1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü dolayısıyla, Gezi Parkı davası hükümlüsü Can Atalay, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, bu yılki 1 Mayıs’ın taleplerinin 19 Mart Direnişi ile aynı olduğunu belirtti. Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde tutuklu bulunan Atalay, “Otoriterliğe son vermek istiyoruz, bir adım ileri atmak, demokratik bir ülkede yaşamak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

Atalay, mesajında şu ifadelere yer verdi: “İşçi sınıfının, emeğiyle yaşayanların tüm insanlığın 'Uluslararası Birlik, Dayanışma ve Mücadele Günü' 1 Mayısımız kutlu olsun. Yine meydanlardayız. Bulunduğumuz yer ne olursa olsun, hangi koşullarda olursak olalım aklımız, yüreğimiz emeğin taleplerinin yükseldiği meydanlarda çarpıyor.”

CHP'li Atalar'dan 'Kartalkaya' çıkışı: "Kültür ve Turizm Bakanlığı neden hala koruma zırhı altında?"
CHP'li Atalar'dan 'Kartalkaya' çıkışı: "Kültür ve Turizm Bakanlığı neden hala koruma zırhı altında?"
İçeriği Görüntüle

Can Atalay, 19 Mart Direnişi sırasında dile getirdikleri taleplerinin, 1 Mayıs 2025'te de aynı şekilde geçerli olacağına dikkat çekerek, şunları ekledi: “19 Mart Direnişi'nde alanlarda taleplerimiz ne ise 1 Mayıs 2025'te de taleplerimiz aynıdır. Otoriterliğe son vermek istiyoruz, bir adım ileri atmak, demokratik bir ülkede yaşamak istiyoruz. İkili hukuka, keyfi uygulamalara son vermek istiyoruz. Anayasa, yasalar, kurallar eşit uygulansın istiyoruz.”

“19 Mart Direnişi'nin nedeni halkımızın yaşadığı derin yoksulluktur"

Atalay, Türkiye'de halkın yaşadığı derin yoksulluğa da dikkat çekti. Gezi davası hükümlüsü, “19 Mart Direnişi'nin nedeni halkımızın yaşadığı derin yoksulluktur. Otoriterlik de yoksulluk sürsün, yurttaş sesini çıkartmasın diyedir. Bu nedenle 19 Mart ne ise 1 Mayısımız da odur” diyerek, hükümetin otoriter politikalarına karşı duyduğu eleştiriyi yineledi.

Mesajında, işçi ölümleri konusuna da değinen Atalay, Türkiye'de işçilerin yaşadığı zorlu şartlara ve iş cinayetlerine dikkat çekti. Soma'daki madenci katliamını hatırlatarak, "Soma’da 301 işçinin göz göre ölümüyle ilgili kamu görevlileri yıllar sonra yargılanabildi. Birkaç gün önce dava bitirildi. Sonuç: 10'u beraat, 18'i altışar ay ceza. İşçi canının hiçe sayıldığının daha açık kanıtı başka ne olabilir?" diyerek, işçi ölümlerinin sorumlularının yeterince cezalandırılmadığına vurgu yaptı.

"Gençler geleceksizlik içinde"

Atalay, sadece işçilerin değil, gençlerin de büyük bir çıkmaz içinde olduğunu belirtti. “Yıllarca okullarda dirsek çürüten evlatlarımız, yetişmiş emek insanları bırakın aşırı sömürülmeyi, sömürü zincirine bile dahil olamıyorlar” diyen Atalay, gençlerin geleceksizlik içinde yaşadığını belirtti. "Milyonlarca gencimiz evinde oturuyor. Tam bir umutsuzluk ve geleceksizlik içinde yaşıyorlar" diyerek, hükümetin gençlere ve işçilere yönelik politikalarını eleştirdi.

Atalay, "Bu duruma yine biz, emeğiyle yaşayanlar son verecek! Otoriterliğe son vereceğiz. Çalışanların yaşamında köklü dönüşümler yapabilmek, başta kamusal kaynaklar olmak üzere ekonomiyi baştan sona yeniden düzenlemekle olanaklıdır" diyerek, halkın iyiliğini esas alan bir kamucu anlayışa ihtiyaç olduğunun altını çizdi. "Sosyal bir devlet kuracağız. Halkın iyiliğini esas alan bir kamuculuğu hakim yapacağız" ifadesini kullandı.

Son olarak, 1 Mayıs 2025'e dair umutlu bir mesaj veren Can Atalay, “1 Mayıs 2025’ten daha da güçlenerek çıkacağız. 'Birliğimize, Dayanışmamıza ve Mücadelemize' daha sıkı sarılacağız. Bu güzelim memlekette demokrasiyi, toplumsal ve ekonomik yaşamı, 'en şanlı elbisesiyle, işçi tulumuyla' donatacağız” dedi ve son olarak "Yaşasın 1 Mayıs! Biji Yek Gulan!" sözlerini kullandı.

Muhabir: Nihal Alp