ArtContact İstanbul Uluslararası Çağdaş Sanat Fuarı, bu yıl beşinci kez kapılarını sanatseverlere açtı. Atis Fuarcılık tarafından düzenlenen ve 22-25 Mayıs tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleşen fuar, çağdaş sanatın farklı disiplinlerini ve ifade biçimlerini bir araya getirerek izleyicilere kapsamlı bir deneyim sunuyor. Türkiye’nin önde gelen sanatçılarının yanı sıra yurt dışından katılan isimlerle uluslararası bir platformda buluşan fuar; sergiler, canlı performanslar, paneller ve söyleşilerle sanatın çok katmanlı doğasını görünür kılıyor.
Fuara Ankara’dan kedili temayla katılım
Bu yıl fuara Ankara’dan katılan iki sanatçı, Prof. Dr. Nur Gökbulut ve Prof. Dr. Özge Gökbulut Özdemir, farklı projelerle ama ortak bir figürle (kediyle) izleyicinin karşısına çıkıyor. Her iki sanatçının da eserlerinde “kedi”, yalnızca bir hayvan figürü olarak değil, toplumsal eleştirinin, bireysel dönüşümün ve doğayla kurulan ilişkinin metaforu olarak karşımıza çıkıyor.
Gökbulut’un “Kedi Kızlar” projesi ile Özdemir’in “Neden Kedi? Neden: Kedi” başlıklı çalışması, fuarda izleyicinin yoğun ilgisiyle karşılaştı. İki sanatçının da kedi figürü üzerinden toplumsal yapıyı, kimlik olgusunu ve insan-doğa ilişkisini sorguladığı projeleri, bienal temalarıyla örtüşen güçlü mesajlar taşıyor.
Doğallıktan uzaklaşan kimliklerin eleştirisi
Gökbulut’un “Kedi Kızlar” başlıklı projesi, kedi karakteri üzerinden kadın kimliğine dair güçlü bir söylem sunuyor. Kedilerin karakteristik özelliklerinden yola çıkarak, kadın kimliğine ve toplumsal algılara dair eleştirel bir bakış sunduğunu ifade eden sanatçı projesini şöyle anlatıyor: “Her kedinin bir karakteri var. İster sokakta ister evlerde yaşasınlar, doğdukları günden itibaren sergiliyorlar kendi özelliklerini. Kimi sevip kimi sevmeyeceklerini, ne zaman ve kimin tarafından sevileceklerini kendiler seçiyorlar. Gururlu, kibirli, şımarık, sırnaşık… Hepsinin ortak özelliği ise temiz, akıllı, bencil ve dikkatli olmak, her zaman ve her koşulda. Her biri birbirinden güzel, birbirinden becerikli, doğal, asil… Haklı veya haksız nankörlükle suçlanan canlılar kediler.”
Bu ifadelerin ardından Gökbulut, projede “kediye benzemeye çalışan ama aslında kedilerin doğallığından uzaklaşmış ‘kedi kızlar’” figürü üzerinden günümüz toplumundaki yapay güzellik anlayışı, taklit estetik formlar ve kimlik bulanıklığına dikkat çekiyor. Gökbulut, “Yapay görünümleri, yapay davranışlarıyla kedi olmadıklarının farkında değilmiş gibi kedilere benzemeye çalışan kızlar. Zoraki güzelleşme, zoraki fark edilme, zoraki sevimlilik arayışları… Kedilerin aksine, sevgiye ve ilgiye olan oransız gereksinimlerinin, kişiliklerini, kimliklerini geriye ittiğinin farkında olamamak” dedi.
Bu yönüyle proje, kedi metaforu üzerinden modern bireyin özellikle kadın kimliği bağlamında karşı karşıya kaldığı baskı, dayatma ve kimliksizlik sorunlarını görünür kılıyor.
Neden Kedi? Neden: Kedi
Prof. Dr. Özge Gökbulut Özdemir’in fuarda sergilediği “Neden Kedi? Neden: Kedi” başlıklı projesi, sanatçının daha önce gerçekleştirdiği “Bir Sokak Kedisi” sergisinin bir uzantısı olarak izleyiciyle buluşuyor. Sokak hayvanlarına yönelik katliamların gölgesinde, bu projeyle “kedi” imgesi yeniden ve güçlü bir şekilde sanat gündemine taşınıyor. Sanatçı, projesinin temellerini ise şöyle açıklıyor: “Evrimsel süreçte vahşi doğadan kopup insanla aynı alanı paylaşan kedi imgesine odaklanan sergi, sokak hayvanlarına yönelik katliamların gölgesinde gerçekleşmiş ve katliamlar devam ederken bu proje ile ‘kedi’ vurgusu hem sembolik hem de gerçek bir ihtiyaç olarak yeniden gündeme taşınmıştır.”
Özdemir, projenin, kediyi yalnızca bir evcil hayvan olarak değil, insan-doğa ilişkilerindeki kırılganlıkları ve çelişkileri açığa çıkaran bir temsil aracı olarak ele aldığını belirtiyor. Özdemir buna ilişkin ise “BİR SOKAK KEDİSİ, kediyi evcilleşmiş bir hayvanın çevresiyle, insanla kurduğu ilişkinin ötesinde; özgürlük, mücadele ve varoluşun temsili olarak görüp, hem insanın hem de kedinin ‘vahşi’ sokaklarda verdiği hayatta kalma mücadelesini vurgular. BİR SOKAK KEDİSİ aynı zamanda toplumsal vicdanın taşıyıcısıdır-görmezden gelinenin, ötelenenin, yok edilmek istenenin simgesidir” dedi.
Zamanın sanatsal sezgisiyle örtüşen biçimde, 2025 İstanbul Bienali’nin “Üç Ayaklı Kedi” başlığını taşıması, Gökbulut Özdemir’in yıllar önce başlattığı bu tematik yolculuğun güncel sanat belleğindeki karşılığını da görünür kılıyor.
Sanatçının izleyicilere bıraktığı son cümle ise, tüm projeyi özetler nitelikte:
“Neden kedi?” sorusuna verilecek en yalın cevap hâlâ aynı: Neden: Kedi.