Güney Asya’nın iki nükleer gücü Hindistan ve Pakistan arasında tırmanan gerilim, yeni bir savaşın habercisi olabilir. Son haftalarda Keşmir’de yaşanan saldırılar ve askeri operasyonlar, “Hindistan ve Pakistan neden savaşıyor?” sorusunu bir kez daha gündeme taşıdı. Artan çatışma riskiyle birlikte Hindistan Pakistan savaşı ihtimali, hem bölgesel hem de küresel düzeyde endişe yaratıyor. İki ülkenin sahip olduğu büyük insan gücü – Hindistan nüfusu ve Pakistan nüfusu – da merak edilirken gözler tarafların askeri kapasitelerine çevrildi. Mevcut gelişmeler, Pakistan Hindistan askeri gücü dengesinin de yeniden sorgulanmasına neden oluyor.

6 Mayıs’ta Hindistan Hava Kuvvetleri, Pakistan kontrolündeki Azad Keşmir bölgesine hava saldırısı düzenledi. Saldırıda sivillerin yaşamını yitirdiği iddia edilirken, Pakistan beş Hint savaş uçağını düşürdüğünü duyurdu. Her iki tarafın da sert açıklamaları ve yeni askeri sevkiyatlar, Pakistan Hindistan askeri gücü dengesini yeniden gündeme getirdi.

Hindistan ve Pakistan'da gerilim tırmanıyor: 26 sivil öldü

Keşmir Düğümü 77 Yıldır Çözülemiyor

Sıkça merak edilen “Hindistan ve Pakistan neden savaşıyor?” sorusunun cevabı 1947 yılına uzanıyor. Keşmir, o tarihten bu yana iki ülkenin de üzerinde hak iddia ettiği ve defalarca savaşın eşiğine getiren stratejik bir bölge.

Her iki ülke de bu toprak parçası üzerindeki egemenlik iddiasından vazgeçmiş değil. Son olaylar, “Hindistan ve Pakistan neden savaşıyor?” sorusuna yeniden ışık tutarken, geçmişin gölgesi günümüzde yeni bir savaşın zeminini hazırlıyor.

Bakan Fidan, Sırbistan Cumhurbaşkanı Vucic tarafından kabul edildi
Bakan Fidan, Sırbistan Cumhurbaşkanı Vucic tarafından kabul edildi
İçeriği Görüntüle

Askeri Güç Dengesi

Hindistan Pakistan savaşı dünkü hava operasyonuyla başlarken, tarafların askeri kapasiteleri dikkatle izleniyor. İşte güncel Pakistan Hindistan askeri gücü verileri:

Hindistan:

  • Aktif Asker: 1.45 milyon
  • Yedek Güç: 1.15 milyon
  • Savaş Uçağı: 679
  • Nükleer Başlık: 172
  • Donanma: 16 denizaltı, 11 destroyer, 2 uçak gemisi

Pakistan:

  • Aktif Asker: 660.000
  • Yedek Güç: 550.000
  • Savaş Uçağı: 498 (JF-17, F-16, J-10C)
  • Nükleer Başlık: 170
  • Donanma: 8 denizaltı, 10 fırkateyn

Sayısal veriler, Hindistan’ın üstünlüğünü gösteriyor. Ancak Pakistan Hindistan askeri gücü dengesine bakıldığında Pakistan’ın “önleyici nükleer saldırı” doktrini sayesinde bu farkı dengelediği görülüyor. Pakistan’ın son yıllarda envanterine eklediği insansız hava aracı teknolojileri ve istihbarat kapasitesi de dikkate değer.

Hindistan

Nüfus Dengesi

Toplam insan gücü, yalnızca askeri değil ekonomik ve stratejik gücü de temsil ediyor. Bu noktada Hindistan nüfusu ve Pakistan nüfusu, bölgedeki dinamikleri anlamak açısından büyük önem taşıyor.

  • Hindistan nüfusu 1.43 milyar ile dünyanın en kalabalık ülkesi konumunda.
  • Pakistan nüfusu ise yaklaşık 249 milyon ve beşinci sırada yer alıyor.

Yüksek genç nüfus oranları, askeri kaynaklara doğrudan katkı sunarken, aynı zamanda yönetilmesi gereken büyük sosyal yükler de oluşturuyor. Demografik baskı, savaş kararlarının hem kamuoyu desteği hem de sürdürülebilirliği açısından belirleyici.

Hindistan Pakistan savaşı tehdidine rağmen uluslararası toplumdan güçlü bir tepki gelmiş değil. Birleşmiş Milletler, Çin ve ABD taraflara sadece “itidal” çağrısı yaparken, sahada gerilim artıyor. Pakistan’ın yaptığı son açıklamada, Hindistan’ın Keşmir politikasının “işgalci” olduğu vurgulandı.

Taraflar arasında gerçekleşen sınırlı diplomatik temaslar, çözüm için yetersiz kalıyor. Bu da analistlerin “Hindistan ve Pakistan neden savaşıyor?” sorusuna yalnızca tarihsel değil, aynı zamanda güncel siyasi faktörlerle de cevap vermesine neden oluyor.

Çatışma büyüyecek mi?

Artan askeri hareketlilik, milliyetçi söylemler ve sınır bölgelerindeki yığınaklar, Pakistan Hindistan askeri gücü rekabetinin topyekün savaşa dönüşme riskini artırıyor. Ayrıca, artan Hindistan nüfusu ve Pakistan nüfusu, bölgedeki su kaynakları üzerinde baskı oluşturuyor.

Uzmanlar bu şartlarda, Hindistan Pakistan savaşı olasılığını artık bir spekülasyon değil; somut bir güvenlik riski olarak değerlendiriyor. Keşmir merkezli bir krizin tüm dünyayı etkileyen bir savaşa dönüşmesi kaçınılmaz hale gelebilir.

Muhabir: Ziya Burak Erol