Bugün, Türk edebiyatının en önemli isimlerinden biri olan Nâzım Hikmet Ran’ın vefatının 62. yılı. 3 Haziran 1963’te Moskova’da kalp krizi sonucu hayatını kaybeden Nâzım Hikmet, eserleriyle sadece Türkiye’de değil, dünya çapında da büyük yankı uyandırdı. Şiirleri elliden fazla dile çevrilen büyük usta, edebiyat dünyasında derin izler bıraktı.
Nâzım Hikmet, 15 Ocak 1902’de Selanik’te doğdu.
Eğitim hayatına Galatasaray Sultanisi ve Heybeliada'da bulunan Bahriye Mektebi’nde başladı. 1920’de ailesinden habersiz olarak yakın arkadaşı Vala Nurettin ile Anadolu’ya geçip Milli Mücadele’ye katıldı. Kısa bir süre Bolu Lisesi’nde öğretmenlik yaptıktan sonra Sovyetler Birliği’nde Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi’nde iktisat ve siyaset eğitimi aldı.
Türkiye’ye döndükten sonra Aydınlık dergisinde çalışmaya başlayan Nâzım Hikmet, yazdığı şiirler ve yazılar nedeniyle 15 yıl hapis cezası aldı. Sovyetler Birliği’ne gidip orada bir süre kalan şair, 1928’de Af Kanunu sayesinde Türkiye’ye dönerek Resimli Ay dergisinde görev yaptı.
1938 yılında verilen 28 yıllık hapis cezasını çekmek üzere cezaevine konan Nâzım Hikmet, 12 yıl tutuklu kaldı. Barışseverler Cemiyeti’nin kuruluşuna destek verdi ve 1950’de tekrar Sovyetler Birliği’ne gitti. Türkiye Komünist Partisi üyesi olan şair, toplamda 11 davadan yargılandı ve 1951’de vatandaşlığı Bakanlar Kurulu kararıyla iptal edildi. Hayatının sonraki dönemlerini Sofya, Varşova ve Moskova’da geçirdi.
Nâzım Hikmet, serbest ölçüyle yazdığı şiirleriyle tanındı ve “Memleketimden İnsan Manzaraları” adlı eseri Türk şiirinin mihenk taşlarından biri oldu. Ayrıca “Kurtuluş Savaşı Destanı” ve “Otobiyografi” gibi önemli yapıtlarıyla bilinir. Şiirlerinde aşk, özgürlük ve sosyal adalet gibi temaları işledi. Siyasi görüşleri nedeniyle uzun yıllar hapiste kaldı, ancak bu zorluklar onun üretkenliğine engel olmadı.
3 Haziran 1963’te Moskova’da kalp krizi sonucu hayatını kaybeden Nâzım Hikmet, Novodevichy Mezarlığı’na defnedildi. 2009 yılında Türk vatandaşlığı tekrar iade edilen şair, bugün hem Türk hem de dünya edebiyatının önemli bir simgesi olarak kabul ediliyor.