Nur Yıldız

Almira Von Oz ve Sıla Sobacı’nın “Des Présages” Sergisi Dam Galeri’de açıldı. Sanatçıların süregelen köklü arkadaşlıklarının kendi sanatlarına olan katkısını kutladıkları ilk ortak çalışmaları niteliğini taşıyan sergi, yaratım süreçlerinde gerçekleşen metafizik deneyimleri ve karşılaştıkları işaretleri alamet olarak oyuncu bir yaklaşımla yorumluyor. Tam da bu yüzden serginin ismi Türkçe’de “Alametler” olarak karşılık bulan “Des Présages”!

Sergilenen tablolarında görünmeyen katmanları işleyen Von Oz, formları transandantal olarak gözler önüne sererken, Sobacı bilinçaltını somut olarak formlandırdığı sahneler yaratıyor. Beraber sergilenen eserler ise iki genç sanatçının yaklaşımındaki zıtlığa tamamlayıcı bir boyut yüklüyor. 

“Yaratı sürecimizin neyi ortaya çıkaracağını görmek istedik”

Sanatçı Sıla Sobacı, sergiyi hazırlama süreçlerine ilişkin şöyle konuştu:

 “Sergiyi beraber hazırlamak çok keyifli bir süreçti. Eserlerin hazırlanması tamamen bağımsızdı, fakat semboller ve konseptlerde bir tutarlılık yakalamış olmak bizim için çok değerli oldu. İkimiz de resmi yoğun olarak bir arayış aracı olarak kullanıyoruz, resim bizim için bir yatkınlık olmanın ötesinde, bilinçaltının yönettiği bir yaratı surecinde kalmanın en elverişli yolu. Bireysel ve kültürel semboller resimlerimiz arasındaki paralelliğin temelini oluşturuyor. Serginin hazırlığı esnasında da bu sürece olabildiğince temel sağlamak çabasındaydık, genç sanatçılar olarak, kendimizi limitli bir konsept ile yönlendirmektense, yaratı surecimizin neyi ortaya çıkaracağını görmek istedik. Bu acıdan eserlerin oluşturduğu konsept oldukça organik, yaratı sürecinde desenlerin kendi kendilerini oluşturmalarına olanak vermeyi önemsiyoruz.”

“Rüyalar benim için başlı başına bir ilham kaynağı”

Trabzon Devlet Tiyatrosu, "Hayat Bir Kabaredir" oyunu ile perdelerini açtı Trabzon Devlet Tiyatrosu, "Hayat Bir Kabaredir" oyunu ile perdelerini açtı

Sobacı, rüyaların kendisi hakkında bilgi edinmekten keyif aldığı bir ilgi alanı olduğunu dile getirerek, bilinçaltını somut formlar haline getiren şeyi rüya gören zihin olarak yorumladığını belirtirken kendi sanatından ise şöyle bahsetti:

“İnsanın algıladığı gerçekliği daha sonra bilinçaltını işlemek için rüyada karşılaşılabilecek bireysel semboller olarak kaydetmesi, ya da kültürel olarak edinilmiş birtakım sembollerin rüyada duygusal işleme esnasında karşılaşılması benim için başlı başına bir ilham kaynağı. Kendi zihnim oldukça somut formları sembol olarak kullanıyor, zihnimden üçüncü bir kişi olarak bahsetmek rüyalar hakkında konuşurken kaçınılmaz, benim ancak analiz ederek hâkim olabileceğim, sınırları belli olmayan bir sembol lügatım var, ve bunun kullanımı tamamen bilinçaltımın bir sürprizi. Daha da hayranlık uyandırıcı olan şey bunun aslında rüya gören herkes için geçerli olması, herkesin kendi içinde tutarlı, özgün bir ifade sureci var. Resim yaparken formları kendi bilinçaltımın bana sunduğu görsel dili taklit ederek bir araya getirmenin pratiğini yapıyorum.”

Almira Von Oz ise resimle olan yolculuğunun iki yaşından bu yana sürdüğünü, Kasım 2022’de Ortaköy, Tarihi Hüsrev Kethüda Hamamı’nda ilk karma sergisine katıldığını dile getirerek,  “Des Présages”in yolculuğunu şöyle anlattı;

“İlk karma sergimin ardından bir sonraki sergimin kişisel bir sergi olması yönündeki çalışmalarıma başladım. Bu serginin Ankara’da olmasını zaten istiyordum. Çünkü Ankara’da doğdum ve büyüdüm. Bu süreçte şatışlarını yaptığım bir takım tabloların çerçeve işlerini zaten hep Dam Çerçeve’ye yaptırıyordum. Bildiğiniz üzere bu konuda Ankara’da köklü bir isim ve bu süreçte sergi planımı Onur Bey ile paylaştığımda Dam’ın galeri kimliğini yeniden ortaya çıkarma fikri olduğunu ve bu süreçte birlikte çalışmak istediğini dile getirdi. Ben de memnuniyetle kabul ettim. Ankaralılar bilir Dam’ın Çankaya’daki nostaljik yerini. Şehrin böylesi değerlerini temsil etme imkanı benim için daima çok anlamlı. 

Bu süreçte biricik dostum Sıla İngiltere’de yaşıyordu. Sürpriz bir şekilde Ankara’ya bir süreliğine kesin dönüş yaptı. Dönüşünün haberi ile birlikte, onun da ne kadar yetenekli bir ressam olduğunu bildiğimden ötürü fikrimi ona açtım ve birlikte çalışmayı teklif ettim. 

Alametler ismi zaten 2022’deki sergiden beri aklımdaydı. Süregelen yaşamımdaki metafizik deneyimlerimi ortaya döken bir sanatçıyım. Dolayısıyla İstanbul’daki işlerim de zaten bu temelde değerler taşıyordu. Haliyle o zamanlar Sıla’nın burada olacağını ve elimize böyle bir imkan geçeceğini bilmediğimden ötürü hep bireysel düşünüyordum ve ilk bireysel sergimin kimliğinin de bu temaya hizmet etmesini istiyordum.”

“Semboller ve mesajlar aracılığıyla yaşamla aktif bir diyalog kurabilir!”

“Alametler” anlamına gelen “Des Présages” isminin hikayesini ise Almira Von Oz’dan dinliyoruz:

“Ben her bir insan yaşamının çok öznel, kıymetli ve mistik birer deneyim olduğuna inanıyorum. Dolayısıyla bir insanın yaşamının, detayları içerisine gizlenmiş sayısız mesaj veyahut sembol içerdiğini ve eğer deneyimi yaşayan şahıs tercih eder ise bu semboller ve mesajlar aracılığı ile yaşamla aktif bir diyalog kurabileceğini düşünüyorum. Bu mesajların da söz konusu durum tabiri caizse gizemli ve şahsına münhasır olmasından ötürü alamet olarak nitelendirilebileceğini düşünüyorum. 

Sıla ile köklü olan dostluğumuz 6 yaşımıza dayanıyor ve Sıla’nın da çok benzer bir bakış açısı ile yaşama yaklaştığını zaten biliyordum. Haliyle fikri Sıla ile paylaştığımda o da aynı heyecanla yaklaştı ve isme karar verilmiş oldu.”

“Arkadaşlığımız yan yana resim yapmakla pekişti”

12 yıllık köklü bir arkadaşlıktan doğan “Des Présages” ile dostluklarının ve birbirlerinin sanatsal süreçlerine ettikleri tanıklığın ne kadar değerli olduğunun bir kez daha altını çizdiklerini belirten sanatçılar, arkadaşlıklarının yan yana resim yapmakla pekiştiğini dile getirdiler.

Almira Von Oz, Sobacı ile aralarında kandan da öte bir ruh bağı olduğuna değinerek, şu ifadeleri kullandı:

“Dostluğumuz dile kolay 22 yıla dayanıyor. Biz bu süreçte tonlarca kez ve farklı biçimlerde sınandık. İnanır mısınız bilmem ama bir kez dahi tartışmadık. Hoş tartışsak da önemi yok. Biz bu yaşamda birbirimize rastladığımız için ne kadar şanslıyız size anlatamam. Tam da bu sebeple, böylesi özel bir deneyimi birlikte paylaşma imkanını yakaladığımız için inanılmaz mutluyuz.  Herkese devamlı söylüyorum burada da söylemiş olayım, ben işimi çok seviyorum ve insanlara kelimelerle anlatılamayacak birtakım deneyimleri resimlerim aracılığı ile anlatmaya yeltenmek, bu süreci tatmak her zaman heyecanlı; ancak zaten böylesi anlamlı ve güzel bir deneyimi bir de dostum ile paylaşma imkanına erişmek tarif edilemez bir haz veriyor.” 

Sobacı ise Von Oz ile aralarındaki paylaşımın önemini vurgulayarak şunları söyledi:

“Sergiyi beraber yapabilmek ve resimde daha adanmış bir şekilde yol alma kararı zaten köklü olan arkadaşlığımıza sağlam bir yoldaşlık boyutu ekledi. Yaratı sürecinin verdiği tatmini tam karşılığının anlaşıldığını bilerek paylaşabilmek çok büyük bir ayrıcalık. Benzer kaynaklardan, edebiyattan, teolojiden, felsefeden ve psikolojiden beslenebilmenin ve bunun paylaşımını birbirimizin diline bu denli aşina olarak yürütebilmenin getirisi çok büyük.”

Sıla Sobacı ve ve Almira Von Oz’un renkleri 2025’in başında yeniden buluşacak! 

Oz, bu kış yine birlikte olmak üzere yeni bir sergi daha düzenlemeyi planladıklarının müjdesini vererek gelecek çalışmaları hakkında şöyle konuştu:

“Daha ne kadar aynı şehirde bulunup birlikte bir sergi yapma imkanımız olur uzun vadede bilemediğimizden ötürü zamanımızı oldukça verimli kullanmak istiyoruz. İşlerimizin kendi doğasının oluşturduğu kontrasttan faydalanmak çok hoşumuza gitti bu süreçte. Tıpkı ışık ve gölgenin buluşmasından formun oluşumu gibi bizim de hallerimizin birleşiminden böylesi bütünleyici bir kontrast çıkıyor bana sorarsanız. Bundan ilham almak inanılmaz keyif veriyor...”

Sobacı ise çalışmalarının görsel dilimi hedeflediğim yönde keşfetmek ve rafine etmek üzerine çalıştığını belirterek, şunları söyledi:

“İlk sergimizin açılışından hemen sonra tekrar işe koyulmak istedik. Bize hiçbir şey ile karşılaştıramayacağımız kadar keyif ve tatmin veren bir yaratı surecinin meyve verdiğini görmek ve sergi için aldığımız destek ve ilgi bize çok cesaret veriyor. Şu an üzerinde çalıştığımız eserleri 2025'in başında yeniden bir sergi haline getirmeyi umuyoruz.” 

Fotoğraflar için Hakan Ceylan ve Hüseyin Talu'ya teşekkürler
Editör: Nur Yıldız