Türk kültürünün en önemli figürlerinden Hacivat ile Karagöz, 21.Yüzyıl’da Hayali adı verilen Karagöz sanatçılarının perdesinde yaşamını sürdürüyor. Hacivat ve Karagöz’ün yaşıyor olması bir taraftan içimizi rahatlatırken dünya çapındaki geleneğimize yurtdışındaki örnekleri kadar değer veriliyor mu sorusu kafaları kurcalıyor
DİLEK ATLI / BURSA - Osmanlı’nın ilk başkenti Bursa’dan çıkıp Anadolu’nun kültür mirasları arasında yerini alan Hacivat ile Karagöz, bugün halen perdelerde vücut buluyor. Buna rağmen tam anlamıyla “gölgede kalan” geleneğimiz Bursa başta olmak üzere Türkiye’deki sanatçıların emeğinin yanı sıra halkın da desteğine ihtiyaç duyuyor. Geleneksel Türk Tiyatrosu Karagöz, Orta Oyunu, Köy Seyirlik Oyunları, Meddah üzerine kuruludur. Bu nedenle çocuklar kadar, yetişkinleri de ilgilendiren bir sanattır Karagöz. Zira, Karagöz’ün bir felsefesi vardır. Ustaları der ki: “Karagöz perdesi dünyaya benzer Arkada yanan ışık ruha benzer Oynayan Karagöz ve Hacivat da insana benzer Arkada ışık yandığı zaman insanlar dünyada hayat bulur Eğer ışığa üflediğinizde ruh giderse tasvirler de, insanlar da dünya da ölür Ve perde kararır” 14. yüzyılda Karagöz ve Hacivat, perdede bir gölge oyunu olarak Şeyh Küşteri tarafından canlandırılmış, böylece bu iki isim gölge oyununun en önemli simgeleri olarak ünlenmişti. Asırlar önce Bursa’da doğup dünyaya yayılan Karagöz oyunu, 2009 yılında UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miraslar listesine alındı. 700 yıl öncesinden bugüne adını yaşatmayı başaran Karagöz oyunu, Türkiye’nin farklı yerlerinde halen izleyicisiyle buluşmaya devam ediyor. Karagöz oynatıcısı, Karagöz ustası ya da Karagöz sanatçısı… Aslında gerçek isimleri “Hayali”… Karagöz ile ilgili hayal kurup, bunu yazıya dökerek oyunlar hazırladıkları için onlara “Hayali” deniliyor. Hayali Osman Ezgi de bu sanatçılardan biri. 31 yaşındaki Hayali Ezgi, Bursa’nın en genç Karagöz sanatçısı. Profesyonel olarak Karagöz oynatıcılığı yapan, 21. yüzyılda bunu meslek olarak seçip ekmek parasını kazanan Hayali Osman Ezgi, Karagöz ile bundan 12 yıl önce tanışmış. Aslında tiyatro oyuncusu olmayı hedefleyen Ezgi, ustası Nevzat Çifçi tarafından yeteneği keşfedilerek Karagöz Oyunları’na teşvik edilmiş. O günden sonra da Karagöz, Ezgi için adeta bir tutku haline gelmiş. “Yıl 2019 ve biz Hayaliyiz” diyerek sözlerine başlıyor Ezgi. Nasıl hayali olunacağını da şu sözlerle anlatıyor: “Ustalarımızın çoğu 40 ila 60 yaşlarındadır. Çünkü usta-çırak ilişkisi ile yaşamını sürdüren bu meslek, ilerleyen yaşlarda altın çağınızı yaşamanızı sağlar. Üniversitelerde okutulan bir bölümü yok. Çalışmalar yapılıyor, belki bir süre sonra gerçek olur. Dernek çatıları altında Hayaliler toplanıyor. Uluslararası Gölge ve Kukla Oyunları Birliği (UNİMA), benim üyesi olduğum bir dernek. Karagöz, usta-çırak ilişkisiyle öğrenilen bir meslek olarak vakti geldiğinde ustanın çırağına peştamal bağlamasıyla başlar. Bu da, çırağın ustasının da yer aldığı Hayalilerden oluşan bir kurulun karşısına geçerek oyununu sergilemesi ve gereken onayı kuruldan almasıyla gerçekleşir. Orta Oyunu’nda da “kavuk geleneği” vardır örneğin. Karagöz Oyunu’ndaki ustalıkta ise peştemal kuşanılır.” Türkiye’nin birçok yerinde Karagöz oynatıcıları olduğunu belirten Hayali Ezgi, meslektaşları arasındaki iletişim eksikliğini vurgulayarak, Hayalilerin rekabet nedeniyle sadece festivallerde bir araya geldiklerini söylüyor ve ekliyor: “Karagöz’ü en iyi kim oynatıyor sorusunun bir yanıtı yok. Bunu en iyi halk belirleyebilir. Eğer izleyici sizi beğeniyorsa, iyi bir ustasınız demektir. Fakat, ustalar birbirini eleştirmekten öteye geçemiyor.” Genç Karagözcülerin yeniliğe açık olduklarını ve yeni metinler denemekten korkmadıklarını ifade eden Hayali Osman Ezgi, sözlerine şöyle devam ediyor: “Genel olarak oyunları ikiye ayırıyoruz. Bunlar, Kar-i Kadim dediğimiz gelenekçi metinler ile Nev-i İcat dediğimiz yeni yazılmış metinlerdir. Yeni kuşak, yeni metinlere güncel konuları ve günlük dili eklerken olgun ustalarımız eski dilin kullanıldığı gelenekçi metinler kaleme alırlar. Eski oyunların tabii ki devam etmeli. Ama ağır bir dil, günümüzde seyirci ile bağın kurulamamasına neden oluyor. En büyük yenilik metin üzerinde yapılıyor. Zira bir usta, metni kendi yazar, oyunda kullanılan “tasvir” adını verdiğimiz figürleri kendi tasarlar ve yapar. Deriden yapılan bu tasvirleri, yani tüm karakterleri perde arkasında seslendiriyoruz. Elektrik bu topraklara gelmeden önce kandil ve mumla aydınlatılan perde, saz ekibinin icra ettiği müzikle seslendirilirken günümüzde aydınlatma ve ses sistemleri kullanılıyor. Yani teknolojiye uyum sağlanıyor. Bu uyum, genç Hayaliler tarafından metinlere de aktarılıyor. Bu da Karagöz sanatının ölmemesine, günümüzde halen varlığını sürdürmesine katkı sağlıyor. Olgun ustalarsa metin de eskiyi savunmaya devam ediyor. Oysa mizah dili bile iki yılda bir değişiyor.” Hayali Ezgi, okullardan belediyelere, festivallerden özel gösterimlere kadar her davete katıldıklarını söylüyor: “Karagöz metinleri doğaçlamaya açık metinlerdir. Çocuk ya da yetişkinlere özel olarak oynanırlar. Mekan, zaman ve güncelin etkisi altındadır oyun. Bir de garantili espriler vardır ki eğer kimsenin gülmediği oyunlar varsa bunlar devreye sokulur ve illa ki izleyicilerden alkış ya da kahkaha alır. Bu bakımdan nitelikli Karagözcülerin yetiştirilmesi önemlidir. Çünkü Karagöz oyunu çok popülerleşirse kalitesinin düşme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Karagöz, her zaman gününün problemlerini yansıtır. Günümüz problemlerine baktığınızda ekonomik sıkıntı, işsizlik, çevre kirliliği, küresel savaşlar… Bunları her zaman oyunlarda görebiliyorsunuz. Eskiden Karagöz oyunları, Anadolu’da gazetelerin ulaşamadığı ücra yerlerdeki insanların haber alma aracıymış. Karagöz ustası, her yeri gezdiği için topladığı tüm haberleri oyununu sergilediği halka mizah ve kurgu ile aktarırmış. Yani, Karagöz’ün bir haberci özelliği de varmış. Bizim bu yüzyıldaki derdimizde izleyenlerin dersler çıkarabileceği, farkındalık sağlayabilecekleri konulara değinmek. Bu nedenle nitelikli ustalara çok fazla şey düşüyor.”Hacivat ile Karagöz yaşıyor!
Bunlar da ilginizi çekebilir