RUŞEN TAKVA / VAN Sismik açıdan oldukça aktif bir ülke olan Türkiye, Avrasya-Arap-Afrika levhası arası, Kuzey Anadolu Fay Hattı, Doğu Anadolu Fay Hattı ve Batı Anadolu Fay Hattıyla deprem kuşağında bulunuyor. Türkiye tam olarak bir deprem ülkesi. En son 30 Ekim 2020 Çarşamba günü Ege Denizi açıklarında yaşanan ve denizin her iki yakasında da hissedilen depremin ardından, dikkatler yeniden depreme hazırlıklı mıyız sorusu üzerine yoğunlaştı. Peki, yıkıcı depremlerden olan 23 Ekim 2011 Van depreminin ardından 9 yıl geçmesine ve 604 kişinin hayatını kaybetmesine rağmen Van'da gerekli önlemler alındı mı? Van depreminden sonra çıkarılan veya çıkarılamayan dersler, olası bir İstanbul depreminde yaşanacak can ve mal kaybının bir simülasyonu gibi. Van, 23 Ekim 2011 saat 13.41’de 7.2 büyüklüğündeki depremle sarsıldı. Şehir merkezinde, Erciş’te ve çevresindeki köylerde büyük yıkımlar gerçekleşti. Televizyonlar, yayın akışlarını son dakika bültenleriyle kestiği sırada, Kandilli Rasathanesi, depremin şiddetini 6.6 olarak duyururken, ABD Jeoloji Araştırmalar Kurumu depremin şiddetini 7.2 olarak açıkladı. Bu iki farklı rakamın ne kadar pahalıya patladığını yıllar sonra ismini vermek istemeyen bir yetkili: "Depremin şiddeti ilk 6.6 olarak duyurulmasaydı çok daha hızlı bölgeye ulaşabilir, arama kurtarma çalışmalarını daha erken başlatabilirdik" diyerek açıkladı Van 9 Kasım 2011’de bir kez daha gece saat 21.23'teki ikinci depremle sarsıldı. Merkez üssü Edremit ilçesi olan 5.6 büyüklüğündeki depremde 2’si otel olmak üzere 25 bina yıkıldı. İkinci büyük depremde en çok hasar gören binalardan biri de Bayram Otel'di. Van depreminde yıkılan Bayram Otel'de 25 kişi öldü. Arama kurtarma çalışmaları için Van'a gelen Japon yardım gönüllüsü Atsushi Miyazaki de Bayram Otel'in enkazında hayatını kaybedenler arasındaydı. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), ilk depremin meydana geliş tarihinden itibaren geçen 1 aylık sürede toplam 5 bin 205 artçı depremin kaydedildiğini bildirdi. Aradan geçen 9 yılın ardından Van'daki son durumu, İnşaat Mühendisi İsmet Bilmez şöyle değerlendiriyor. Van 1 ay içerisinde 2 ayrı yıkıcı deprem yaşadı. İlk depremin üzerinden onlarca gün geçmesine rağmen ikinci depreme insanlar neden yıkılması muhtemel binalarda yakalandı? İlk depremde, binlerce konut depremin yıkıcı etkisinden etkilendi. Zarar görmüş ama bir şekilde teknik mühendislik hizmeti görmeden biran önce dış cephe kaplamaları ve makyajlarla örtbas edilen binalar tuzağa dönüştü ve ikinci depremle beraber yıkıldı. Binaların güvenirlikli olup olmadığını dışarıdan bakarak test edemezsiniz. Bunun mühendislik hizmetleri çerçevesinde olması gerekir. Ancak ondan sonra 'yapı güvenilirdir' sonucuna varılır. Elbette binaların yıkılmayacağı garantisini veremezsiniz fakat içerisinde yaşayan insanların olası bir deprem sırasında zarar görmeden ve zamanında güvenli alana tahliye olma garantisi her zaman vardır. Yetkililerin ihmalkârlığından söz etmek mümkün mü? Kesinlikle. İlk deprem ile ikinci deprem arasında 15-20 günlük bir zaman dilimi var. Bu süre zarfında en azından eğitim kurumları, kamu kurumları ve otel gibi toplu yaşamın olduğu yerlerde hızlı bir şekilde hizmet üretilip denetlenmesi yapılmalıydı. Güvenli olup olmadığı ile ilgili bir kanıya varılmalı ondan sonra konaklamaya izin verilmeliydi. Maalesef bu süreç işlemedi. İzmir'de yaşanan depremin ardından, toplanma ve güvenli alan sorunu yeniden gündeme geldi. Peki Van’da son durum nedir? Şurada açıklığa kavuşması gereken iki terim var. 'Acil Toplanma Alanı' ve 'Deprem Toplanma Alanı'. Bu iki kavram apayrı iki kavramdır. Acil toplanma alanları, yangın, sel, hortum ve benzeri kısa süreli felaketlerden ve acil durum tehlikelerinden uzak bir alanda güvenli bir şekilde toplanmasını sağlayan yerlerdir. Deprem toplanma alanları da ise durum çok farklıdır. Bu alanlarda mutfak, tuvalet ve kesintisiz bir şekilde temiz su olmalıdır. Bunlarla birlikte tüm bunların hazır edildiği ve depremzedenin konaklama dahil yaşamını belli bir süre idame ettirebileceği yerlerdir. “DEPREM TOPLANMA ALANI YOK” Van'da bahsettiğiniz gibi hazırlanmış deprem toplanma alanları var mı? Ne yazık ki hiç yok. Van'da imar planlarında deprem toplanma alanı olarak belirlenen yerler var. Fakat bahsettiğimiz şekilde tüm altyapısı ile birlikte hazır bir toplanma alanı yok. Toplanma alanı olarak belirlenen yerlerin son durumu nedir? Onlar da kurumlar tarafından işgal edilmiş durumda. Örneğin nüfusun yoğun olarak yaşadığı kent merkezinin tam göbeğinde bulunan ve imar planında 10,800m2 olarak belirlenen deprem toplanma alanında Van Valiliği Binası var. Yine Havaalanı kavşağı olarak bilinen tarihi İpek Yolu güzergahında 13,600m2'lik alan ise Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından işgal edilmiş durumda. Peki depremin üzerinden geçen 9 yılın sonunda, hasar alan yapıların yıkımına başlandı mı? Van artık daha güvenli bir yer mi? Ne yazık ki güvenlidir diyemiyoruz. Burada sorumluluğun büyüğü de, yöneticilerin yaşananlardan ders çıkarmamış olmasından kaynaklı. 2018 yılında 'imar barışı' veya 'imar affı' diye bilinen bir yasa çıkarıldı. Genelde tüm Türkiye'yi ilgilendiren bu yasa, özelde 604 insanımızın yaşamını yitirdiği Van için ikinci bir felaket oldu. Zira depremde ağır hasar görmüş yapılar üzerinde şerhler vardı. Bu şerhler, yapı orta hasarlı ise güçlendirilmesi yapılacak, yapı ağır hasarlı ise ancak yıkılıp yenisi yapılarak ruhsatlandırılacaktı. Van'da bu durumda binlerce yapı vardı. Şimdi imar affı yasası ile bu binlerce yapı sadece mülk sahiplerinin 'binam güvenlidir' beyanı ile kayıt altına alınarak üzerlerindeki şerhler kaldırıldı. Bu yapılarda yaşam devam ediyor mu? Muhakkak. Zaten uyardığımız nokta bu. O dönem bu yapıların üzerinde şerhler olduğu için satışları gerçekleştirilemiyordu. Bu yapıların riskli olduğu veya güçlendirilmesi gerektiği biliniyordu. Ama imar affı ile beraber kaç tanesinin kayıt altına alındığı veya kaç el değiştirdiği bilinmiyor. Dolayısıyla her biri birer tuzak konumunda şu an.