Utku ŞENSOY Başta Türkiye olmak üzere, Avrupa, Asya ve Kuzey Amerika’daki ülkeler, bir yanda yeni Korona virüs dalgalarıyla diğer yanda da enerji ve ekonomik krizle mücade...

Utku ŞENSOY Başta Türkiye olmak üzere, Avrupa, Asya ve Kuzey Amerika’daki ülkeler, bir yanda yeni Korona virüs dalgalarıyla diğer yanda da enerji ve ekonomik krizle mücadele ediyor. Avusturya’daki yasakların ardından, Almanya’da artan vaka sayıları, endişelerle birlikte yeni kısıtlanmaları da beraberinde getiriyor. Küresel ekonomi iki yıllık Pandemi süresince arz kesintisi tehdidi yaşarken, ülkelerin çoğu bu krize karşı koyacak güçlü döviz rezervlerine sahip merkez bankaları, uluslararası piyasalarda hatırı olan paraları ve bir dizi enstrümanlarla sıkıntılı dönemi atlatmayı hedefledi. Türkiye ise faiz indirimiyle farklı bir hamle yaptı! Ancak uzmanlar, Ankara’nın aldığı ekonomik tedbirlerin dövizdeki tansiyonun yükselişini engelleyemeyeceği görüşünde hem fikir. Dolayısıyla bu kış tahminlerin de ötesinde çok sert geçebilir. Ekonomide karakışa girilirken, Fransa'nın başkenti Paris'te on binlerce kadın sokağa inerek, 25 Kasım'daki “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” kapsamında kadına ve çocuklara yönelik şiddeti ve cinsel tacizi protesto etti. 60’dan fazla kadın ve çocuk koruma derneği, sendika ve siyasi parti teşkilatları 20-27 Kasım tarihleri arasında Fransa’nın dört bir yanında protestolar düzenleyecek. Göstericiler, her 10 kadından üçünün cinsel taciz mağduru olduğunu, Fransa'da her 2 günde bir, arkadaşı veya eski eşi tarafından bir kadının şiddet sonucu hayatını kaybettiğini belirterek, bu protestolarla “şiddetten uzakta yaşamalarının temel hakları olduğunu” tüm dünyaya duyurmayı hedefliyor. Fransa örneğinde de görüleceği üzere demek ki doğu, batı fark etmiyor, erkek meydanı boş bulunca taciz, şiddet ve katletmekten vazgeçmiyor, kadının caydırıcı yasalarla gerektiği biçimde korunması gerekiyor. *** [caption id="attachment_228487" align="alignleft" width="700"] Paris'te onbinlerce kadın sokaga indi[/caption] ANKARA’DA “GEÇİNEMİYORUZ” MİTİNGİ Fransa kadına yönelik şiddet karşıtı protestolara sahne olurken, Türkiye’nin önceki gündemi ekonomi ve mutfaktaki yangın olduğu için geçtiğimiz günlerde Ankara'da bir araya gelen sendikalar ve sivil toplum örgütleri, "geçinemiyoruz" çağrısı ile protesto gösterisi yaptı. Göstericiler bütçenin, gereksiz projeler ve sözde kamu harcamaları ile çarçur edilmesi yerine, işçi, emekçi, işsiz, emekli, küçük esnaf, çiftçi ve dar gelirlilerin nefes alması için kullanılmasını istedi. *** SEBEP FAİZ Mİ? Ekonomide son yılların en kötü sonbaharı yaşanırken, gözler Merkez Bankası’ndaydı. Para Politikası Kurulu faizleri 100 baz puan indirip yüzde 15’e çekince döviz kurlarında yüzde 4’ün üzerinde sıçrama yaşandı. Muhalefet ve ekonomistler, “faiz indirimi yapmayın, geri dönülmesi zor tahribatlar yaratılıyor, zengin daha zengin, fakir daha fakir yapılıyor” uyarılarını sürdürürken, Cumhurbaşkanı Erdoğan, “faiz enflasyonun sebebidir” teorisinde ısrarcı oldu. Merkez Bankası'nın faiz indirimleri sonucu dolar 8,20’lerden 11’in üzerine çıkınca, altın dahil yabancı para cinsi borcu 140 küsur milyar dolar olan hazineye ek faturası 400 milyar liradan fazla oldu. Merkez Bankasının politika faizini yüzde15’e indirmesinin ardından Türk Lirası’ndaki büyük değer kaybı uluslararası basında, “Türkiye’de döviz krizi yaşanıyor”, “düşük politika faizinin TL’yi dolara karşı savunmasız bıraktı” ve “Türk lirası kriz bölgesine geri döndü” yorumlarıyla duyuruldu. Piyasalarda olağanüstü hareketlilik olurken, iktidar ile muhalefet arasında “Nas” (Nas Suresi) tartışmaları yaşandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın faiz konusunda, "Nas ortada dururken sana, bana ne oluyor?" sözlerine DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, faizle mücadelede Nas suresinin örnek gösterilmesine, “madem faiz kötü bir şey neden sıfırlamıyorsunuz” eleştirisinde bulundu. Gerçekten de neredeyse 20 yıldır iktidarın elini tutan mı var? İktidar bu kadar rahatsız olduğunu ifade ettiği faizi neden yıllardır tamamen sıfırlamıyor? *** ASGARİ ÜCRET BİLMECESİ Siyasette ekonomi ve erken seçim tartışmaları hararetli biçimde sürerken, yurttaşların gözü kulağı 2022’de uygulanacak asgari ücrette. Çalışan ve işverenden kesilen toplam vergi yükünün nerede ise bin 500 liraya ulaştığı asgari ücretle insani yaşamın günümüz koşullarında mümkün olmadığı aşikardır. Avrupa’nın aksine ülkemizde çalışan nüfusun önemli bir kesiminin ortalama ücreti haline gelen asgari ücretin, kur baskısıyla her şeyin arttığı bir dönemde, vergilerden arındırılarak, yurttaşların refah seviyesinin az da olsa yükseltilmesi kaçınılmazdır. Öte yandan, Türk Lirası'ndaki değer kaybı, artan hayat pahalılığı ve giderek azalan alım gücü nedeniyle sıkıntı yaşayan yurttaşlar çareyi borçlanmakta buldu. Zor durumdaki yurttaş ihtiyaç kredisine sarılırken, bankalara borcunu ödeyemeyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu verilerine göre, bankalardan kullandığı tüketici kredilerinin miktarı yılbaşından bu yana 60 milyar lira daha artarak Ekim başı itibariyle 736 milyar liraya çıktı. Haliyle paramız pul olunca da 50 kuruşluk madeni para üretmek için artık 83 kuruşluk maden üretmemiz gerekiyor. *** [caption id="attachment_228486" align="alignleft" width="700"] Jeff Bezos'un lüks yatı Muğla koylarında[/caption] MEGA YATTA TALEP PATLAMASI Dünyaya iki yıldır bilim kurgu filmlerini aratmayan kabusu yaşatan Korona virüs döneminde yüz binlerce kişi işini, birikimini, yaşamını kaybetti. Birçok sektör olumsuz etkilenirken, bu süreçten karlı çıkan sektörler de oldu. Bu yıl 2020 yılına göre 660 kişi daha dünyadaki dolar milyarderleri listesine katıldı ve toplam milyarder sayıyı 2 bin 755'e yükseldi. Salgın sürecinde servetine servet katan ultra zenginler, kalabalıklardan uzak “izole tatili” hedefleyince, soluğu lüks yat üreticilerinde aldı, yatlara olan ilgide büyük bir patlama yaşanmaya başladı. Ultra zenginlerin mega yat siparişleri ikiye katlanarak 165’ten 330’a yükseldi. Sadece 2021 yılının Ocak-Ekim döneminde 200 süper yat denize indirildi. Bu sayı son 12 yılın da zirvesi oldu. Hal böyle olunca zenginin yatı, katı, parası salgın döneminde de züğürdün çenesini yormaya devam etti.