Anayasa Mahkemesi (AYM), kamuoyunda geniş yankı uyandıran ve sahipsiz hayvanlara yönelik uygulamaları köklü biçimde değiştiren 7527 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu'nda yapılan değişikliklerin iptali istemini reddetti.
Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) 16 maddelik itirazına rağmen, Yüksek Mahkeme oy birliğiyle iptal taleplerini geri çevirdi. Kararla birlikte, sahipsiz hayvanların toplanmasından bakımevlerinde tutulmalarına, belirli şartlarda ötanazi uygulamalarına kadar pek çok tartışmalı düzenleme yürürlükte kalmaya devam edecek.
Eroğlu AYM’nin Kararını Değerlendirdi: “Gerekli İyileştirmelerin Yapılması Büyük Önem Taşıyor”
Alınan kararın hayvan sağlığı, veteriner hekimliği mesleği ve toplumsal sorumluluk açısından ne anlama geldiğini 24 Saat'e değerlendiren Türk Veteriner Hekimleri Birliği Başkanı Ali Eroğlu şunları kaydetti:
“Türk Veteriner Hekimleri Birliği olarak, hayvan refahını, halk sağlığını ve çevreyi gözeten bütüncül bir mevzuatın gerekliliğine her fırsatta dikkat çekmekteyiz. 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu'nda yapılan değişikliklerin bazı maddeleri, hayvan hakları ve etik değerler açısından ciddi tartışmalara yol açmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin iptal talebini reddetmesiyle birlikte, mevcut yasal düzenlemenin uygulamada yaratabileceği olumsuz sonuçların daha dikkatli izlenmesi ve gerekli iyileştirmelerin yapılması büyük önem taşımaktadır.”
Eroğlu’ndan ‘Ötanazi’ Değerlendirmesi: “Aksi Durumlar, Mesleğin Etik Sınırlarını Aşar”
Ötanazi gibi işlemleri etik açıdan kabul edilebilirliği ve uygulanabilirliği üzerine konuşan Eroğlu, şu değerlendirmelerde bulundu;
“Ötanazi, yalnızca acil tıbbi gereklilikler ve hayvan refahı gözetilerek, bilimsel ve etik ilkelere uygun biçimde uygulandığında kabul edilebilir bir işlemdir. 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu'nun 9. maddesinin 3. fıkrasında da, halk sağlığı veya hayvan sağlığı açısından risk oluşturan durumlarda, ötanazinin bakanlıkça belirlenen usullere göre uygulanabileceği ifade edilmektedir. Veteriner hekimlerin görevi, yaşamı korumak ve iyileştirmektir. Türk Veteriner Hekimleri Birliği olarak, yalnızca acı çeken, tedavi edilemeyen ve yaşam kalitesi geri döndürülemez şekilde bozulan hayvanlar için, gerekli etik kurulların görüşüyle ve mesleki sorumluluk çerçevesinde ötanaziye başvurulabileceği kabul edilebilirdir. Aksi durumlar, mesleğin etik sınırlarını aşar.”
Sahipsiz Hayvanlar İçin Daha Etkili Bir Sistemin Kurulabilmesi Adına Neler Yapılabilir?
Sahipsiz hayvan sorunun çözümüne yönelik olarak bu alanda etkili bir sistem kurmak amacıyla yapılabileceklere değinen Eroğlu şöyle sıraladı;
- "Kısırlaştırma, aşı ve kimliklendirme çalışmalarının sistematik ve sürdürülebilir şekilde yürütülmesi,
- Yerel yönetimlerin bünyesinde nitelikli veteriner hekim kadroları ve yeterli fiziki altyapılarla donatılmış geçici bakım evlerinin kurulması,
- Hayvan sahiplenmeyi özendiren ve terk etmeyi caydıran yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesi ve hayvan sahiplenme konusunda toplumu bilinçlendiren çalışmalar yapılması.
- Ulusal düzeyde hayvan kayıt sistemlerinin entegrasyonu ve denetiminin sağlanması gerekmektedir.
Ayrıca, kamuoyunun bilinçlendirilmesi ve hayvan refahı konusunda eğitim çalışmaları da bu sistemin önemli bir parçasıdır.”
“Sahipsiz Hayvan Sorununun Çözümü Bütüncül, Bilimsel ve Etik Temelli Bir Kamu Politikasıyla Mümkün”
Sahipsiz hayvanların sayısının kontrol altına alınmasının ve toplumla sağlıklı bir uyum içinde yaşamalarının sağlanmasının yalnızca mevzuat değişiklikleriyle değil; bütüncül, uzun vadeli, bilimsel ve etik temelli bir kamu politikasıyla mümkün olabileceğini dile getiren Eroğlu, bu kapsamda atılabilecek adımları şöyle sıraladı:
- “Ulusal düzeyde kısırlaştırma, aşılama ve kimliklendirme programlarının merkezi otorite (Tarım ve Orman Bakanlığı) koordinasyonunda, bilimsel esaslara göre yürütülmesi ve düzenli şekilde denetlenmesi gerekmektedir. Bu kapsam TVHB olarak 70 Bölge ve il odamızla kısırlaştırma seferberliği için hazır olduğumuzu belirtmek isteriz.
- Geçici bakımevleri, rehabilitasyon merkezleri ve sahiplendirme sistemleri yeniden yapılandırılmalı; veteriner hekimlerin mesleki bilgi ve birikimi bu süreçlerin merkezine yerleştirilmelidir.
- Hayvan sahiplenme kültürü ve hayvan refahı bilinci erken yaşlardan itibaren eğitim sistemine entegre edilmelidir.
- Sivil toplum kuruluşları, meslek örgütleri, üniversiteler ve kamu kurumları arasında iş birliği ve görev paylaşımı esasına dayanan çok aktörlü bir yönetim modeli oluşturulmalıdır.
Bu adımların atılması halinde, yalnızca sahipsiz hayvanlar değil; toplum sağlığı, çevre sağlığı ve kamu vicdanı açısından da daha sürdürülebilir bir sistem kurulabilecektir.”
“Yasalar Veteriner Hekimlerin Sorumluluğunu Destekleyici Biçimde Düzenlenmelidir”
Söz konusu yasa ve uygulamaları, veteriner hekimlerin etik ikilemlerle karşı karşıya kalmasına neden olduğunu ifade eden Eroğlu, “Hayvanların yaşam hakkını gözeten bir meslek grubu olarak veteriner hekimler, ciddi vicdani ve mesleki baskılar yaşamaktadır. Kanunun uygulama süreçleri açık ve bilimsel temellere dayanmadığında, veteriner hekimlerin mesleki özerkliği zarar görmekte, etik sorumlulukları ile idari talimatlar arasında sıkışmaktadırlar
Veteriner hekimler, toplum sağlığı ve hayvan refahı arasında denge kurma sorumluluğunu taşırken, yasaların da bu sorumluluğu destekleyecek biçimde düzenlenmesi gerekmektedir. Aksi halde, meslek mensuplarımız yalnızlaştırılmakta ve mesleklerini icra etmekte zorluklarla karşılaşmaktadır” ifadelerini kullandı.