Emlak dolandırıcılığında yeni yöntem: Daire getirili arsa hisselerine dikkat!
Haber: Deniz Ali Tatar
Pandemiyle beraber villa, konut, arsa ve tarlaya artan talep son sürat devam ediyor. Ancak gayrimenkul piyasasında konutlardaki fiyat artışı, vatandaşı arsa ve tarla almaya yönlendirmeye başladı. Ev almaya ekonomik gücü yetmeyen vatandaş, arsa veya tarlaya yönelerek tiny house ya da karavan yaşamını tercih ediyor. Gayrimenkul Uzmanı Ömer Sabri Yolaş, 24 Saat’e yaptığı değerlendirmede, Pandemi sürecinden bu yana insanların ayağının toprağa değme ihtiyacı doğduğunu ve apartman yaşamından sıkılmaya başladıklarını tespit ettiklerini söyledi. Deprem felaketiyle beraber talebin daha çok arttığından söz eden Yolaş, konut stokundaki azlıktan dolayı villa alımında da ciddi bir artış yaşandığını belirtti. Gayrimenkul sektöründe ciddi bir denetimsizlik yaşandığını da söyleyen Yolaş, değerlendirmesinde ‘daire getirili arsa hisseleri’ yoluyla bir dolandırıcılık başladığını da söyledi Vatandaşı arsa ve tarla alım süreci konusunda dikkatli olmaya davet eden Yolaş, Gayrimenkul sektörüne denetimin gelmesi gerektiğinin altını çizdi.
[caption id="attachment_385569" align="alignnone" width="2560"] Fotoğraf: Unsplash[/caption]
“Konut ve villalara olan talep, fiyatların yükselmesine neden oldu”
Pandemi sürecinin ardından konut fiyatlarında tırmanışta olunduğunu söyleyen Gayrimenkul Uzmanı Ömer Sabri Yolaş: “Pandemi sonrasından insanlar, mevcudiyette evde çok kalmalarından dolayı, ihtiyaçlarının başka evlerde kalmak olduğunu keşfettiler. İnsanlar ayaklarının toprağa değmesi gerektiğini fark ettiler. Ve bir anda daha çok lüks konut ve villa talebi böylece yoğunlaştı. Bu taleplerin hemen ardından yaşadığımız deprem felaketi de, üzerine tuzu biberi oldu. Şu anki talep, apartman konutu yani dikey mimariden ziyade yatay mimariye geçiş oldu. Yatay mimarinin tercih edilmesine rağmen, eldeki yatay mimarinin konut stokunun azlığından dolayı da, villaların fiyatlarında ciddi bir artış gözlemliyoruz. Üzerine enflasyonun artışının da büyük bir katkısı var bu durumda. Gelecekte ne olacağını hep birlikte bekliyoruz. Ama biz biliyoruz ki enflasyonsuz ortamların bir gerçeği vardır, o da devamlı mala yatırım yapılmalıdır. Bu yapılmazsa da kaybeden taraf olunuyor, çünkü ne parayı ne kendinizi koruyabiliyorsunuz bu noktada enflasyona karşı. Gelecekte konut fiyatları, enflasyonun düşmesi ya da dövizin düşmesiyle orantılı bir şekilde sürecek. O yüzden bu konuyu sadece enflasyonla bağlamamak lazım, bu noktada konut stoku yapabilmek lazım.” diyerek konut fiyatlarındaki süreci özetledi.
[caption id="attachment_385572" align="alignnone" width="1200"] Ömer Sabri Yolaş[/caption]
Türkiye’deki en büyük problemlerden bir tanesinin arsa üretmek olduğunu söyleyen Yolaş, depremle beraber konut fiyat artışlarını da değerlendirdi: “Konutların uygulanabileceği mekanlar sağlanamazsa, bu noktada konut üretiminde de ciddi sıkıntılar yaşanır elbet. Arsa üretme sorunumuz var ne yazık ki. Bir yandan da talihsiz bir şekilde yaşanan deprem felaketinden sonra konut fiyatlarındaki ciddi artış, tüm ülkeyi etkiliyor. Ankara özelinde düşünürsek, durum daha da vahim. Çünkü Kahramanmaraş merkezli deprem sonrasında Ankara’nın, yaklaşık 1 milyon 600 bin üzerinde göç aldığı söylendi yetkililer tarafından. Hem deprem bölgesinden gelenler hem de deprem korkusuyla İstanbul’a taşınanlar söz konusu. Yüksek bir nüfusa altyapısı olmayan bir şehir olduğunu düşünürsek Ankara’nın, şehirde konut stoklarının çok çabuk tükenmesine neden oldu. Diğer taraftan da hükümetin uyguladığı kira fiyatlarındaki artışın sabitlenmesi, 2 yıldır çok ciddi manada kiralık konut stokunun ortadan kalkmasına sebep oldu. Eskiden bir dönüşüm vardı, hatta eskiden bir kiracı döngüsü vardı. Şimdi onun önüne geçmiş oldular, çünkü mevcut kiracıyı tahliye etmek yerine mevcutta evlerinde oturmayı tercih ediyorlar. Çünkü oturdukları evde %25 kira artışında devam etmeleri, onların hayatlarına güvencesi haline geldi. Bu yaşanan enflasyonsuz ortamda Ankara’daki kira artışı, son 9 aydır %2000’leri bile geçtiğini düşünüyorum. Yapılacak bir sürü konut projesinin hayata geçmiş olmasına rağmen, kısa dönemde ben fiyatların düşmeyeceğine inanıyorum.”
[caption id="attachment_385574" align="aligncenter" width="864"] Fotoğraf: AA[/caption]
“Daire getirili arsa hisseleri, yeni bir dolandırıcılık türü oldu”
Ev sahibi olmak isteyenlerin arsa ve tarlaya yönlendirildiğini söyleyen Yolaş: “Türk insanına ne dersiniz deyin, hepimizin 3 göbek gerisinde köy kökeni var. Bu yüzden de hepinizin ayağının toprağa değdiği ortamlarda, huzura kavuştuğumuz söyleriz. Bu yüzden bir ayağımız toprağa değsin isteriz. Bu bağlamda da tabii bir de pandemi, deprem ve bunun getirdiği korkuyla beraber insanların psikolojisi farklılaştı. O yüzden bahsettiğimiz gibi yatay mimariye sahip, çelik konstrüksiyon – tiny house dediğimiz tarzda evler yapıp ve bir arsa alıp küçük baraka tarzında bir şeyi yerleştirmek istiyor insanlar. En azından hafta sonlarında kaçıp biraz nefes alacakları yeni bir hayat arzu edilmeye başlandı. Çünkü şehirlerdeki nüfus artışı ve şehirlerin artık yaşanan küresel ısınmayla beraber çekilmez hale gelmesi, insanlara bir hafta sonu kaçamağı yaşayabilecekleri fırsatları sunmaya başladı.” diye anlattı.
Bu sürecin gayrimenkul sektöründe yeni dolandırıcılık türlerini ortaya çıkardığını söyleyen Yolaş, şu şekilde özet sundu: “Daire getirili arsa hisseleri satılmaya başlandı ve bu bir dolandırıcılık türü olmaya başladı. Bunun alt yapısı Ticaret Bakanlığı ve meslek örgütleri tarafından kontrol edilmediği müddetçe, bir dönem ülkemizde yaşanan kooperatif krizinin de bunun üzerinden yaşanacağını ve arsazedeler olacağını ön görüyorum. Günün koşullarında yatırım yapmak isteyen tüm gayrimenkul yatırımcılarını, bir gayrimenkul danışmanıyla çalışmaya ve onlardan konuda profesyonel hizmet almaya davet ediyorum. Bu konuda da yarın öbür gün üzülmek istemediklerini söylüyorlarsa, yani yatırımlarının doğru bir yatırımın olmadığına karar vermek istiyorlarsa, işin uzmanına sormanın daha mantıklı olacağını yinelemek istiyorum. Bu konuda da; meslek odalarına kayıtlı gayrimenkul danışmanlarıyla, sorumlu emlak danışmanı statüsünde olan ve bu işi Ticaret Bakanlığı’ndan yetki belgesi almış insanlarla yola devam etmeleri gerektiğini tavsiye ediyorum.”
[caption id="attachment_385577" align="alignnone" width="2560"] Fotoğraf: Unsplash[/caption]
“Denetimsizlik, gayrimenkul sektöründeki en büyük sıkıntı”
İnsanların tatil aracı olan ve otel fiyatlarının artmasıyla beraber tatil seçeneği haline gelen karavanların bir yaşam biçimi haline geldiğini de söyleyen Yolaş, insanların ekonomik nedenlerden dolayı alternatif yaşam biçimleri geliştirmek zorunda kaldığını belirtti. Ancak bu konuda da acı bir gerçeğin olduğunu hatırlatan Yolaş: “İnsanlar bunu şehir hayatından kaçış olarak görüyor. Ancak karavanlar için de vergilenme süreci başlayacak. Tam olarak ne olacağını bilmiyoruz, yaşayarak göreceğiz. Bunun hukuksal altyapısını oluşturmadan çok çabuk bu işlere kalkışıyoruz. Kamu, özel sektöre nazaran çok geriden geliyor bu konularda. Gayrimenkul sektöründe de en büyük sıkıntı, denetimsizlik aslında. Bir yandan 5 Haziran 2018’de bir yönetmelik hazırlanmış olsa da, bu yönetmelik siyasi irade ve bazı meslek örgütlerinin yöneticileri tarafından bir seçim hamlesi olarak görüldü. Herkes bir tarafından çekiştirdiği için bu yönetmelik, sadece yönetmelik olarak kaldı ve gelişip resmileşmesinin önünde bir sürü engeller oluştu. Gayrimenkul sektöründeki bazı çürük elmaların temizlenip, bir an önce denetimin gelmesi gerekiyor. İmarsız tarlaların insanlara pazarlanmasıyla gerçekleşen ve bundan kaynaklı gelecekte yaşanacak problemlerin önüne geçilmesi gerekiyor.” diye belirtti.
Bunlar da ilginizi çekebilir