Dahlhaus: “Goethe Enstitüsü’nün kapıları, genç sanatçılara ve STK’lara açık”

SULTAN YAVUZ/ANKARA - Geçtiğimiz aylarda Galeri Vitrin’i sanatçılara açan Goethe Enstitüsü, bir süredir Akademsiyen Pınar Öztürk ve Sanatçı Aslı Tanrukulu’nun birlikte hazırladıkları “Futbolun nesi güzel?” isimli sergiyi Başkentlilerle buluşturuyor. Ay sonuna kadar gezilebilecek olan sergide, Almanya’da yaşayan futbolcu kadınların yazılı ve görsel hikâyeleri, futbol ve kadın, toplumsal cinsiyet eşitsiliği gibi konular mercek altına alınıyor. Akademisyen Pınar Öztürk’ün saha çalışması yoluyla doktora tez konusunu oluşturan sergide, Öztürk’ün Almanya’da Türkiye kökenli kadın futbolcularla yaptığı görüşmeler, serginin temelini oluştururken, Sanatçı Aslı Tanrıkulu eserleri de bu bilgileri sanatsal bakış açısıyla harmanlayarak, seramik, karakalem, heykel, resim gibi çok yönlü malzeme kullanarak görünür hâle getiriyor. Hacettepe Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi’nde doktora öğretim üyesi olarak çalışan Öztürk, rekreasyon bölümünde sporda sosyal alanlarla ilgili çalışmalar yürüttüğünü ve kadın futbolu, futbol ve toplumsal cinsiyet eşitliği, homofobi gibi konularda hem akademik anlamda hem de aktivist olarak ilgilendiğini belirtiyor. Tanrıkulu ile 11 yıldır ortak projeler geliştirdiklerini ve bunların ilkinin Cermodern’deki “Çocuk Atölyesi”ni kurmak olduğunu kaydeden Öztürk, sergiye ilişkin şunları söyledi: “Kadın futboluyla ilgili doktora çalışmamada yeni bir nitel araç geliştirdik ve kadın futbolcuların hikâyelerini fotoromanla topladık. Ben Almanya’ya bu araştırma için gitmeden önce bu sergiyi açacağımızı biliyorduk. Niyetimiz Berlin’de açmaktı ama pandemi nedeniyle mümkün olmadı. Bir buçuk yıl boyunca sergiyi oya gibi işledik. Bizi bir araya getirense, bir sanatçı ve bir akademisyen olarak birbirimizi beslemek ve güçlendirmek… Almanya’da Türkiye kökenli kadın futbolcularla bilimsel etik kurallar çerçevesinde görüşme yaptım ve yzülerce sayfalık veri elde ettim. Aslı da bu süreçte pekçok eser üretti ve içlerinden seçerek sergiyi oluşturduk. Sergide bir bütünlük var; bireysel hikâyeler futbolda ortaklaşıyor. Mesela bir çamaşır makinesi hikâyesi, kadın bir futbolcunun çok temel bir ihtiyacını gösteriyor. Erkek futbolcular göre o kadar dezavantajlılar ki… Toplumsal cinsiyet eşitsizliği bu anlamda birkaç ülke dışında her yerde var. Erkekler futbolda sayısal olarak çok daha fazla alan kaplıyor ve kadınlar bu işin çeperinde yer alıyor. Almanya’da bana söylenen cümleleri Ankara’da anlatmak istedik. Kadın futbolu, futbolun içindeki tüm özenler saygıyı hak ediyor. Bunun yanında, bu sergi Aslı’nı sergisi, bir ressam olarak onu futbola takdiri… Futbol heyecan verici hele de bir takım tutuyorsanız, izleyici olarak inanılmaz zevkli ve trajedilerle dolu… 90. dakikada bile her şey olabilir.” [caption id="attachment_214069" align="alignleft" width="700"] Akademisyen Pınar Öztürk ve Sanatçı Aslı Tanrıkulu[/caption] “Süper ligdeki erkek kulüpleri arasında sadece Beşiktaş’ın kadın futbol takımı var” Öztürk, akademsiyen gözüyle futbolun tüm dünyada birleştirici ve toplumsal cinsiyet eşitliği için bir araç olduğunu belirterek, “Özellikle göçmenlerin güçlenmesi, birey hâline dönüşmesinde bir araç. Sebebi de herkesin ulaşabileceği ucuz bir spor olması. İşçi sınıfından çıkan bir spor ama kapitalizmle birlikte bir endüstriye dönüşmüş. Fakat bugün hâlâ yoksul kız v erkek çocukları oynayabilir. Benim açımdan herkesin oynayabildiği bir branş olması önemli…” dedi. Öztürk, Türkiye’de kız çocuklarını kabul eden az sayıda futbol kulübü olduğunun da altını çizerek, süper ligdeki erkek kulüpleri arasında sadece Beşiktaş’ın kadın futbol takımı olduğuna dikkat çekti. Öztürk, Goethe Enstitüsü’nde gençlik yıllarında izlediği film festivallerinden bahsederek, bu sergiyi burada açmanın kendileri için mutluluk veirici olduğunu da sözlerine ekledi. Sanatçı Aslı Tanrıkulu, 1992 yılında Gazi Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra resmi hiç bırakmadığını ve bu sergi ile birlikte, akademi ve sanatın bir araya geldiğini söyledi. Tanrıkulu, çocukluğundan beri futbolla ilgilendiği için sergiye eser üretirken yakın hissettiğini belirterek, kullandığı çoklu malzeme için de, “Ben eklektizmi seviyorum, bu yüzden klasik malzemeden çok farklı malzemeleri kullanmayı tercih ediyorum. Kadın futbolcu denilince, farklı malzemelerle çalışmak birbiriyle örtüştü” dedi. [caption id="attachment_214074" align="alignright" width="332"] Goethe Enstitüsü Müdürü Dr. Friedrich Dahlhaus[/caption] Dahlhaus, “Ankaralı sivil toplum örgütlerine ve genç sanatçılara destek olmak istiyoruz” Sergiye ilişkin konuşan Goethe Enstitüsü Müdürü Dr. Friedrich Dahlhaus, sergide göç temasının da işlendiğini ancak futbol ve kadın meselesinin daha ağır bastığını belirterek, ilgisini çeken noktanın da bu olduğunu ifade etti. “Aslında kadın olmak, tüm alanlarda büyük önem taşıyor ve Türkiye’den bir kadın olarak Almanya’da yaşamak ya da kadın olarak futbol oynamak, erkeklerin dünyası sayılan futbol içinde ayrıca önemli… Sergideki kişisel hikâyeler ve futbolun birleşitren gücü beni etkiledi” diye konuştu. Goethe Ensitüsü’nün salonu, sergi salonu ve ön cephesindeki Galeri Vitrin’in genç sanatçılara açık olduğunu; resim, bale, tiyatro gibi alanlarda üreten sanatçıların burada sergi ve izlence yapabileceklerini belirten Dahlhaus, şunları söyledi: “Bizim çıkış noktamız, sanatçı ile isteğimizin örtüşmesi… Enstitümüzdeki alanları daha çok bir platform gibi kullanmak istiyoruz. Bize fikirle gelen sanatçı dostlarımızla yola devam etmek istiyoruz. Kendimizi tek alanla kısıtlamıyor, bu açıklıkla yolumuza devam etmek istiyoruz. Sadece kendimiz için değil, dışarıdan gelen talepleri de değerlendirmeyi amaçlıyoruz. Siyah Beyaz ya da Cermodern gibi klasik sergi anlayışı içinde değil de, dikkat çekici işleri sergilemek istiyoruz. Kapılarımız açık… Böylece Ankaralı sivil toplum örgütlerine ve genç sanatçılara destek olmak istiyoruz.”