İsrail’in Ekim 2023’te başlattığı Gazze saldırıları, 21. yüzyılın en ağır insani trajedilerinden birine dönüşmüş durumda. Aradan geçen aylara rağmen bombardımanlar sürerken, BM ve uluslararası yardım kuruluşlarının uyarılarına ve tepkilerine rağmen sivil kayıplar her geçen gün artıyor. 30 bini aşkın insanın hayatını kaybettiği, milyonlarca kişinin yerinden edildiği bölgede temel ihtiyaçlara erişim neredeyse imkânsız hale geldi. Uluslararası kamuoyu ise ikiye bölünmüş durumda: Bir yanda ateşkes ve insani yardım çağrıları, diğer yanda İsrail'e verilen siyasi ve askeri destek. Dünya sahnesinde yaşanan bu derin çelişki, modern çağın vicdan muhasebesi olarak tarihe geçiyor.
Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, İslam İşbirliği Teşkilatı ve birçok ülke lideri İsrail’i uluslararası hukuka uymaya çağırırken, bazı Batılı ülkeler ise İsrail’e koşulsuz destek vermeye devam ediyor. Bu tablo, küresel güçler arasında yaşanan diplomatik ayrışmaları da gün yüzüne çıkarıyor. Öte yandan, halklar düzeyinde protestolar, boykot çağrıları ve insani yardım kampanyaları ise dünyanın dört bir yanında yankı buluyor. İşte Gazze saldırıları ve uluslararası tepkiler...
İsrail’in Gazze Saldırıları Devam Ediyor
İsrail Savunma Kuvvetleri’nin (IDF) yürüttüğü hava ve kara operasyonları, özellikle Gazze’nin kuzey ve orta kesimlerinde yoğunlaşmış durumda. Saldırılar sadece Hamas hedeflerini değil, sivil yerleşim alanlarını, hastaneleri, okulları ve mülteci kamplarını da etkiliyor. Gazze Sağlık Bakanlığı’na göre 2025 Nisan ayı itibarıyla ölü sayısı 35 binin üzerine çıktı; yaralı sayısı ise 80 bini aştı.
Altyapının büyük ölçüde çöktüğü Gazze’de temiz suya erişim neredeyse imkânsız hale gelirken, elektrik tamamen kesilmiş durumda. Uluslararası Kızılhaç Komitesi ve BM yetkilileri, bölgede tam bir insani felaket yaşandığını bildiriyor.
Hastaneler Çökme Noktasında
Gazze’deki 36 hastaneden sadece 5’i sınırlı kapasiteyle çalışabiliyor. Gerekli tıbbi malzemeler, jeneratör yakıtı ve personel eksikliği yüzünden sağlık hizmetleri felç oldu.
Dünya Sağlık Örgütü, “bölgedeki sağlık sisteminin çöküşte olduğunu” ve en temel ilk yardım müdahalesinin bile yapılamadığını bildirdi.
Birçok yaralı, Gazze dışına sevk edilmek zorunda kalıyor. Türkiye, bu hastaların bazılarını Ankara ve İstanbul’daki hastanelerde tedavi ediyor.
Gazze’de Medya Özgürlüğü: Gazeteciler Hedefte
Gazze’de görev yapan gazeteciler büyük risk altında çalışıyor. Uluslararası Gazetecileri Koruma Komitesi’ne (CPJ) göre 2023-2025 arasında öldürülen gazeteci sayısı 130’u geçti. Bu, bir çatışmada en çok gazeteci kaybı olarak tarihe geçti.
İnternet kesintileri ve iletişim engelleri nedeniyle bölgedeki görüntülere ulaşmak da giderek zorlaşıyor.
Uluslararası Tepkiler Sertleşiyor
Gazze saldırıları, dünya genelinde sert diplomatik ve toplumsal tepkilere neden oldu.
Birleşmiş Milletler ve Uluslararası Kuruluşlar:
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres, saldırılardan “derin endişe” duyduklarını belirtti ve “uluslararası hukukun ihlal edildiği” yönünde açıklamalarda bulundu. BM Güvenlik Konseyi’nde ateşkes çağrısı yapan karar tasarıları ise ABD’nin vetosu nedeniyle defalarca engellendi.
Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International) ve İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) da İsrail’i “savaş suçu” işlemekle suçladı.
Avrupa’dan Karışık Mesajlar:
Avrupa Birliği ülkeleri arasında tepkiler farklılık gösterdi. İspanya, İrlanda ve Belçika, İsrail’e yönelik silah satışlarını askıya aldığını duyururken; Almanya ve Fransa, İsrail’in “meşru müdafaa hakkını” savunmaya devam etti. İngiltere kamuoyundaki baskılara rağmen hükümet tarafsız kalmaya çalışıyor.
İslam Dünyası'ndan Yoğun Tepki:
Türkiye, Katar, Suudi Arabistan ve İran gibi ülkeler, saldırılara sert tepki gösterdi. Türkiye, Tel Aviv Büyükelçisi’ni geri çağırdı ve diplomatik ilişkilerde gerilim tırmandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Gazze’deki bu zulmü asla kabul etmiyoruz” diyerek uluslararası topluma harekete geçme çağrısı yaptı.
Ayrıca birçok İslam ülkesinde büyükelçilikler önünde protestolar düzenleniyor.
Halklar Ne Diyor? Küresel Protestolar ve Boykotlar
Sadece devletler değil; dünya halkları da Gazze’de yaşananlara sessiz kalmadı. Londra, New York, Paris, Berlin, İstanbul ve Tokyo gibi kentlerde yüz binlerce kişi sokaklara döküldü. Filistin bayrakları taşıyan göstericiler, İsrail'e destek veren hükümetlerini protesto etti.
Ayrıca sosyal medyada başlatılan “#FreePalestine”, “#CeasefireNow” ve “#BoycottIsrael” etiketleri milyonlarca kez paylaşıldı. Dünyanın dört bir yanında İsrail markalarına yönelik boykot kampanyaları hızla yayıldı. Özellikle Starbucks, McDonald’s ve bazı teknoloji devleri bu süreçte ciddi tepki aldı.
İnsani Yardım Krizi Derinleşiyor
Gazze’ye insani yardım ulaştırılması büyük zorluklarla karşı karşıya. İsrail, Refah Sınır Kapısı’ndan girişlere sınırlı izin verirken, BM konvoylarının hedef alınması yardımların aksamasına yol açıyor. ABD, Mısır ve Katar arabuluculuğunda yürütülen diplomatik girişimlerle ateşkes için görüşmeler devam ederken, şu ana kadar kalıcı bir çözüm sağlanabilmiş değil.
Gazze halkı açlık, susuzluk ve sağlık sorunlarıyla mücadele ediyor. UNICEF, bölgede 1 milyondan fazla çocuğun akut travma riski altında olduğunu açıkladı.
Türkiye’nin Tavrı: Açık ve Net
Türkiye, başından bu yana saldırılara karşı açık bir tutum sergiliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, uluslararası kamuoyuna yaptığı çağrılarla İsrail’in durdurulması gerektiğini vurguluyor. TBMM’de ise tüm partilerin ortak imzasıyla “Gazze saldırılarını kınayan bildiri” yayımlandı.
Türkiye ayrıca bölgeye gönderilen yardım gemileriyle sivillere gıda, ilaç ve su ulaştırmak için çalışmalarını sürdürüyor. Türk Kızılayı, Gazze içinde kurulan mobil hastaneler ve gıda dağıtım noktalarıyla aktif bir rol üstleniyor.
Gazze'deki Kriz Küresel Bir Dönüm Noktasına mı Gidiyor?
Gazze saldırıları ve uluslararası tepkiler, sadece Ortadoğu’daki bir çatışmayı değil; aynı zamanda küresel diplomasi, medya etiği, uluslararası hukuk ve insan hakları anlayışı açısından da bir sınav niteliği taşıyor.
Yaşananlar, güç dengeleri ve insani değerler arasındaki uçurumu bir kez daha gözler önüne sererken; dünya kamuoyunun tepkileri de bu krizin hafızalarda uzun süre yer edeceğini gösteriyor.
Bu nedenle sadece siyasi değil, etik ve vicdani bir mesele haline gelen Gazze meselesinde atılacak her adım, hem bugünü hem de geleceği belirleyecek.