Sarım Çayı ve kolları üzerinde yapılması planlanan HES’e karşı olan Sarım havzası sakinleri ve yöre dernekleri, HES’in iptal edilmesini istedi. Sarım Havzası ve Çevresi Doğal ve Kültürel Mirasın Korunması Derneği Başkanı Turhallı, havza insanlarına bölgeye sahip çıkmaları çağrısı yapıp “Su yok olursa biz de yok oluruz” uyarısında bulundu. Turhallı, yöredeki dağların yenilenebilen enerji kaynaklara uygun olduğuna işaret etti. Yöre halkı ise; HES yapılması durumunda coğrafyalarının yerle bir olacağını düşünüyor

Şehriban Eleftoz / Diyarbakır - Sarım Çayı ve kolları üzerinde yapılması planlanan HES’e karşı olan Sarım havzası sakinleri ve yöre dernekleri, HES’in iptal edilmesini istiyor. [caption id="attachment_215821" align="alignright" width="295"] Yöre Halkından Kamile Özan[/caption] Bingöl Genç İlçesi ve Diyarbakır Lice İlçesi’nden geçen Sarım Çayı ve yan kolları üzerinde yapılması planlanan Hidroelektrik Santrali (HES) için Bingöl Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, 16 Aralık 2020 tarihinde halk toplantısı düzenlemişti. Toplantıya katılan Sarım Havzası çevre köyleri HES’in bir doğa felaketi olduğunu belirterek Sarım Havzası mevkiinde yapılması planlanan HES’e “Hayır” demişti. Halkın tepkisi ise halen sürüyor. Özel iklimi ile dünyada eşine az rastlanan bir doğa güzelliğine sahip olduklarına dikkat çeken yöre halkı, HES’in yapılması durumunda bu coğrafyanın yerle bir olacağını belirtti. Yaban yaşamın da korunması gerektiğini söyleyen Sarım havzası sakinleri, HES’in iptal edilmesini istedi. [caption id="attachment_215819" align="alignright" width="280"] Dernek Başkanı Emin Turhallı[/caption] Diyarbakır, Bingöl ve çevre iller etkilenecek Sarım Havzası ve Çevresi Doğal Ve Kültürel Mirasın Korunması Derneği Başkanı Emin Turhallı, Sarım Havzası Sağgöze, Yazkonağı ve Geyikdere mevkiinde yapımı planlanan HES’e karşı olduklarını belirterek şu açıklamayı yaptı: “Buraya yapılacak baraj, bir yıkıntıdır. Buraları altınla doldursanız da bizim insanlarımız kabul etmez. Su yaşamdır. Su olmazsa bu dağlar yeşerir mi, kar tutar mı, yağmur yağar mı? Baraj yapılan yerlerde kar yağmıyor. Kar yağmazsa pınarlar da akmaz su da. Bu havza kuruduğu zaman Diyarbakır, Bingöl ve çevre iller de etkilenecek. İklim değişikliği meydana gelecek. Lütfen buna dur diyelim! Yaşam her şeyden öncelikli. Her şeyi para ile bulabilirsiniz ama yaşamı kaybettiğiniz zaman hiçbir şeyin anlamı olmaz. Burada onlarca köy var. Kimi tarladan, kimi arıdan, kimi balıktan, kimi meyveden, kimi de yabani ottan kazanıyor. Bu yörenin ürünü çok değerli, herkes bir şekilde kazanıyor. Buranın havası, insanların ruhuna işlemiş, insanlar burayı terk edemez. 1993 yılında insanlar buradan şehre göç ettikleri zaman kanserden öldü. HES yapılması durumunda, insanlar göç ederse toplu intihara gitmiş olur.” “Su yok olursa biz de yok oluruz” Tüccarlar ve şirketlerin de dinlenilmemesi gerektiğini dile getiren Turhallı; yörede insanların yanında kuşlar, ağaçlar ve su samurlarının yaşadığına dikkat çekerek “Su samurların yaşaması demek suyun temiz olması demek. Sarım havzası insanlarına çağırımdır: Senin sadece burada tarlan ve evin yok. Buradaki dağlar da ovalar da senin. Sahip çıkalım. Su yok olursa biz de yok oluruz” uyarısında bulundu. HES değil, yenilenebilen enerji kaynaklar yapılmalı Sarım havzasının özel iklimi ile dünyada eşine az rastlanan bir güzelliğe sahip olduğunu belirten Turhallı, dağların yenilenebilen enerji kaynaklara uygun olduğuna işaret ederek şunları söyledi: “Şevşin Dağı’ndan üst kısımlardaki Merkin Yaylası Dağı’na kadar uzanan sırtta kurulacak rüzgâr tribünleri ile Sarım havzasında kurulacak 10 tane barajdan daha fazla elektrik üretebilir. Baraj suların altında kalacak olan ve alt kesimlerde çoraklaşacak arazilerde güneş panelleri kurulabilir. Bir çeşme sudan sınırsız enerji elde edebileceğine inanıyorum. Lütfen bu doğayı tahrip etmeyin. Yazık, günahtır.” Topraklarımıza peşkeş çekilmesin Yüzyıllardır yaşadıkları topraklara başkalarına peşkeş çekmelerini istemediklerini bildiren Turhallı, konuşmasına şöyle devam etti: “Sadece şirketler mi devletini seviyor? Bu insanlar da devletini seviyor. Neden sevmesin? Doğayı seven tüm insanlar iyidir. Kötü insan yok, kötü eden yanlış sistemlerdir. Bu sistemlerden vazgeçin. Doğanın sitemine bakın; göreceksiniz ki kimse kimseyi kırmayıp üzmeyecek. Alanımızı daralttıkça birbirimizi vurmaya, katletmeye çalışacağız. Ama alan genişledikçe birbirimizi seveceğiz. Her şey doğasıyla güzel olur. Beton arasında yaşamak ölümdür.” Turhallı, sözlerini şöyle tamamladı: “Burası Karadeniz gibi, Karadeniz de burası gibi. Buralar da Munzur, Akça, Kaz Dağları gibi. Doğanın her yeri güzel. Buralara sahip çıkalım. İnsanların bölgeye gelmelerini rica ediyorum. Bu suyun akıntısını görsünler. Artık bu su, bu dağlar, bu vadiler, bu ağaçlar, bu kuşlar ve arılar onlara konuşsun. Herkes onu gözüyle görüp kulağıyla duysun. Sarım havzasına kazma vurulmasın! Yetkililer bizi duysun.” [caption id="attachment_215820" align="alignright" width="313"] Köy sakinlerinden Hamdullah Oktay[/caption] Yöre halkı: HES yapılırsa bu coğrafya yerle bir olur HES yapımı planlanan, Kaymaz Mezrası Sağgöze (Riz) Köyü sakinlerinden Hamdullah Oktay, “Bu havzada 9-10 köy var. HES yapılması demek bu köylülerin ölmesi demektir. Biz köylüler olarak HES’in yapılmasını istemiyoruz. Hepimiz karşıyız” dedi. Yöre halkı Kamile Özan ise, “Kesinlikle baraj yapılmasını istemiyoruz. Biz yaşlandık, bu saatten sonra nereye gideceğiz? Başka bir yere gidemeyiz. Ben ve eşim hastayız baraj yapımına karşıyız” diye konuştu. [caption id="attachment_215822" align="alignleft" width="700"] Halis Aydemir[/caption] Yıllardır bu coğrafyada arıcılık ile geçimini sağladığını anlatan Halis Aydemir da itirazlarını şöyle ifade etti: “Buranın geçimlerinden biri de arıcılıktır. Bizim bu coğrafyanın balı çok meşhur. Geven, Kekik, Ballıbaba Çiçeği gibi birçok çiçek türü var. Arıcılık ve hayvancılık gibi bu güzel kaynaklarımızın kalmasını istiyoruz. HES yapımına karşıyız. Biz buradan nereye gidebiliriz? Eğer HES yapılırsa arıcılık yapanlar nereye gidecek? Buradaki mezralarda başka su kaynağı yok. İçme suyunu bu çaydan karşılıyorlar. HES yapıldığı zaman bu coğrafya yerle bir olur.”