Girişimciler Şebnem Ulusoy ve Reyda Özaltuğ’un dört yıl önce kurduğu Ankara menşeli Studio Tre isimli atölye ve Giku tasarım aksesuar markası, hayat dolu, rengarenk, geometrik çizgileriyle Türkiye’nin dört bir yanındaki tasarım mağazalarında vitrinlerdeki yerini aldı. İki kadının yıllar içinde marka haline gelen tasarımlarının hikayesini konuştuk

NAZ AKMAN/ANKARA Girişimcilerin özgür ruhla ortaya çıkardığı sıra dışı takı tasarımları, dijitalleşmeyle beraber sanal ortamda kendi pazarını yaratmaya başladı. Küçük ebatlarda olmasına rağmen büyük etki yaratabilen takılar, çoğu zaman günlük kombinin tüm havasını değiştirerek fark yaratıyor. Kadınların en özel aksesuarları arasında bulunan takılarda ise yeni trend, özel tasarımlar yer alıyor. [caption id="attachment_199184" align="alignleft" width="700"] Reyda Özaltuğ & Şebnem Ulusoy[/caption] Kurumsal iş yaşamını geride bırakıp tutkularıyla dört yıl önce Ankara’da kendi stüdyolarını açan Şebnem Ulusoy (41) ve Reyda Özaltuğ (38) da kendi tasarım markalarını kurarak, hobilerini bir adım ileriye taşıdılar. İki kadının, Ayrancı Gerede Sokak’ta Studio Tre’yi açtıktan sonra polimer kil, ahşap ve Stoneware’den yaptıkları takı ve ev aksesuarları kısa süre içinde dikkat çekerek gerek internet ortamında gerekse Türkiye’nin farklı şehirlerindeki 20 tasarım mağazasında yer edinmeye başladı. Studio Tre’den doğan “Giku” isimli tasarım markası ise hayat dolu, dinamik, rengarenk, geometrik desenleriyle iş dünyasından günlük yaşama kadar pek çok kadının vazgeçilmez aksesuarı haline geldi. Ulusoy ve Özaltuğ’un bir kol düğmesinden başlayan ve Ankara menşeli marka haline dönüşen tasarım serüvenini konuştuk. Giku marka tasarımcısı Şebnem Ulusoy, İstanbul’daki kurumsal iş dünyasını geride bırakıp, 2013 yılında hayatına tutkularıyla yeni bir yön vermek için bir süreliğine yaşamak üzere gittiği İtalya’da polimer kil hamurunu keşfederek, bu malzemeye ilgi duymaya başlıyor. İtalya’da etrafını çevreleyen zanaatkarlar ve sanatsal üretim Ulusoy’a ilham oluyor ve ürünlerini büyük bir keyifle hayata geçirmeye başlıyor. Ulusoy’un, iş dünyasındaki geçmiş deneyimi, kol düğmelerine olan merakı, kadınlar için kol düğmesi skalasını geliştirme arzusu ile başlayan yaratım süreci, farklı aksesuarlarla genişleyerek, şimdiki koleksiyonun temelini oluşturmaya başlıyor. Türkiye’ye döndükten sonra evine Ankara’ya yeniden yerleşen Ulusoy, Reyda Özaltuğ’un işbirliğiyle 2016 yılında Ayrancı Gerede Sokak’ta Studio Tre’yi açarak, tasarım ürünlerini sayısı günden güne artan satış noktaları ve internet mağazasıyla takı meraklılarına ulaştırmaya çalışıyor. Giku’nun doğuşu “Giku yıllar içinde büyüdü ve marka oldu” Ulusoy, İtalya’da çeşitli figüratif takı aksesuarlarının yapıldığı polimer kil hamuruyla tanışma hikayesini ve stüdyonun kuruluşunu, “Reyda yedi yıl boyunca İtalya’da yaşadı. Ben de bir süreliğine yanına gittiğimde o dijital modelleme ve üç boyutlu dijital modelleme üzerine master programına geçmişti ve dijital ortamda yaratıcı projeler yapıyordu, ben de bu sırada polimer kille tanıştım. Malzemenin üretim için sınırsız alternatif sağlayan yapısı beni büyüledi ve hemen orda üzerine çalışmaya başladım. Bu beni o kadar heyecanlandırdı ki, zamanımın neredeyse tümünü malzemeyi ve teknikleri araştırmak ve yeni denemeler yapmakla geçirdim. Sonrasında İstanbul’a kurumsal hayata geri döndüğümde Giku’nun temelini oluşturan küpeleri ve kol düğmelerini kendim için hazırlamıştım bile. Çevremden heyecanlı tepkiler gelmeye başladı ve ben yaptığım şeyden çok keyif aldığımı fark ettim. Satış için olmasa bile yaptığım ürünlerin sayısı artmaya ve bir çizgisi olmaya başlayınca Giku doğdu. Reyda ise ekran başında yaptığı modelllemeri dijital olarak değil dokunarak üretmek istiyordu ve bu yüzden seramiğe başlamıştı. Tam da bu dönemde iş nedeniyle Ankara’ya taşınmamız gerekince, atölye kurmayı önerdi. İkimiz de Ayrancı’yı çok seviyorduk, burada Studio Tre adında atölye açmaya karar verdik. Daha sonra tasarım pazarlarına ve diğer tasarım etkinliklerine giderek, yaptığımız ürünleri sergilemeye başladık. Çoğu insan tasarımlarımızı sıra dışı buldu, malzemeyi merak ettiler, renkleri, desenleri sormaya başladılar. Bu sayede insanların geri dönüşleri hakkında fikir sahibi olduk ve kendimizi daha çok gelişirdik. Reyda kendi tasarımlarının yanı sıra Giku’nun marka kimliği ve dijital pazarlamasıyla ilgili markayı öne taşıyacak kurumsal işleri yönetti. Ben de bu marka adı altındaki takı tasarımlarımı üretmeye devam ettim. Giku yıllar içinde büyüdü ve marka oldu. Biz üretme ihtiyacımızı keyifli bir alanda özgürce gerçekleştirebilmek için bu atölyeyi açmıştık, bu noktaya geleceğini düşünmemiştik. Düşündüğümüzün ötesinde keyifli bir süreç yaşıyoruz” sözleriyle anlattı. Polimer kilden nasıl takı yapılır? “Giku gibi geometrik ve minimalist çalışmalar görüyoruz, bu bizi çok mutlu ediyor” Türkiye’de Fimo hamuru olarak bilinen polimer kilin plastik bir malzeme olduğunu kolayca şekil aldığını aynı zamanda ufak bir hatayla deforme olabileceğini söyleyen Ulusoy, bu hamura şekil verdikten sonra belirli derecedeki fırın sıcaklığında pişirilerek, sertleştiğini söyledi. Ulusoy, tasarımların üretim sürecine ilişkin, “Polimer kil plastik bazlı, farklı renkleri olan hamur yapısında bir malzemedir. Bu renkler karıştırılarak, birbirine eklenerek veya değiştirerek farklı kombinasyonlar elde edilebilir. Çok fazla renk seçeneği bulunan polimer kilde sonradan hamuru boyama işlemi de yapılabilir fakat ben tasarımlarımda boya kullanmayı tercih etmediğim için şekillendirme işlemini uygun renkleri bir araya getirerek yapıyorum. Burada en önemli detay ise oldukça yumuşak olan bu hamura şekil verirken temiz ve titiz çalışabilmek. Hamura yapacağınız en ufak yanlış baskı bütün hamurun deforme olmasına neden olur. Ürün hazırlandıktan sonra ise ev fırınında belirli bir sıcaklıkta pişirilir, sert ve dayanıklı bir malzeme olarak fırından çıkar. Polimer kil, oldukça hafif, renk pigmenti yüksek, canlı kaliteli bir ürüne dönüşür. Yola çıkmaya başladığımızda Türkiye’de bu malzeme bu kadar yaygın değildi, genellikle figuratif işlerde kullanılıyordu. Ama şimdilerde bunların dışında Giku gibi geometrik ve minimalist çalışmalar görüyoruz ve bu bizi çok mutlu ediyor” dedi. “Giku kendi kendine bir müşteri sadakati oluşturdu” Bugüne kadar Giku markası adı altında iki binden fazla çeşitte tasarım yaptığını ifade eden Ulusoy, “Doku Serisi, Helezon Serisi, Kesişmeler Serisi, Mermer Seri, Geometri serisi ve Floral Seri” olmak üzere şimdilik altı serinin bulunduğunu söyledi. İstanbul, Antalya, Bodrum, Kaş, Alaçatı, Çeşme, Marmaris, Eskişehir, Denizli gibi Türkiye’nin farklı yerlerindeki 20 tasarım mağazasında ve internet sitelerinde Giku ürünlerinin yer aldığını belirten Ulusoy, “Ürünlerimizin insanlar tarafından çok beğenilme nedeni sanırım onları müşteri olarak konumlandırmak yerine arkadaş, iş ortağı gibi yaklaşmak oldu. Yine ürünlerin beğenilme nedenlerinden biri geometrik desenleri çalışıyor olmam. Çünkü özellikle Helezon dediğimiz bazı geometrik şekilleri ortaya çıkarmak oldukça zor, ben sabırlı ve titiz bir çalışmayla elimden geldiğince kusursuz ürünler tasarlamaya çalışıyorum, bu da iş ortaklarımızın gözünden kaçmıyor. Dolayısıyla ürünlerimize, markamıza olan sadakat oldukça yüksek, bizim için en önemli kriter de bizden alışveriş yapan dostlarımızın mutluluğu ve memnuniyeti. Ürünlerimiz eğlenceli insanlara hitap ediyor, rengarenk geometrik Giku tasarımlarımız kullanıcılarına neşe veriyor. Tasarımlarımız klasik iş kıyafetleri, takım elbiseler, spor kombinler gibi neredeyse her tarz giyimin tamamlayıcı bir parçası, hatta çoğu kullanıcımız takılarına göre kıyafet kombinlediğini söylüyor. Giku hepimizin kaçış noktası, resmiyetin ardındaki kaçış gibi oldu. Bizden alışveriş yapan arkadaşlarımız Giku koleksiyonu yapıyor, bu anlamda Giku kendi kendine bir müşteri sadakati oluşturdu diyebilirim. Benim için Giku, ‘hayallerimin gerçeğe dönüşmesi” diye konuştu. Sofraların vazgeçilmesi, dayanıklı, sağlıklı, şık Stoneware ürünler Studio Tre kurucusu ve Giku marka yöneticisi Reyda Özaltuğ, ilgilendiği seramik sanatını geliştirerek tasarladığı Stoneware sofra gereçleri ve küpelerle modern ürünlere imza atıyor. Sofra gereçlerinde sıkça kullanılan seramiğin daha kullanışlı, sağlıklı ve dayanıklı hali olan Stoneware, şeklini ve rengini kaolin ve kilden, görünümünü kuvarstan, sert, suya ve kimyasallara dayanıklı yapısını da feldspattan alan bir malzeme. Seramiğe göre daha yüksek sıcaklıkta sırlanması sayesinde daha dayanıklı olan Stoneware aynı zamanda kurşun içermeyen bir malzeme. Özaltuğ, “Stoneware küpelerimiz özellikle sade şıklık sevenlere hitap ediyor” Ağır metal içermediği için sağlıklı gereçler arasında yer alan Stonware’den ev aksesuarları ve küpe tasarlayan Özaltuğ, işin tekniğini, “Elde şekillendirme teknikleriyle çalışıyorum. Bu teknikler arasında da genellikle plaka tekniğini kullanıyorum. Bu işlemde öncelikle Stoneware çamurunu merdane ile açıyorum, formu verdikten sonra ürünü yüksek sıcaklıkta fırınlıyorum. Stoneware’in seramikten ayrıldığı özelliği de bu, yüksek ısıda pişirilebilen yapıda bir çamur olması. Biskuvi pişirimi denilen bu ilk pişirimden sonra ürünü sırlıyorum ve ikinci kez fırınlıyorum. Küpelerde daha sonra arka aparatlarını takıp kullanıma hazır hale getiriyorum. Stoneware genellikle mutfak malzemelerinde kullanılsa da takıda da oldukça dayanıklı ve şık ürünler tasarlanabilir. Studio Tre olarak atölyeden çıkan polimer kil, ahşap ve Stoneware ürünlerimizde dayanıklı, kaliteli malzeme ile minimalist ve net çizgiler ışığında tasarımlar yapıyoruz. Stoneware küpelerimiz özellikle sade şıklık sevenlere hitap ediyor” sözleriyle anlattı. “Studio Tre benim için özgürlük demek” Studio Tre ve Giku olarak markayı konumlandırdıkları kalitenin çizgisinden dışarıya çıkarmamaya özen gösterdiklerini ifade eden Özaltuğ, “Bu yola çıkarken en çok zorlandığımız konu henüz yeni kurulan bir marka olarak bilinirliğimizi ve marka kimliğimizi doğru bir şekilde konumlandırmaktı. Bir buçuk yıl boyunca hiç kimse atölyemizi, markamızı bilmiyordu. Biz Şebnem ile birlikle sabırla, var gücümüzle hayallerimizin peşinden gitmeye çalıştık ve yıllar içinde markamızı yarattık. Ürünlerimize çok güveniyoruz çünkü işimizi ciddiye alıp profesyonel bir şekilde çalışıyoruz. Duygusal dokunuşlarla profesyonel tasarımlar ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. Studio Tre ve Giku her detayıyla bizi ve yaşam biçimimizi yansıtıyor. Studio Tre benim için özgürlük demek. Ürünlerimizi bir kere alan müşterilerimiz defalarca farklı çeşitlerimizden de alıyor. Müşterilerimizle aramızda kurduğumuz güveni çok önemsiyoruz ve tüm takılarımızda garanti sözü veriyoruz. Yıllar sonra bizden ürün alan müşterilerimiz herhangi bir nedenden dolayı bozulan, kırılan ürünlerini bize getirdiğinde tamir edemezsek yenisini veriyoruz. Bizden ürün alanların bu güvenle alışveriş yapmalarını ve ne olursa olsun herhangi bir problem karşısında çözüme yönelik bir yaklaşımımız olacağını bilmelerini istiyoruz. Çünkü tasarımlarımızı kullanan kişilerin bu ürünleri severek, neşeli ve mutlu bir şekilde hayatlarında yer vermeleri en büyük önceliğimiz” dedi. 
Editör: TE Bilisim