SEMRA TOPÇU/ANKARA - Şu sıralarda OMM’de sergilenen Günün Sonunda, iklim değişikliği, göç ve pandemi etkisini iliklerinize kadar hissetmenizi sağlıyor. Öncelikle vurgulanması gereken, Odunpazarı Modern Müze’nin niteliği… 2019 yalında kapılarını ödülle açarak, dünyanın modern sanatının buluşma noktası olmaya aday bir mekan olduğunu hemen göstermişti, OMM. Çünkü her şeyden önce Japon mimar Kengo Kuma’ya yaptırılan bina ile Avrupa Müze Forumu'nca (EMF) '2021 Avrupa’da Yılın Müzesi Ödülleri'nde 'özel takdir ödülü' kazanarak yola çıkılmıştı. Müzenin sunduğu eserler ise her duvarda her bölümde ayrı bir etkileşime savuruyor insanı. 14 Kasım’a kadar gezilebilecek ‘Günün Sonunda’ sergisinde 36 sanatçının 40’ı aşkın eser var. Bir yandan İklim değişikliği bir yandan pandemi, dünyanın geleceği hakkında hepimizi sorgulamaya ve bu olumsuz gidişi durdurmaya çabalamak üzere iterken tam da bu düşünce ve duyguları bir araya toplamış çarpıcı eserler karşınıza çıkıyor. Japon bambu dokuma sanatçısı Tanabe Chikuunsai IV’in mekana özel yerleştirmesi dokunaklı hoş bir seyir sunarken, Yaşam Şaşmazer’in mantar ve yosun tutmuş insanı, tüyleri diken diken ediyor. Kasa, orkideler, Meydan Larousse gibi eserler abartılı yaşamın sonuçlarını gözler önüne seriyor. Nazan Azeri’nin bedenine yerleştirdiği tohumların büyüme ve yeşerme süreçlerini anlattığı eseri ise umudu da yeşertiyor. Ayrıca Ursula Le Guin esinlenmesi sergiye ayrı bir önem katıyor ki, bu serginin ilham kaynağı Le Guin’in ‘Dünyaya Orman Denir’ öyküsü. Dolayısıyla sanatın ve edebiyatın insanın geleceği için öncül alarm veren yönünü hatırlatıyor. Serginin yarattığı etkiyi elbette pandemi ile birlikte hayatımıza giren “artık hiç bir şey eskisi gibi olmamalı”, bir şeyler değişmeli kaygısı artırıyor. Ezcümle sergi insanı netleştiriyor ve şöyle dedirtiyor; Adeta bir kısır döngü içinde abartılı tüketim ve onu tatmin için abartılı üretim sarmalında doğayı ve aslında kendi hayat kaynağını yani kendini yok eden insanın artık acilen durup bambaşka bir şekilde yeniden başlaması gerekiyor.
Editör: Ahmet Ertüm