Hamdiye Çiftçi Öksüz Yüzyıllardır kadınların; aşklarını, özlemlerini, sevinçlerini ve acılarını nakşettiği tarihi Hakkari kilimleri üretimi yok olma tehlikesi yaşıyor. Doğanın egemen olduğu bir coğrafyada, yüzlerce yıldır kadınlar doğa ve yaşamı kendi el emeğiyle yarattığı kilimlerle yeniden işliyor. Eskiden her evde Hakkari kilimi görmek mümkünken bugün süreç tersine işliyor. Hakkari bölgesi, kilim dokumacılığı bakımından köklü bir geçmişe sahip. Bu yörede yaşayan insanlar yetiştirdikleri hayvanların yünlerinden elde ettikleri ipleri doğal bitkilerle boyayarak üretecekleri dokumalarda kullanıyor. Hakkâri yöresinde üretilen kilimler, yöreye ait farklı kompozisyon ve motiflere sahip. Hakkari kilimini farklı kılan bir diğer özelliği ise, birçok uygarlığın izlerini taşıyor olması. Kürtler, Keldaniler, Asüriler ve Ermenilerin bir arada yaşadığı bu topraklarda Hakkari kilimlerine o kültürlerin ortak özellikleri şekil veriyor. Kilim kültürü, kendine özgü renk ve 28 farklı motifle, asırlardır kuşaktan kuşağa aktarıldı. Kilimler üzerindeki desenlerin en önemlileri herki, gülsayra, kesneker, sine, hevceker, lüleper ve şahmari olarak biliniyor. Bu desenlerin her birinin ayrı bir hikayesi var. Koyun yünüyle elde edilen iplerle ceviz kabuğu, nane otu ve çeşitli bitki köklerinin karışımıyla hazırlanarak, kilimler kadınların maharetli elleriyle can buluyor. HER KİLİMİN, DESENİN BİR ANLAMI VAR Hakkari`de genç kadınların nakış nakış, ilmek ilmek, renk renk, desen desen dokuduğu, her renkte bir duyguyu ifade eden Hakkari kiliminde her desenin bir anlamı var. Sîne, Gulsarya, Lüleper, Keskener, Çılgul, Gulçin, Gulhazar, Gulşivan, Herkî, Hevçeker, Şehvani, Şamari, Şimkubik, Xalit Bey, Gülgever, Canbezar gibi birçok desenli Hakkari kilimlerinde çeşitli hayvan, çiçek ağaç gibi figüratif motiflerin yanı sıra soyut motifler de yer alıyor. Kıskançlık ve korkuların; Kurt ayağı ve Akrep motifi ile; muhabbeti, sevgiyi, sohbeti ve faniliği, Muhabbet Kuşu motifi ile; yiğitliği ve kavgacılığı Koç Boynuzu motifi ile dile getiriyor kadınlar. Bitki ve çiçek figürleri bereketi, üretkenliği ve mutluluğu ifade ediyor. Hakkari kilimlerinde her desen ve motif ayrıca bir hikayeyi de anlatıyor. BİRÇOK KİLİM ÇEŞİDİ ARTIK ÜRETİLMİYOR Hakkari’de genç kızların ve kadınların büyük bir özenle dokuduğu kilimler, başta Türkiye’deki kentler olmak üzere Avrupa ülkelerine gönderiliyor. Özellikle Avrupa ve Arap ülkeleri, Hakkari kilimlerine yoğun ilgi gösteriyor. Ünü tüm Türkiye ve dünyaya yayılan Hakkari kilimleri, bugün yok olma tehlikesi ile karşı karşıya. Daha önce Hakkari yöresinde Herki, Dizey, Diyari gibi kilim çeşitlerinin sadece isimleri kaldı. ‘KRİZ VE PANDEMİ İŞLERİMİZİ ETKİLEDİ’ Hakkari’de yaklaşık 25 yıl Hakkari kilimleri üretme için çaba harcayan Abdulkadir Garipgazioğlu’nun, vefat etmesiyle kilim atölyesi kapatıldı. Atölyesinde çalışan yaklaşık 15 kadın işsiz kaldı. Abdulkadir Garipgazioğlu’nun oğlu Baran Garipgazioğlu, babasının tek amacının bu kültürün yok olmasını engellemek olduğunu söyledi. Yaptıkları kilimlerde zarar etmelerine rağmen, babasının bu işi kendi imkanlarıyla sürdürdüğünü dile getiren Baran Garipgazioğlu, şunları söyledi: “Babamın vefatıyla, Hakkari kilimi öksüz kaldı. Bugün Hakkari kilimi satacak yer ve kimse kalmadı. Ekonomik kriz ve pandemi işlerimizi çok etkiledi. Eskiden yerli ve yabancı birçok turist Hakkari’ye geliyordu. Biz de kilimlerimizi bu insanlara satıyorduk. Hatta bunların vasıtasıyla yurt dışına bile gönderiyordu. Özellikle son birkaç yıldır, Hakkari’ye turist gelmediği gibi, ekonomik sebeplerden dolayı iş yapamaz hale geldik. 25 yıllık atölyemizi kapatmak zorunda kaldık. Atölyemizde çalışan 25 kadın işsiz kaldı. Bugün Hakkari’de kilim yapacak pek kimse kalmadı.” 28 YIL EMEK VERDİ, ŞİMDİ İŞSİZ KALDI Hakkari’de 28 yıl boyunca kilim dokuyarak geçimini sağlayan Sarya Erkaya, ürettikleri kilimleri satamadıkları için bu işi bıraktığını anlattı. Hakkari kilimlerinin Hakkari’ye özgü motiflerle ve boyalarla yaptıklarını dile getiren Erkaya, bir kilimi bir ayda ancak yaptıklarını söyledi. Göz nuru ve el emeğiyle yaptıkları kilimlerin geçmişte gördüğü ilginin bugün olmadığını ifade eden Erkaya, “Ben yaklaşık 20 yıl Abdulkadir Garipgazioğlu’nun kilim atölyesinde çalıştım. Kilim atölyesinde benim gibi birçok kadın çalışıyordu. Abdulkadir Garipgazioğlu, kendi çabasıyla kilim atölyesini ayakta tutuyordu. Onun sayesinde hem kültür yaşıyordu hem biz kadınlar para kazanıyorduk. Hem onun ölümü hem de yaşanan sıkıntılar atölyenin kapanmasına neden oldu. Burada çalışan kadınlar da işsiz kaldı. Göz nuruyla yaptığımız Hakkari kilimleri, bugün yok olmaya doğru gidiyor. Tek dileğimiz, Hakkari kilimlerinin yeniden yaşatılmasıdır” dedi. ‘ESKİDEN HER EV KİLİM ATÖYESİYDİ’ Yıllarca kendi evinde kilim yaparak geçimini sağlayan Şemsihan Çiftçi ise Hakkari kilimlerine olan ilginin azalması ile birlikte, kilim dokumaya son verdiğini söyledi. Evinde yaptığı kilimleri hem Hakkarilere hem de dışarıdan gelen insanlara sattığını belirten Çiftçi, ekonomik kriz, pandemi ve bölgede yaşanan olaylar nedeniyle satış yapamadıklarını vurguladı. Eskiden hemen hemen her evin bir kilim atölyesi gibi çalıştığını dile getiren Çiftçi, bu gün kültürün yok denecek kadar azaldığını ifade etti.