Covid-19 virüs salgınıyla birlikte pek çok alanda olduğu gibi tüketim alışkanlıklarında da yaşanan değişim, güvenilir gıda ve sağlıklı beslenme eğiliminin yükselişiyle birlikte önemli hale geldi. Gıda Mühendisi Ebru Akdağ, tedarik zincirinden tüketime kadar küresel anlamda yeni bir boyut kazanan gıda sektöründe, sağlıklı beslenmenin püf noktalarını, güvenli gıdaya erişimi ve tüketim alışkanlıklarındaki dönüşümü değerlendirdi

NAZ AKMAN/ANKARA - Salgın döneminde sıkça gündeme gelen gıda sektörü, güvenilirliğinden erişime, arzdan talebe, üretimden tüketime kadar hemen hemen her boyutuyla masaya yatırılan konuların başında geldi. Küresel ölçekte yeterli gıda üretimi ve gıdaya ulaşmanın öneminin arttığı bu dönemde, aynı zamanda gıda kıtlığı ve gıda krizinin de yaşanabileceği senaryosuyla ülkelerin bu alandaki politikalarını geliştirmeleri zorunluluk hali aldı. Söz konusu süreç, gıda ihracatındaki kısıtlamalarla birlikte tedarik zincirinin bozulmasıyla beraber yoksul ülkeler başta olmak üzere tarımda dışa bağımlı ülkelerde gıda güvensizliği riskini de tetikledi. Bu anlamda Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) içinde yer aldığı Küresel Gıda Krizleri Ağı`nın yayınladığı 2020 yılı raporunda duruma dikkat çekilmişti. Raporda, 55 ülkede 135 milyon kişinin gıda güvencesi açısından kriz düzeyinde ya da daha kötü durumda olduğu, Covid-19 salgınının da etkisiyle daha büyük krizlerin yaşanabileceğini, salgınının gıda ticareti ve piyasalar üzerindeki etkilerinin hafifletilmesine ilişkin olarak ülkelerin gıda tedariki, küresel gıda ticareti ve gıda güvenliği üzerine ayrıca özen göstermeleri gerektiği vurgulanmıştı. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de salgının gıda güvenliği sorunu yaratabileceği varsayımı üzerinden değişen tarım ve gıda politikalarının yanı sıra aynı zamanda kamuoyunda da hastalığa yakalanma endişesi nedeniyle sağlıklı beslenme farkındalığı arttı. Mutfak Ürünleri ve Margarin Sanayicileri Derneği (MÜMSAD) Genel Koordinatörü, Gıda Mühendisi Ebru Akdağ, tedarik zincirinden tüketime kadar küresel anlamda yeni bir boyut kazanan gıda sektöründe, sağlıklı beslenmenin püf noktalarını, güvenli gıdaya erişimi ve tüketim alışkanlıklarındaki dönüşümü anlattı. Tüketim alışkanlıkları arasında özellikle yeme içme konusunda tercihlerin değişkenlik gösterdiğini ifade eden Akdağ, mutfaklarında bu seçimlerle yeniden şekillendiğini belirtti. Sağlıklı beslenme farkındalığıyla paralel gelişen bilgi kirliliği konusunda dikkatli olunması gerektiğini ifade eden Akdağ, yasal düzenlemelere ve kalite yönetim sistemlerine uygun şekilde üretilen, denetim mekanizmasına tabii tutulan güvenilir gıda olarak adlandırılan ürünlerin tercih edilmesi gerektiğini belirtti. Güvenilir ambalajlı gıdalar Gıda okur yazarlığının geliştirilmesinin önemini vurgulayan Akdağ, “Mucize gıda diye bir şey yok, önemli olan güvenilir gıdaya ulaşmaktır. Güvenilir ambalajlı gıdalardan kastımız, yasal düzenlemelere ve kalite yönetim sistemlerine uygun şekilde üretilmiş, bir denetim mekanizmasının içerisinde yer alan gıdalardır. Gıda seçimlerimizde açıkta satılan, Bakanlık onay veya kaydı olmayan, ambalajı zarar görmüş ürünlerden uzak durmalıyız. Bu kapsamda gıda okur–yazarlığımızı geliştirmeliyiz, ne de olsa rafların karşısına geçtiğimizde seçimleri yapan patron bizleriz. Ürün etiketlerinde dikkat etmemiz gerekenler temelde, Bakanlık onay veya kaydının oluşu, besin değerleri tablosu, son tüketim tarihi ve alerjenler gibi bilgilerdir. Açıkta satılan ambalajsız gıdada bunların hiçbirini bilemez, ürüne güvenemeyiz” dedi. Dondurulmuş meyve ve sebzeler nasıl hazırlanır? Dondurulmuş gıdaların, tesislerin hasat alanlarına yakın kurulması sayesinde, ürünlerin kısa sürede şoklanmasıyla üretilebildiğini söyleyen Akdağ, dondurulmuş alternatiflerin yüksek teknolojiyle, hasadın ardından yarım gün bile geçmeden şoklandığını belirtti. Akdağ, “Çoğumuzun dolabında mevsiminde alıp, dondurduğumuz gıdalar bulunuyor. Ancak bu meyve ve sebzelerin hasadın ardından, özellikle büyük şehirlerdeyseniz karşınıza çıkması için yaklaşık bir haftalık yolculuk süresi geçiriyor. Dondurulmuş gıdalar, tesislerin hasat alanlarına yakın kurulması sayesinde, ürünlerin kısa sürede şoklanmasıyla üretiliyor. Uygulanan yüksek teknoloji ürünlerin besin değerini kaybetmeden dondurulmasını sağlıyor. Besin değerini kaybetmeyen ve güvenilirliği ile tavsiye edilen dondurulmuş gıdalar, pratikliği ve raf ömrü boyunca besin değerini koruyarak derin dondurucuda saklanabilme özelliği ile de hayatı kolaylaştırıyor. Yapılan araştırmalar bu şekilde dondurulmuş meyve ve sebzelerin marketteki taze alternatiflerinden bile yüksek besin değerine sahip olduğunu ortaya koyuyor” diye konuştu. Çiğ hayvansal gıdalar yıkanmamalı Mutfakta yapılan temel hatalardan birinin et, yumurta gibi çiğ hayvansal gıdaların yıkanması olduğunu bildiren Akdağ, bu uygulamanın mikroorganizmalardan korunmak için yeterli olmadığını sağlık riskini artırdığını söyledi. Et ve yumurta gibi ürünlerin yıkanmasının, ürünlerin üzerindeki mikroorganizmaların etrafa yayılmasından başka bir işe yaramayacağını ifade eden Akdağ, etin yeterince pişirilmesi gerektiğini söyledi. “Bitki çaylarını kafamıza göre karıştırıp limitsizce tüketmek doğru değil” Son dönemde bitki çaylarının tüketiminde artış gözlemlendiğini söyleyen Akdağ, çayların rastgele karıştırılması ve sınırsız tüketilmesinin doğru olmadığını belirtti. Akdağ, bitki çayları konusunda dikkat edilmesi gereken hususlar konusunda önerilerde bulunarak, açıkta ve kontrolsüz satılan bitki çaylarının risk barındırabileceği konusunda uyarıda bulundu. Akdağ son olarak, “Her bitkinin kendine has etken maddeleri var ve bunların doğru dozda tüketilmesi gerekiyor. Ne de olsa dozuna göre gıdanız faydalı da olabilir riskli de. Ayrıca farklı etken maddelerin birbiriyle etkileşimi de istenmeyen yan etkilere neden olabilir. Bu nedenle bunların bilimsel olarak çalışılıp, doz ayarlamasının yapılması gerekir. Bitki çaylarını kafamıza göre karıştırıp limitsizce tüketmek doğru değil. Öte yandan, açık olarak satılan bitkilerin nereden toplandığını, yakınında kirli su olup olmadığını, içerisindeki böcek, larva gibi yabancı maddelerin temizlenip temizlenmediğini de bilemiyoruz. Üstüne üstlük bitkilerin doğru türü olması da önemli. Mesela birçok çeşit papatya var ancak bunların hepsinin tüketimi uygun değil. Tüm bu nedenlerle bitki çayları konusunda da tercihimiz kuşkusuz ambalajlı, bilinir markaların ürünlerinden yana olmalıdır” dedi.