Sağlık

İstemsiz kilo kaybına dikkat edilmeli

Abone Ol
KADINLARDA DAHA SIK GÖRÜLÜYOR Bu rahatsızlığın yaş grubu olarak 15-65 yaşlarında ve cinsiyet olarak da bayanlarda daha sık görüldüğünü belirten Prof. Dr. Bor, "Toplumda HBH olarak yüzde 10-15, kabızlık şeklinde yüzde 9 (kadınlarda yüzde 12, erkeklerde yüzde5) ve gaz olarak ise yüzde 15 oranında görülür. Yani sık rastlanan bir hastalıktır. Genellikle 30-50 yaşları arasında başlar. Nadiren yakınmalar çocukluktan itibaren bulunabilir. Yaşlılarda sıklığı ve ciddiyeti artmaktadır. Tanı esas olarak hastanın yakınmalarının dinlenmesi ile koyulur. Alarm bulguları denilen tehlike işaretleri yoksa kolonoskopi vs. gibi ileri incelemeler gerekmez. Muayenede genellikle bulgu saptanmasa da diğer hastalıkların tanınabilmesi amacıyla yapılır. HASTALIĞIN ‘ALARM’ BULGULARI SADECE KANSERE İŞARET DEĞİL! Yine de gaitada (dışkıda) gizli kan aranması özellikle 40 yaş üstünde yakınması olsun olmasın herkesin yaptırması gereken bir kontrol muayenesidir. Bu sırada gaitada parazit incelemesi yapılması da ek katkı sağlar. Bazı tiroid hastalıkları, kontrolsüz şeker hastalığı gibi bazı durumlarda da barsak yakınmaları olabilir. HBH’da kanser riski bu hastalığın bulunmadığı kişilere göre artmaz. Zaten çok sık doktora gidip, çok sayıda tetkik yaptırdıklarından belki de hiçbir tetkik yapılmayanlara göre riskleri daha az da olabilir" dedi. Prof. Dr. Bor, ancak bazı bulguların HBH’da kanser riski yönünden önemli olduğunu kaydederek şöyle devam etti: "Daha önce hiçbir yakınması olmayan bir kişide 40 yaşından sonra (bazı kaynaklara göre 50 yaş) HBH yakınmaları başlaması, İstemsiz kilo kaybı, Geceleri ortaya çıkan ve derin uykudan uyandıran yakınmaları varlığı, Ailede barsak kanseri, iltihabi barsak hastalığı, çölyak hastalığı varlığı, Kansızlık, Makattan kan gelmesi veya kanlı ishal, Süt ve sütlü ürünlerle artan yakınmalar, Ateş (basması değil, derece ile yüksek ölçülmesi). Ayrıca kişinin yakınması olmasa da birinci derece akrabada barsak kanseri varlığında inceleme yapılmalıdır" PSİKOLOJİK SORUNLAR DA ÖNEMLİ BİR FAKTÖR Prof. Dr.Bor, hastalığın psikolojik yönü ile ilgili de şunları kaydetti: "Bu hastalık sadece psikolojik olarak tanımlanamamakla birlikte kişinin psikolojik durumu ile çok yakın ilişkisi vardır. Fonksiyonel adı verilen bu grup hastalıkta yakınmalar psikolojik sorunların ve özellikle de gereksiz kanser korkusunun varlığında daha da kötüye gider. Bazen zeminde hiçbir hastalık yokken sürekli yakınma üreten olgular da vardır ve bu hastalar doğrudan psikiyatri hekimlerine başvurmalıdır. Altta yatan psikiyatrik hastalıklarla yüzleşilememesi tedaviyi daha da zorlaştırır. Daha sık rastlanan bir hasta grubunda zeminde var olan barsak hastalığı psikiyatrik sorunların eklenmesiyle kötüleşir.Nedeni tam bilinemediğinden tedavi başarıları sınırlı kalmakta ve hastalığın tamamen ortadan kaldırılması ise neredeyse olanaksız olmaktadır. İlginç bir nokta da İBS hastalarında plasebo denilen etkisiz ilaçların yakınmaları geçici azaltmadaki başarısının yüzde 30-70 gibi çok yüksek oranlarda olmasıdır. Bu nedenle hastanın hekimine inanması tedavi başarısını yükseltecektir.”