ANKARA  - CEM HAYAT - TUĞÇE BİÇER - Aile Hekimleri Federasyonu (AHEF) 2. Başkanı Hacı Yusuf Eryazğan, 30 Haziran günü yürürlüğe giren Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği konusunda Sağlık Bakanlığı'na sundukları raporların göz ardı edilmesinden dolayı eylem takvimi oluşturduklarını söyledi. Eryazğan, iki gün içinde 850 aile hekiminin istifa dilekçesi verdiğini, yine iki gün içinde 1.100 aile hekiminin iş bırakma kararı aldığını belirtti. İstifa dilekçesi sunan aile hekimi Emre Şahbudak ise "Basına demeç vermemiz yasaklandı, bunun 50 ceza puanı var. Eğer üç demeç daha verirsem sözleşmem feshedilecek" dedi. Aile hekimlerinin, sosyal medya üzerinden bilgilendirici paylaşım yapmalarının yasaklandığını söyleyen Dr. Emre Şahbudak, "Aşı propagandası yapmanın sonucunda ne olacağını bilmiyoruz, ‘Maske takın’ dediğimizde ne olacak bilmiyoruz, ‘Sosyal mesafeye uyun’ dediğimizde ne olacak bilmiyoruz. Çünkü yönetmelikte bir madde var, sosyal medya üzerinden ya da medya üzerinden bizim paylaşım yapmamız cezaya tabi" dedi. Eryazğan ise 16 Ağustos ve 27 Ağustos günlerinde bir gün iş bırakma eylemi yapacaklarını, 28 Ağustos günü ise Ankara'da miting yaparak soruna çözüm arayacaklarını bildirdi. Eryazğan'ın açıklamaları şöyle: "Son üç yılda Sağlık Bakanlığı ile yaklaşık dokuz görüşme yaptık ve altı rapor sunduk. Kronik sorunları olan aile hekimliği için miting yaptık, basına açıklamalarda bulunduk. Yüzlerce basın açıklamamız var. Kronik sorunlar çözülmedi ve bu noktada bakanlık bizi görmezden geldi. Bu görmezden gelmeden sonra Sağlık Bakanlığı'nın en son yaptığı ek ödeme sözleşme yönetmeliğiyle birlikte aile hekimliği, iş güvencesinden yoksun durumda bırakıldı. Aile hekimliğine getirilen bu yeni yönetmelik ceza yönetmeliği olarak görünüyor çünkü içerisinde cezalar var, mali açıdan da cezalar var. Aile hekimi kendisinin sorumlu olmadığı bir konudan dolayı mali olarak cezalandırılıp maaşı düşürülüyor. Ayrıca aile hekimliğinin iş güvencesi bitirildi. Ödeme sözleşme yönetmeliğindeki bu değişikliklerden dolayı, Sağlık Bakanlığı'na sunduğumuz raporların göz ardı edilmesinden dolayı bizi destekleyen tüm STK'larla birlikte bir eylem takvimi açıkladık. Bu eylem takvimi, 26 Temmuz'da Cumhurbaşkanı'mıza mektupla başladı. Cumhurbaşkanı'mıza, bu noktada yaşanan sorunları ve aile hekimliğinin bitirilmesi noktasında atılan adımları dile getirdik. Bütün bunların bitmemesi halinde eylem takvimimizdeki işlemleri başlattık ve şu anda Türkiye'deki 27 bin aile hekimine sesleniyoruz. Aile hekimlerinin özlük hakları noktasındaki sıkıntılarını bu eylem takvimi ile belirleyeceğiz. Eylem takvimimizdeki sıralama şu: Önce Cumhurbaşkanlığı'na mektup, daha sonra Cumhurbaşkanlığı ve Sağlık Bakanlığı'na fax eylemi, istifa dilekçelerinin 30 gün boyunca toplanması, 16 Ağustos'ta bir gün iş bırakma, 27 Ağustos'ta bir gün iş bırakma ve 28 Ağustos'ta Ankara'da miting. Şu anda 26 ve 27 Temmuz'da istifa dilekçelerini topladık ve 27 bin aile hekimi ve aile sağlığı çalışanları içerisinden iki günde 850 tane dilekçe toplamış olduk. Bu rakamın 5 binlere ulaşmasını hedefliyoruz. Sağlık Bakanlığı'nın bizi görmemesi ve Sağlık Bakanlığı'na sunduğumuz raporları gözardı etmesinden kaynaklı olarak aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanları büyük bir sıkıntı altında ve bu sıkıntıyı bu eylem takvimiyle dile getirmeye çalışıyor. Aile hekimliğini bitirmeye çalışan bürokratlara buradan sesleniyoruz, aile hekimliğini bitiremeyeceksiniz. Aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanları, Aile Hekimler Federasyonu'nun yaptığı bu eylem takvimine sahip çıktı ve şu anda 1.100'ün üzerinde kişi 16 Ağustos ve 27 Ağustos'ta iş bırakacağını bize bildirdi. Bundan sonraki süreçte de bu sayıları topladığımız turkuaz tablomuzu her gün yayınlayacağız ve her gün kamuoyuna sunacağız." İstifa dilekçesi sunan aile hekimlerinden biri olan Dr. Emre Şahbudak ise şu açıklamaları yaptı: "Geçen yıldan beri çok yoğun bir pandemi dönemi yaşıyoruz. Ülkenin sağlık problemleri ortada, çalışma koşullarımız ortada, gösterdiğimiz özveri ortada, hastanelerin poliklinikleri çalışmadığı için onların iş yükünü bizlerin de çektiği ortada. Bunun yanında aşıları yine biz yapıyoruz. Aynı zamanda ilçe sağlık müdürlüklerinin ve diğer müdürlüklerin filyasyonla ilgili işleri yüzünden okul aşılamaları gibi bizim yapmadığımız, ilçe sağlık müdürlüğünün görevi olan işleri de bizler yapmaya başladık. Tüm bunları yaparken dışlandık. Diğer branşlar için ek ödemeler yapılırken bizlere şartlar dahilinde ek ödeme yapılacağı söylendi; o da bizim onurumuzu, gururumuzu incitti. Tüm bunları yaşarken yine de özveriyle çalışmak için uzun çabalar sarf ederken; birçok meslektaşımızı, branştaşımızı kaybetmişken 30 Haziran günü gece yarısı bir yönetmelik çıkarıldı. Bu yönetmelikte hem yasal olarak yapmamızın mümkün olmadığı işler önümüze konuldu; hem mantık sınırlarını aşan, anayasanın özgürlük sınırlarını aşan cezalar öngörüldü. Hastalık yönetim paneli şeklinde, kronik hastalık takibi diye adlandırılan bir proje önümüze sunuldu. Ama bu projenin dürüst bir şekilde yapılabilmesi için hastalarımızı en az beş kere hastaneye göndermek zorundayız. Sadece istenilen verileri oraya girebilmemiz için. Bunun yanında bu işlem hiçbir şey yapmasanız bile, sadece veri girişi yapsanız bile 18 dakika civarında sürüyor. Ben günlük 80-90 tane hasta bakan bir aile hekimiyim. Bunun yanında aşı yapıyorum. Bunun yanında bebek izlemleri, çocukların izlemleri, büyüme takipleri… Tüm bunların yanında günlük 30 tane de kronik hastalık takibi yapmam gerekiyor. Dolayısıyla artık bıçak kemiğe dayandı ve kemiği de çok zorlamaya başladı. Hem AHEF; hem 8 sivil toplum kuruluşumuz, sendikalarımız, Türk Tabipleri Birliği aile hekimleri kolu, ASEF (Aile Sağlığı Elemanları Federasyonu) bir eylem kararı aldı. Biz de eylem kararına uyduk ve istifa dilekçelerimizi sunduk."