Ankara Sava Sanat Galerisi’nde açtığı dördüncü kişisel sergisi “Face Off (Yüzleşme)”, sokaktan gelen anlatıyı galeri ortamına taşıyan Ahmet Burak Halıcı’nın sprey boya ve akrilik kalemle oluşturulan eserleri yoğun bir ilgiyle ziyaret edildi. Günlük hayatın hikâyeleri, karakterler ve anıların birikiminden oluşan eserler sokakta görülmeye alışık olunan duvar resminin dört duvar arasındaki yorumuyla ziyaretçileri karşıladı.

Sokakta doğdu, sanat merkezlerinde yaşam buldu

Dünya genelinde duvar sanatı, artık sadece alternatif kültürün bir parçası değil; şehir planlamasından çağdaş sanata kadar pek çok alanda etkili bir ifade biçimi olarak kabul görüyor. Banksy gibi anonim kalan ama küresel ölçekte tanınan sanatçılar, duvar resmini politik ve sosyal eleştirinin güçlü bir aracı haline getirdi. ABD’de Jean-Michel Basquiat ve Keith Haring, 1980’lerde grafitiyi sanat galerilerine taşıyarak bu alanın meşrulaşmasında öncü oldular. Latin Amerika’da özellikle Meksika, duvar resmini kamusal hafızanın bir aracı olarak kullandı; Diego Rivera gibi sanatçılar, bu alana tarihsel ve ideolojik bir derinlik kattı.

Bugün dünyanın pek çok büyük kentinde belediyeler ve kültür kurumları mural projelerini destekliyor; Berlin, São Paulo, New York, Londra gibi şehirler sokak sanatı festivalleriyle adeta açık hava müzelerine dönüşüyor. Duvar sanatı, bu yönüyle sadece bireysel değil, kolektif ve kamusal bir sanat formu olarak küresel ölçekte değer görüyor.

Ülkemizde ise duvar resmi hala hak ettiği ilgiyi göremiyor. Duvar resmi ve grafiti sanatı, Türkiye’de 1990’ların sonunda başlayan serüveninde sokağın öfkesini, sesini ve rengini tuvale ve galerilere taşısa da sadece bir ifade biçimi değil, aynı zamanda görünürlüğü için savaş veren bir kimlik mücadelesi haline dönüşüyor.

Şevval Sam, Erol Evgin ve "Cimri" ENKA Açıkhava Tiyatrosu’nda
Şevval Sam, Erol Evgin ve "Cimri" ENKA Açıkhava Tiyatrosu’nda
İçeriği Görüntüle

6-27

Genç sanatçılar Grafiti ve Mural Sanatçıları Kültür Sanat Derneği kurdu

Duvar resmi ve grafiti sanatçısı Ahmet Burak Halıcı, 21 yıldır sokakları tuvale dönüştürüyor. 1990 doğumlu genç sanatçı, aynı zamanda Grafiti ve Mural Sanatçıları Kültür Sanat Derneği’nin kurucusu ve başkanı. Halıcı öncülüğünde kurulan Grafiti ve Mural Sanatçıları Kültür Sanat Derneği, yıllarca “serserilik” sayılan duvar sanatını meşrulaştırarak sanatçılara kolektif bir kimlik kazandırmayı amaçlıyor.

Serserilik mi sanat mı?

Halıcı ve onun gibi birçok sanatçı, grafiti ve duvar resminin “serserilik” değil; kamusal bir sanat, bir kimlik ve bir ifade biçimi olarak kabul görmesini istiyor. Her ne kadar görünürlük mücadelesi sürse de bu sanat dalı küresel anlamda sokaklardan galerilere, hatta sanat piyasasına uzanarak kendi meşruiyetini inşa ediyor.

Eserlerini izlerken konuşma fırsatı bulduğumuz Halıcı ile sokakta doğan şimdilerde küresel çapta değer kazanan duvar resmini ve sanat yolculuğunu konuştuk.

3-74

2004 yılında bu sanatla tanışan Halıcı’nın sanatına yön veren etkiler arasında hip hop kültürü, pop art ve sokak karikatürleri yer alıyor. Halıcı’nın sanata ilgisi çocuk yaşlarda karikatür çizerek başlasa da zaman içinde bu yetenek duvarlara oradan da tuvale taşınarak kalıcı hale gelip sanat eseri olarak kitlelerle buluşturuluyor.

Son dönemlerde özgün karakterleriyle sokakları renklendiren Halıcı gündelik hayatta karşılaştığı yaşanmışlıkları ve kimi zaman esinlendiği hikayeleri karakterlerine yansıtarak her birini anlatıya dönüştürüyor. Halıcı, kendine özgü karakterleriyle hala sokaktaki insanın halini yansıtmaya devam ediyor. Çocuklarla atölye çalışmaları yaparak tipografi, renk bilgisi, harf kalıpları gibi temel teknikleri de anlatan Halıcı genç neslin duvar resmi konusunda daha bilinçli olduğunu savunuyor.

“Kimliğimiz olsa da yok sayılıyorduk”

Lisans eğitimine Gazi Üniversitesi Basın Yayın Fakültesi’nde başlayıp akademik yönünü güçlendirmek için Selçuk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Anasanat Dalı’na geçiş yapan Halıcı “Sokaktan gelen bir eğitimim vardı ama akademik altyapıyı da almak istedim. Okulu bitirdikten sonra Ankara’ya döndüm ve bu sanatın kurumsal ayağı üzerine çalışmalar yürütmeye başladım. Kendi kişisel kimliğimi zaman içinde oturtsam da mesleğimizin kimlik kazanması, kurumsallaşması için de bir şeyler yapmak gerekiyordu. Bundan dolayı derneği kurduk. Sanatçılar olarak bir araya geldik çünkü aslında kimliğimiz olsa da yok sayılıyorduk” diyor.

1-137

“Ankara eserlerin yaşamasına izin vermiyor”

Halıcı kişisel sanat yolculuğunu “O dönemler bilinçsizce mahallemin duvarlarını boyuyordum, amaç duvarın boş kalmasındansa daha estetik hale gelmesiydi. Yıllar içinde şehrin pek çok yerinde sayısız çalışmalar yaptım. Geceleri sokağa iniyor, duvarları boyuyor hatta sokakta uyuyorduk. Yüzlerce eser yaptım ama her biri ertesi gün silinip yok oldu. Bunu bilip çiziyorduk. Çünkü Ankara artık açık hava müzesine dönüşen İstanbul’un aksine griye dönmeye mecbur bırakılmış bir şehir gibi bu eserlerin yaşamasına izin vermiyordu. O zaman kimse grafitinin ne olduğunu bilmiyordu. Duvar resminin heykel ya da resim gibi bir sanat dalı olduğunu anlatmak için yıllarca uğraştık. Benim gibi sokaktan gelen pek çok sanatçı bu işin mücadelesini verdi” sözleriyle özetliyor.

Sanatçının eseri neden kapatılır?

Eskiden olduğu gibi günümüzde de zaman zaman hala kamusal alandaki görünürlüğü sansüre uğrayan duvar sanatının ülkemizde hala anlaşılmadığını ifade eden Halıcı, eleştirel çizgilerin toplumsal yapıya göre şekillendiğini, sansür korkusunun ise sanatın doğasına aykırı olduğunu belirtiyor.

Halıcı buna ilişkin, “Benim gibi yıllardır bu işe sokak ruhuyla devam eden veya işini sanatsal zemine oturtan pek çok meslektaşımın değerinin anlaşılmadığını düşünüyorum. Öyle ki bir tarafta eleştirel olmasa da sokağa çizdiğimiz herhangi bir duvar resmi anında siliniyor ama diğer tarafta çeşitli kurum ve kuruluşlar tarafından yurt dışından sanatçı getirip duvar boyatılıyor. Buradan kendi sanatçılarımıza değer verilmediğini gözlemleyebiliyoruz. Çizdiğimiz işler eleştiri içerse de içermese de üzeri hemen boyanıyor. Hangi kurum kapattı, neden kapattı bilemiyoruz. Kimse bu işin meşruiyetini korumuyor” eleştirisinde bulunuyor.

Duvar sanatının sokaklarda korumaması nedeniyle galerilere taşınmak zorunda kaldığını belirten Halıcı, “Sadece duvar boyayarak hayatta kalabilen sanatçı yok. Sokağa yapılan işler siliniyor, galeride sergilenince ise korunabiliyor. Bu da işimizin sürdürülebilirliği açısından bir zorunluluk haline geldi” diyor.

Ahmet Burak Halıcı

Muhabir: Naz Akman