TBMM - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Montrö Boğazlar Sözleşmesi, Lozan Antlaşması'nın tamamlayıcı bir halkası, ayrılmaz bir parçasıdır. Aynı zamanda bizim kırmızı çizgimiz, Karadeniz’in barış ve istikrar güvencesidir." dedi. Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Montrö tartışmaları, Kanal İstanbul anlaşmazlıkları derken, Türkiye'nin 4 Nisan'da 104 emekli amiralin bir nevi muhtırasıyla sarsıldığını ifade etti. "Öncelikle şunu ifade etmek isterim ki 1936 tarihli Montrö Boğazlar Sözleşmesi, Lozan Antlaşması'nın tamamlayıcı bir halkası, ayrılmaz bir parçasıdır. Aynı zamanda bizim kırmızı çizgimiz, Karadeniz'in barış ve istikrar güvencesidir." diyen Bahçeli, hiç kimsenin de Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ni tartışmaya açmadığını, "Feshedelim." demediğini söyledi. Türkiye'nin kendi egemenlik sahasında iç deniz yolu açmasının Montrö ile bağının nasıl kurulduğunu soran Bahçeli, "Bu zorlama, zeka özürlü yaklaşımın failleri herkesi kendileri gibi aptal ve ahmak mı zannediyorlar? Vehimlerinin ve gizli emellerinin esiri olan 104 emekli amiral Türk demokrasi tarihinin kara bir lekesidir. Bu lekeyi temizlemek demokrasinin, hukukun ve milli iradenin tarihe karşı namus, şühedaya da vefa borcudur." değerlendirmesini yaptı. Dünyanın olağanüstü bir dönemden geçtiği, ülkeler arası cepheleşmenin derinleştiği, Türkiye'ye yönelik husumet bloğunun kalabalıklaştığı bir zaman aralığında, demokrasi düşmanlarına yeşil ışık yakan, "gel gel yapan 104'lüklerin" büyük bir suç işlediklerini dile getiren Bahçeli, "Bu suç cezasız kalamaz, kalmayacaktır." dedi. "Hayret etmemek elde değildir, mavi vatanımızı bu çürüklerle nasıl savunmuşuz? Milli egemenlik haklarımızı, bu darbe sevdalılarıyla nasıl muhafaza etmişiz?" ifadesini kullanan Bahçeli, "Bu 104 emekli amiral bozuntusunu bir araya getiren, ortak bir bildiriye imza attıran, gece yarısı muhtıra içtimasına sokan asıl motivasyon nedir? İplerini tutan zihniyetin eşkali ve robot resmi kimleri göstermektedir?" diye konuştu. "Bal gibi darbe çağrısıdır" Bahçeli, bildirinin, günübirlik ve lokal bir tepki mi bir tür kripto haberleşme mi zincirleme bir reaksiyonun ilk etabı mı olup olmadığı sorularının üzerinde durulması gerektiğini belirterek, şöyle devam etti: "Bize göre 4 Nisan çıkışını detaylarıyla ele almak şarttır. Bunlar denizci değil, denizcilerin ve denizciliğin yüz karalarıdır. Söz konusu muhtıra emeklilikte canı sıkılan, aksiyon arayan, 'Biraz da adımızdan söz ettirelim' diyen bir grup meczubun işi değildir. Bunları deniz nasıl tutuyorsa, hukuk da öyle tutmalı, netice itibariyle cüretlerinin bedelini ödemelidirler. Gece yarısı bildirisi neyin nesi, hangi mihrakların sesidir? Bu aklı kim vermiştir? Sağır odalardaki müşahitler kimlerdir? Bu emekli amirallerin madem bazı konularda düşünce ve itirazları vardır, o halde resmiyette faal halde olan 106 partiden birisine katılarak sabahtan akşama kadar ahkam kesip laf salatası yapmalarının önünde esasen bir engel olmayacaktır. Her zeminde görüşlerini anlatabilmelerinin önü açıktır. Televizyonları rahatlıkla kullanma hakları vardır. Akşamları farklı televizyon ekranlarında sahnelenen tartışma programlarında 3 ya da 4 emekli askeri görmek adeta moda, adeta alışkanlık haline gelmiştir. Ne var yani, bunlara 104 kişi daha eklenebilir, 104'ü de sırayla boy gösterebilirlerdi. Bazı sözde hukukçular ve çarpık siyasetçiler diyor ki 'emekli amirallerin yayımladığı açıklama bir darbe çağrısı değil, tam tersine bir demokrasi çağrısıdır.' Neymiş, düşünce ve ifade özgürlüğüne saygı esasmış. Bu çağrı bal gibi darbe çağrısıdır. Bu bildiri demokrasiyi hedef alan torpidodur. Bu bildiri hukuk gaspı, milli iradeye doğrultulmuş silahtır." Bildiride, "Aksi halde Türkiye Cumhuriyeti, tarihte örnekleri olan, bunalımlı ve bekası için en tehlikeli olayları yaşama risk ve tehdidiyle karşılaşabilecektir." denildiğine işaret eden Bahçeli, "Buna 'demokrasi ve ifade özgürlüğü' diyenler vesayetçi odaklar, demokrasi karşıtları, emperyalizm piyonları, Türkiye düşmanları, damgalı darbe çığırtkanlarıdır." dedi.