Türkiye’de anayasa değişikliği veya yeni anayasa yapımı, neredeyse her seçim döneminde gündeme gelen ancak çoğu zaman kapsamlı bir sonuç alınamayan konular arasında yer alıyor. Mevcut 1982 Anayasası, 12 Eylül askeri darbesi sonrası hazırlanmış olup bugüne kadar birçok kez değişikliğe uğramış olsa da temel karakterinin değişmediği yönünde eleştiriler alıyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2024 yılı başında yaptığı konuşmalarda “Türkiye Yüzyılı” vizyonu kapsamında yeni bir anayasanın önemine dikkat çekmişti. Bu kapsamda, geçtiğimiz günlerde 10 hukukçunun yeni anayasa hazırlıkları için görevlendirildiği açıklandı.

Erdoğan’dan “Sivil Anayasa” Vurgusu

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yargı reformu ve insan hakları eylem planı kapsamında yaptığı son açıklamada şu ifadeleri kullandı:

“Türkiye Yüzyılı’nı, adaletin de yüzyılı yapma hedefimizi yeni, sivil bir anayasa ile taçlandırmak istiyoruz. Mevcut anayasa darbenin izlerini taşımaktadır. Bu izlerden arınmış, milletimizin ihtiyaçlarına cevap verecek bir anayasa artık kaçınılmazdır.”

Erdoğan’ın bu çıkışı, sadece siyasi çevrelerde değil, akademik ve hukuki çevrelerde de dikkatle takip ediliyor. Zira Türkiye’de bugüne kadar hiçbir anayasa tamamen sivil iradeyle yapılmamış, büyük çoğunluğu ya askeri darbeler sonrasında ya da darbe dönemlerinin etkisinde şekillenmiş.

Görevlendirilen Hukukçular Kimler?

Resmi olarak isimleri henüz kamuoyuyla paylaşılmasa da kulis bilgilerine göre görevlendirilen hukukçuların anayasa hukuku, insan hakları ve kamu hukuku alanlarında uzman, akademik çevrelerde tanınan kişilerden oluştuğu bildiriliyor. Bu isimlerin bir kısmı daha önce 2011-2012 yıllarındaki anayasa uzlaşma komisyonu sürecinde de yer almıştı.

Anayasa hazırlık sürecinde yer alacak ekip, sadece metin yazımı ile değil, aynı zamanda toplumsal, hukuki ve siyasi analizlerle destekli bir süreç yürütmekle sorumlu olacak.

Muhalefetten Şeffaflık ve Katılımcılık Talebi

Yeni anayasa süreciyle ilgili muhalefet partilerinden de açıklamalar geldi. CHP, İYİ Parti, DEM Parti ve Saadet Partisi temsilcileri, anayasa yapım sürecinin sadece iktidar eliyle değil, toplumun geniş kesimlerinin ve tüm siyasi partilerin katılımıyla yürütülmesi gerektiğini belirtti.

CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, yeni anayasa çağrısına ilişkin yaptığı açıklamada şu değerlendirmede bulundu:

“Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacı varsa bu ihtiyacın karşılanması demokratik meşruiyet içinde, toplumun tüm kesimlerinin görüşlerinin alındığı, özgürlükçü ve güçler ayrılığı ilkesine dayanan bir yöntemle yapılmalıdır.”

Benzer şekilde DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları da anayasa yapımının “toplumsal mutabakat” esasına dayanması gerektiğini ifade etti.

Anayasa Hazırlığına Sivil Toplumdan da Yakın Takip

Yeni anayasa tartışmaları sadece siyaset ve akademi çevrelerinde değil, sivil toplum kuruluşları tarafından da dikkatle izleniyor. İnsan hakları örgütleri ve hukuk dernekleri, sürecin kapsayıcı olmasının gerekliliğine vurgu yapıyor.

Türkiye Barolar Birliği (TBB), yaptığı açıklamada şu görüşlere yer verdi:

“Yeni anayasa ancak demokratik bir zeminde, hukuk devleti ilkesinin tesis edildiği bir ortamda hazırlanabilir. İfade özgürlüğünün, yargı bağımsızlığının ve temel hakların garanti altında olmadığı bir ortamda anayasa çalışması, meşruiyet sorunu doğurur.”

Meclis’te İsrail’in Suriye saldırılarıyla ilgili tezkere kabul edildi
Meclis’te İsrail’in Suriye saldırılarıyla ilgili tezkere kabul edildi
İçeriği Görüntüle

Geçmiş Deneyimler Ne Gösteriyor?

Türkiye, 2011 yılında TBMM bünyesinde kurulan Anayasa Uzlaşma Komisyonu aracılığıyla kapsamlı bir anayasa yapım süreci başlatmış ancak dört büyük partinin mutabakata varamaması nedeniyle süreç tıkanmıştı. Bu deneyim, yeni girişimlerin ne kadar zor ve hassas bir dengede yürütülmesi gerektiğini ortaya koyuyor.

2021 yılında da Cumhurbaşkanı Erdoğan yeni anayasa çağrısı yapmış, MHP destek vermiş ancak o dönemde muhalefet partileri gerekli ortamın oluşmadığını belirterek sürece dahil olmamıştı.

Yeni Anayasa Hangi Temel Konuları Kapsayabilir?

Yeni anayasa çalışmalarında şu başlıkların ön planda olması bekleniyor:

Güçler ayrılığı ilkesinin güçlendirilmesi

Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı

İfade, basın ve örgütlenme özgürlüğü

Anadil hakkı ve kültürel haklar

Seçim sistemi ve siyasi partiler yasasıyla uyum

İnsan hakları koruma mekanizmalarının güçlendirilmesi

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne dair düzenlemeler

Bu konular, sadece anayasa metninin değil, aynı zamanda Türkiye’nin uzun vadeli demokratikleşme vizyonunun da parçası olarak görülüyor.

Anayasa Yapım Süreci Nasıl İşlemeli?

Türkiye'nin yeni bir anayasa hazırlığına başlaması, siyasal sistemin daha katılımcı ve demokratik hale gelmesi yönünde önemli bir adım olabilir. Ancak bunun başarıya ulaşabilmesi için şeffaf, müzakereye açık ve kapsayıcı bir yöntem izlenmesi gerekiyor. Yalnızca siyasi aktörlerin değil, akademi, sivil toplum, meslek odaları ve yurttaşların da sürece dahil edilmesi, yeni anayasanın toplumsal meşruiyetini artıracaktır.

Cumhurbaşkanlığı tarafından görevlendirilen 10 hukukçunun nasıl bir yol haritası izleyeceği ve bu sürecin TBMM’de nasıl karşılık bulacağı önümüzdeki günlerde netlik kazanacak. Türkiye’nin demokratikleşme süreci açısından belirleyici olacak bu gelişmeler, siyaset gündemini şekillendirmeye devam edecek gibi görünüyor.

Muhabir: Kağan Karacehennem