Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, partisinin 6 Nisan'da gerçekleştireceği Olağanüstü Kurultay ile iktidarın CHP'ye yönelik kayyım tehditlerini boşa çıkaracağını duyurdu. İmamoğlu, kurultayın, CHP'ye iktidara yürüyüş ve Türkiye'nin büyük dönüşümde hak ettiği yere taşınması görevini vereceğini söyledi.

İmamoğlu: “Millet Büyüktür”

İmamoğlu, CHP'nin 6 Nisan'daki kurultayında partinin geleceğiyle ilgili kritik mesajlar verdi. İktidarın Türkiye için beka sorunu oluşturduğunu belirten İmamoğlu, "Bu millet bir kişiden büyüktür" diyerek, milli iradeye dokunulamayacağını vurguladı. Ayrıca, kurultayın Türkiye'nin geleceği için önemli bir adım olduğunu ve CHP'nin büyük dönüşümde aktif bir rol alacağını ifade etti.

"Demokrasi Devrimi" Vurgusu

İmamoğlu, CHP'nin dünyadaki dönüşüm sürecine ayak uydurarak Türkiye'yi hak ettiği yere taşıyacağını belirtti. CHP'nin ön seçimle Cumhurbaşkanı adayını belirlemesinin bir "demokrasi devrimi" olduğunu söyleyen İmamoğlu, bu süreçte partisinin halkın desteğiyle büyüdüğünü belirtti. Ayrıca, CHP'nin 6 Nisan Kurultayı'nın birleştirici ve kapsayıcı bir geleceğin temellerini atarak iktidara emin adımlarla yürüyeceğine dair inancını dile getirdi.

CHP'li Erkol'dan Anıtkabir mesajı: "Davetimizi yineliyoruz" CHP'li Erkol'dan Anıtkabir mesajı: "Davetimizi yineliyoruz"

" Halkın Sesi Yükseliyor"

Ekrem İmamoğlu, hükümetin baskılarının ve hukuksuz uygulamalarının karşısında halkın sesinin yükseldiğini belirterek, CHP'nin bu sese kulak vereceğini ve halkın taleplerine uygun bir yönetim anlayışıyla iktidara geleceğini ifade etti.

Türkiye'nin Geleceği İçin Ortak Sorumluluk Vurgusu

İmamoğlu, Türkiye'nin kritik bir dönemeçten geçtiğini belirterek, tüm siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları ve sendikalara ortak sorumluluk hatırlatması yaptı. "Egemenlik millete aittir" diyen İmamoğlu, CHP'nin halkın iradesini savunmaya devam edeceğini söyledi.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Silivri Cezaevi'nden Sözcü gazetesine gönderdiği yazıda şunları kaydetti;

"Yargının hukuksuz kararlarla çürüttüğü adalet düzeni; adil ve özgür rekabetin olmadığı siyaset ortamı; zamanın ihtiyaçlarına uygun insan yetiştirmeyen üniversiteler ve eğitim sistemi; krizlerden kurtulamayan, adil bir gelir paylaşımı yapamayan istikrarsız ekonomi; yeni nesil üretim teknolojilerine ve endüstriyel gelişimlere uyum sağlayamayan yapısal problemlerimizle güvenli alanın tümüyle dışındayız. Kalkmakta olan trenin, yaklaşmakta olan büyük medeniyet sıçramasının çok uzağındayız.

Çağdışı kalmış yöntemleri, antidemokratik uygulamaları, hukukun üstünlüğünü yerle bir eden, kendine rakip olan, kendisiyle aynı görüşte olmayan tüm kişi, kurum, kuruluş ve siyasi partileri düşman gören yaklaşımlarıyla hükümet ve hükümetin başındaki kişi ile bir avuç şürekâsı çıkmıştır.

Sonuçta iktidar içinde odaklanmış oligarşik bir yapının, bir avuç insanın yönettiği; yargının tüm değerlerinin altüst edildiği; medyanın ve iletişimin tehdit edildiği, yasaklandığı bir dönemde 15.5 milyon yurttaşın oyuyla Cumhurbaşkanı adayı seçildiğim gün ağır bir hukuksuzluğa maruz kalarak tutuklandım. Öyle günlerden geçiyoruz ki, dünyanın böylesi bir hızla dönüştüğü umut çağında gençler endişe, güvensizlik ve umutsuzluklarını bir isyana dönüştürüyor. Gencecik polisler istemeye istemeye, hak arama mücadelesindeki gençlere hukuksuz emirlerle şiddet uyguluyor. Hem gencecik polislerimiz, hem de üniversiteli gençlerimiz, bir avuç insanın bir gıdım daha iktidar uğruna aldığı utanç verici kararların mağdurlarına dönüşüyor. Yüzlerce gencimiz mübarek bir bayrama hapishanelerde, aileleri ise cezaevleri önlerinde giriyor. Pırlanta gençlerimize dahi vicdan ve adaletini gösteremeyecek kadar acımasız, vicdansız, zavallı bir akıl ile zümre ile karşı karşıyayız.

Hiçbir şey bunlar olunca iyiye gitmiyor. Her şey daha da kötüleşiyor. İktidar partilerinin, mensuplarının, yöneticilerinin, üyelerinin, seçmenlerinin de vicdanında karşılık bulunuyor. Vicdan sahibi hiç kimsenin tüm bu yapılanları onaylamadığı, benimsemediği, üzüntülerini gizleyemediği günlerden geçiyoruz.
Ümitsizlik ve endişe büyüyor. İnsanlarımız artık duygularını içinde tutamıyor. Ülkesine sahip çıkmak isteyen on milyonlar haykırıyor. Sesini yükseltiyor, meydanlarda toplanıyor. Sessiz yığınların vicdanlarından yükselen sesi de hepimiz duyuyor, hissediyoruz.

Makamı ve koltuğu için her yolu mübah gören hükümetin başı ve bu oligarşik yapının bir avuç temsilcisi, milletin ve memleketin geleceğini tehdit ediyor. Dünyanın dönüştüğü, sınırların yeniden oluştuğu, bölgesel risklerin yaşandığı bir dönemde bir gıdım daha iktidar ihtirasına kapılanların yarattığı manzara ülkemiz için bir tehdit ve zafiyet oluşturuyor. Bu zayıflığın müsebbibi bu iktidar, ülkemiz için bir beka sorunu haline gelmiştir. Milletimizi, devletimizi, birlik ve beraberliğimizi, al bayrağımız altındaki bütünlüğümüzü ve demokrasimizi uçuruma sürüklemektedirler.

CHP, bu gidişata ‘Dur’ demek için gerçekleştirdiği ve bir demokrasi devrimi örneği sergilediği ön seçimlerden sonra, 19 Mart darbe girişimine karşı halkın sesinin meydanlarda duyulmasına öncülük etmiştir. İstanbul’da biriken ve dalga dalga tüm ülkeye yayılan bu enerji şimdi de şehirlerde yapılacak mitinglerle, yeni bir evreye taşınacaktır. 2 milyona yaklaşan üye tabanıyla 30 milyonu aşacak bir imza kampanyası başlatmıştır. Bu kampanyanın özgürlük ve erken seçim talebiyle yeni bir tarihi adım daha atılacaktır.

Tarihi adımlarla sürdürülen bu mücadelenin amacı; Türkiye’nin dünyanın dönüşümünden hak ettiği payı almasını sağlamaktır. Ülkemizde hak ve özgürlükleri tarumar eden, insanların diplomasını, malını, mülkünü, tarlasını, fabrikasını, tapusunu bile elinden alan; çocukların, gençlerin bugününü, yarınını, geleceğini çalan bu baskıcı iktidara ‘Dur’ demek ülkemizi bir an önce mertçe bir seçim yarışına taşımaktır.

Bükemediği her bileği hileyle, kumpasla alt etmeye çalışan iktidar, kirli medyası aracılığıyla başlattığı kampanya ve yargı sopasını da devreye sokarak CHP’yi de kayyımla tehdit etmektedir. İktidarın bu tehdidini CHP 6 Nisan Kurultayı’yla boşa çıkaracaktır. Bu kurultay CHP’nin birleştirici, kapsayıcı, Türkiye İttifakı anlayışıyla ülkenin tüm demokratlarının temsil edildiği bir geleceğin temelini oluşturma ve iktidara emin adımlarla yürüme göreviyle toplanmaktadır.

29 Mayıs’ta değişim prensibini ortaya koyarak başlattığımız kurultayda, Genel Başkanımız seçilen Özgür Özel’in üstün çabaları ile 31 Mart’ta birinci parti olduk. Bu kurultaydan sonra Cumhurbaşkanı adayı ile Genel Başkan birlikte, bütünleşik ve eş güdümlü çalışma dönemimizde de kazanarak, iktidar olarak çıkacağımızdan hiç kuşkum yok. Önceki kurultay partiye yerel seçimleri kazanma görevi vermişti. Bu kurultay iktidarı alma ve dünyanın büyük dönüşümünde Türkiye’yi elde ettiği, hak ettiği yere taşıma görevini verecektir. Hiç şüphem yok ki delegelerimiz olgun ve demokratik bir kurultay gerçekleştirecek ve milletimize büyük moral ve güven verecektir.

Öte yandan Türkiye’nin bu kritik döneminde tüm siyasi partilere, düşünce dünyasına, sivil topluma, sendikalara ve meslek kuruluşlarına da ortak sorumluluğumuzu hatırlatmayı bir borç biliyorum. Egemenliğin millete ait olduğunu, milli iradeye kimsenin dokunamayacağını ve milletin bir kişiden, bir hükümetten, bütün iktidarlardan büyük olduğunu hatırlatmak da boynumuzun borcudur.
Millet büyüktür."

Editör: Nur Yıldız