COVID-19 döneminde de basın özgürlüğüne hız kesmeden zarar veriliyor

Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin, Korana Virüs (COVID-19) pandemisi döneminde de medyaya ve medya özgürlüğüne yönelik saldırıların devam ettiğini söyledi. Yaptığı yazılı açıklamada, Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Türkiye ve dünyanın COVID-19 pandemisi nedeniyle evlere kapandığını ancak sağlık emekçileri gibi anayasal kamuyu gelişmelerden haberdar etme görevi nedeniyle her gün sahada olmak zorunda kalan muhabirleri ve basın çalışanlarının unutulmaması gerektiğini söyledi. Bilgin, “Gazeteciler bugün işten atılma ve sosyal haklarından mahrum kalma baskısıyla mesleklerini yapmaya çabalıyor. Yazılı soru-cevap, kaynaklarla internet üzerinden haberleşme gibi birçok yöntem mümkün iken muhabirlerin güvenliksiz şartlarda çalışmasını doğru bulmamaktayız. Sahada görev yapan basın emekçilerine yeterli güvenlik imkanları sağlanmalı, üstlendikleri riskle orantılı bir şekilde teşvik verilmelidir. Aynı zamanda matbaalarda, yayın dağıtım süreçlerinde ve kamera arkasında çalışan basın emekçilerinin de yeterli sağlık önlemleri sağlanmış ortamlarda görev yapmaları, rotasyon, ücretli izin, teşvik vb. yöntemlerle desteklenmeleri gerektiğine inanıyoruz. Ayrıca, medya kuruluşlarına tiraj, reklam ve sair kayıpları nedeniyle birçok ülkede örnekleri görülmeye başlandığı gibi anlamlı mali destekler verilmelidir” dedi. Gazetecilerin sesinin kısılmaması gerektiğini vurgulayan Bilgin, “Susan, susturulan bir basın sorunların çözüm yöntemi değildir. Konuşan Türkiye, çok sesli basın bu ülkenin, halkımızın ve demokrasinin hayati konularıdır” dedi. Gazeteciler Cemiyeti başkanı, “Şeffaflığın, veri paylaşımının ve dezenformasyonla mücadelenin daha da öne çıktığı bu dönemde işi haber sağlamak olan gazetecilerin sesinin kısılması kabul edilebilir değildir. Aynı zamanda eleştirilerinin hakarete varmadan sosyal medya üzerinden dillendirilen vatandaşların da ifade özgürlüğüne saygı gösterilmesi gerekmektedir,” ifadelerini kullandı. Bilgin, özellikle, yaşanan dönemi Tekâlif-i Milliye dönemiyle karşılaştırarak eleştirisini dile getiren gazeteci Fatih Portakal hakkında Cumhurbaşkanı'nın suç duyurusunda bulunması, gazeteci Hakan Aygün'ün sosyal medya paylaşımları nedeniyle önce göz altında alınıp ardından tutuklanmasını demokrasi adına kaygı verici bulduğunu vurgulayarak, “Ayrıca, Yeniçağ gazetesi yazarı Murat Ağırel, Oda TV emekçileri Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan'ın tutukluluğu da hem basın özgürlüğünün kısıtlanmasına örnektir hem de COVID-19 döneminde cezaevlerinin risk oluşturan koşullarını meydana sermiştir” dedi. Sadece sosyal medyada görüş belirttiği veya başkasının ifadelerini paylaştığı için çok sayıda kişinin adli takibata uğramasını da eleştiren Bilgin, “Öte yandan bazı sosyal medya mesajlarının nefret söylemi, ötekileştirme veya kışkırtıcı mesajlar içerdiği de ayrı bir sorundur” ifadesini kullandı. "İnfaz Yasası" kapsamında Basın İlan Kurumu'nun resmi ilan yayımlama izni vermediği gazetelerin cezaevlerine alınmamasını ve davaları "terör" kapsamında yürütülen gazetecilerin af hakkından yararlanamayacak olmasını “basın özgürlüğünün önüne çıkan yeni ve güncellenen örnekler” olarak tanımlayan Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Bilgin, “Halkın haber almak hakkının yaşam hakkı kadar kutsal olması yanında gazetecilerin insana yaraşır bir hayat sürmesi de toplumun birincil ilkelerinden olmalıdır. Biz, basın alanındaki sivil toplum için ilk ilke budur, toplumun geri kalanı için de kamu kurumlarını da bu haklarının tesisine dönük acil adımlar atmaya çağırıyoruz” dedi.