Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK), ABD ve İsrail’in İran’a yönelik saldırısına tepki göstererek, kadın haklarının emperyal politikalar için araçsallaştırılmasına karşı çıktı.

Ev hapsindeki Abdurrahman Tutdere: "Bu kelepçe Adıyaman halkına vurulmuştur!"
Ev hapsindeki Abdurrahman Tutdere: "Bu kelepçe Adıyaman halkına vurulmuştur!"
İçeriği Görüntüle

Ortadoğu'da yükselen şiddet ve askeri müdahalelere karşı sesini yükselten EŞİK, 13 Haziran 2025’te ABD destekli İsrail saldırısıyla hedef alınan İran’a yönelik operasyonları eleştirdi. Platform, yayımladığı açıklamada, özellikle kadın haklarının emperyalist müdahalelere gerekçe yapılmasına karşı uyarıda bulundu.

“Kadınların Mücadelesi Araçsallaştırılamaz”

EŞİK’in açıklamasında, İran’daki İslamcı rejimin kadınları baskı altına alan politikaları eleştirilmekle birlikte, bu uygulamaların uluslararası askeri saldırılara bahane yapılmasının kabul edilemez olduğu vurgulandı.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“İran rejiminin kadın düşmanı uygulamaları ortada; ancak bu durum, İsrail’in işgalci politikalarına meşruiyet kazandırmaz. Kadın hakları, emperyal ve yayılmacı politikalara gerekçe yapılmamalı.”

“İsrail, Ortadoğu’da Kadınların Güvenliği Algısını Kendi Suçlarını Örtmek İçin Kullanıyor”

Platform, İsrail’in Gazze, Lübnan ve Suriye’de sürdürdüğü saldırılarla sivilleri hedef alırken, aynı zamanda kadınların güvenliği üzerinden kendine meşru bir zemin yaratmaya çalıştığını ifade etti:

"İran’a saldıranlar ve saldırıyı destekleyenler, İslamcı rejimin kadın karşıtı politikalarını kendi işgalci politikalarına meşruiyet kazandırmak için kullanıyor. Örneğin İsrail bir yandan kadını, erkeği, çocuğuyla insanları katlederken, uluslararası hukuka aykırı olarak, işgal ettiği Filistin topraklarına Musevi yerleşimcileri yerleştirirken, Filistin halkının yaşaması için elzem olan su kaynaklarını zehirler veya çalarken, zeytin ağaçlarını kökünden sökerken, hastaların tedavi göreceği, hamile kadınların doğum yapacağı, yeni doğan bebeklerin bakım göreceği hastaneleri yerle bir ederken, Ortadoğu’da kadınların ve LGBTİ+ların en güvende yaşadığı ülke olduğu propagandasını yapıyor."

“Taliban’la Besledi, Şimdi İsrail’le Aynı Taktiği Uyguluyor”

EŞİK, ABD'nin geçmişte Afganistan’da Taliban’ın kadın düşmanı politikalarını görmezden geldiğini, sonrasında ise bunu işgale bahane ettiğini hatırlatarak şunları belirtti:

“Bugün İran’a karşı aynı söylem kullanılıyor. Kadın haklarının, emperyalist devletlerin müdahale aracı haline getirilmesini kabul etmiyoruz.

İran'daki Molla rejiminin kadınları ikinci sınıf vatandaş olarak gördüğü, eşitlik karşıtı pek çok uygulaması olduğu, özgürlükleri için mücadele eden kadınlara ve herkese zulmettiği doğru. Ancak bu durumun sömürgeci işgalci devletlerin umurunda olmadığı çok açık. ABD Taliban'ın kadınlara ve halka zulmünü 1990’larda tamamen göz ardı etmişti. ABD’deki 11 Eylül 2001 tarihindeki şaibeli patlamalar sonrasında birden hatırladı ve Afganistan'ı işgal etme gerekçesi olarak kullandı. 2021 yılında da Afganistanlı kadın ve çocukları elleriyle beslediği Taliban rejiminin insafına terk ederek Afganistan’ı terk etti. Bugün de benzerini işgalci İsrail yapıyor. İsrail de, yine şaibeli 7 Ekim 2023 Hamas saldırısını bahane ederek Ortadoğu’da dört devlete birden saldırıyor. İran saldırısı için rejimin “İslamcı” baskılarını bir bahane olarak kullanmaya çalışıyor.

Sözümona “güvenlik” amaçlı bu savaş ve saldırı politikalarının bizi getirdiği yer ortada. Bugün kız çocuklarının okula gidemediği tek ülke olan Afganistan, dünyanın en yoksul ülkeleri arasında. Suriye’de Esad rejiminin devrilmesi uğruna iç savaşı körükleyen ve milyonlarca insanın yerinden yurdundan edilmesi ve ölmesine sebep olan bölgesel ve küresel egemen güçlerin elde ettiği sonuç: Siyasal İslamcı HTŞ yönetiminde, Alevilerin ve diğer azınlıkların katledildiği, kadınların kılık kıyafet özgürlüklerinin ellerinden alındığı, kaçırılıp cinsel saldırılara uğradıkları, insanların yoksulluk, korku ve kaygı içinde yaşadığı bir Suriye var dünya haritasında."

“Kadınlar Barıştan Yana”

EŞİK'ten yapılan açıklamada Kadın haklarını savunan tüm hareketlerin barıştan yana olduğu vurgulanan açıklamada, şu çağrıda bulunularak “Biz kadınlar, kalıcı ve sürdürülebilir barış istiyoruz. Barış süreçlerinde yer almak, eşit temsille karar alma mekanizmalarında söz sahibi olmak istiyoruz" ifadeleri kullanıldı.

“Dünyayı Mahveden Erkek Egemen Zihniyettir”

Açıklamada, erkek egemen otoriter rejimlerin hem doğayı hem de toplumu sömürdüğünü belirterek, savaşların temelinde militarist, ataerkil düzenlerin yer aldığını vurgulanarak “Filistin, Ukrayna, Afganistan, Libya, Yemen gibi savaş bölgeleri, bu zihniyetin eseridir. Savaş ve yıkım değil; barış, eşitlik ve özgürlük istiyoruz" denildi.

EŞİK'ten Uluslararası Topluma ve Türkiye’ye Çağrı

EŞİK, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi başta olmak üzere tüm uluslararası aktörleri, silah sevkiyatları ve askeri müdahalelerle ilgili sorumluluk almaya çağırdı.

Türkiye’ye yönelik çağrıda ise şu talepler sıralandı:

  • "Komşu ülkelerin iç işlerine karışılmaması,

  • Cinsiyet, inanç ve etnisite temelli ayrımcılığın reddi,

  • İç barış için somut ve şeffaf bir barış süreci başlatılması,

  • Ekonomik ve politik demokrasinin güçlendirilmesi."

Muhabir: Nur Yıldız