ifade eden Kaya, şu ifadeleri kullandı:
“Nöbetlerin bir karşılık bulmadığını söyleyebilirim. Yaklaşık bir yıla yakın nöbet tuttum. İki yılın sonunda bilirkişi raporu geldi ve iddianame hazırlandı. Adalet Nöbetlerine başlarken toplumsal olarak bir tepki koyabileceğimizi düşünürken maalesef yalnız kaldım ve hiçbir destek görmedim. Bu durumu başlatma sebebim toplumsal bir tepki doğurmak istememdi. Çünkü bir daha 9 aylık hiçbir bebeğin ölmesini istemiyorum. Zaten mücadelemin temelinde bu var. Verilen cezaların hiçbirinin içimizi soğutmayacağını biliyorum. Ama en azından benzer acılar yaşanmaması için mücadele etmek gerektiğini düşünüyorum ve platform olarak da bu anlayışla devam ediyoruz.”
“Bu iki yıllık süreç gösterdi ki yolumuz uzun, vazgeçmek yok"
Kaya, "Adalet Peşinde Aileleri Platformu" olarak yaptıkları faaliyetleri şöyle anlattı;
2 Şubat'ta İstanbul’da anma etkinliğinde bu iki yıllık süreci değerlendirdik. 2024 yılı içerisinde 2 kez hukuksal anlamda çalıştaylar gerçekleştirdik. Üçüncüsünü Hatay’da 1 Mart’ta gerçekleştireceğiz. Duruşmaların takibini yapmaya devam ediyoruz ve sahada da eylemlerimize devam ediyoruz. Deprem davalarında kamu görevlilerinin yargılanması için mücadelemizi sürdürüyoruz. Her ay duruşmalarımızın takvimlerini yayınlıyoruz. Temennimiz en kısa sürede adaletin tecelli etmesi. Deprem davalarına sahip çıkılması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü adaletsizlik böyle devam ettiği sürece her an başka bir depremde yine ölebiliriz.”