Ferhan ERGÜLER - Frigya, Eskişehir, Kütahya ve Afyonkarahisar’ı içine alıp Denizli’ye kadar uzanan toprakların antik çağlardaki ismidir. Bölge, eski çağlarda Sakarya Irmağı’ndan Büyük Menderes Irmağı’nın yukarı çığırları arasında kalan topraklar olarak tanımlanmıştır. Bu bölgeye Frigya adının verilmesi ise MÖ 1200’lerde Trakya ve Boğazlar üzerinden Anadolu’ya giren Frigler nedeniyledir... Önce Bursa – Zonguldak arasındaki antik Bitinya bölgesine yerleşen Frigler, MÖ 750 yılları dolayında Frigya’ya doğru hareket etmişler ve MÖ 300’e kadar bu bölgede yerleşik kalmışlardır. Eskişehir – Kütahya – Afyonkarahisar illerinin çevrelediği Türkmen Dağı eteklerinde Friglerden kalma çok sayıda anıta ve kaya mezarına rastlamak mümkündür... Özellikle son yıllarda turizmdeki gelişmeye bağlı olarak Frig kültürünün tanınmasında bir merak ve ilgi oluşmaya başladı. Başta Yazılıkaya olmak üzere anıt ve mezarların yer aldığı Frig vadilerine geziler düzenleniyor. Her ne kadar bilgilenme yönü eksik kalsa da; bu toprakların geçmişinin bilinmesi yönünde bir eğilim yaygınlaşmaya başladı. Ama ne yazık ki; antik kültürün oyulmuş taşlardan ve kaya mezarlarından oluştuğu gibi yanlış bir izlenim de kendiliğinden gelişiyor. Dağlık arazide gördüklerimizi geçmiş kültürün tamamı sanıyoruz. Bir dönemin ve halkın kültürünü kaya anıtlarına ve mezarlara kolayca indirgiyoruz... Frigler tarım ve hayvancılıkla uğraşan bir halktı. Büyük sürüler besleyip at yetiştiriciliği ile uğraşırlardı. Yazılı antik eserlerde bağ ve bahçelerinin zenginliği ile verimliliğinden söz edilmektedir. Anadolu’da bir karayolu ağı kurup Asur ve Luvi devletleri yanında Ege kıyılarında yer alan antik çağ toplumları ile ticaret yapmışlardı. Frig sanatı, kendilerinden önce yaşamış veya çağdaşları olan Hititler, Urartular, Asurlular veya antik Egeliler gibi uygarlıkların sanatsal izlerini taşır. Etkilenmenin karşılıklı ve çift yönlü olduğunu söylemek daha doğrudur. Geliştirdikleri mimari ve mühendislik yaklaşımları (hem yapı hem de süsleme olarak) önemli Frig yerleşimlerinde (kalıntı halinde bile olsa) izlenebilir... Friglerin önemli sanat alanlarından bir diğeri müzikti. Bu konuda yetkinlikleri ile eski Yunan müziğini ciddi biçimde etkilediler. Bugün başta caz olmak üzere müziğin önemli unsurlarından birisi olarak dikkati çeken “Frig makamı (Phrygian mode)” veya “Frig gamı (Phrygian scale)” antik çağlardan günümüze uzanan tarihsel ve kültürel mirasın çok değerli bir parçasıdır. Bu izler, caz bir yana kendilerine “Heavy Metal” müzik türünde bile yer bulmaktadır. Örneğin Metallica isimli grubun “Whenever I May Roam”, Megadeth’in “Symphony of Destruction” ve Iron Maiden’ın “Remember Tomorrow” isimli şarkıları Frig makamı (Frig tarzı) ile yazılmış “Heavy Metal” türünde şarkılardır. Keza geçmişin iyi tanınan gruplarından Jefferson Airplane isimli grubun “White Rabbit” isimli parçasını da çağdaş müzikte Frig gamı örneklerinden birisi olarak sayabiliriz. Bu arada ünlü “Baba” filminin bazı şarkılarının yazımında Frig gamından yararlanıldığını da eklemeliyim. Bu saydıklarıma (klasik müzikten Çigan müziğine kadar) değişik müzik türleri arasından çok sayıda örnek ilave edilebilir. Frig gamı müzikte farklı tarihsel dönemlerde ve değişen kategorilerde çalışılmıştır. Bunlar arasında Frig ve antik Yunan, Ortaçağ ve Rönesans, caz ve pop ile çağdaş müzik yaklaşımlarını sayabiliriz. Çağdaş Frig temel gamı do sesinden başlatıldığında do, re bemol, mi bemol, fa, sol, la bemol, si bemol ve do sesleri şeklinde oluşur... Frig müziğinin bilim ve sanat derinliklerini uzmanlara bırakarak burada noktayı koyalım. Ortadoğu müzik kültürünü de ciddi biçimde etkilemiş olan Frig müziği, bize kültürün ve sanatın köklerinin nice derinliklere uzanabildiği konusunda değerli ipuçları veriyor...