Anadolu Mozaik Sanatı Atölyesi’nden 18 öğrencinin doğal taşlarla hazırladığı eserler, “Kadim Zamanlardan Günümüze Taştaki Parmak İzleri” başlığıyla Ankara Kent Konseyi sergi salonunda sanatseverlerle buluştu. Sanatçı Suna Poyraz Gözüm’ün öncülüğünde hazırlanan mozaik sergisi, kadın emeğini ve Anadolu’nun kadim sanat mirasını görünür kılıyor. Sergi, taşın estetiğini ve tarihini günümüze taşıyor.
Mozaik sanatçısı Suna Poyraz Gözüm’ün kuruculuğunu yaptığı atölyede, Eylül 2024 - Haziran 2025 döneminde üretilen eserler, Anadolu’nun binlerce yıllık kültürel mirasını günümüze taşıyor. Sergi bir hafta boyunca ziyarete açık olacak.
2010 yılından bu yana mozaik sanatıyla ilgilenen ve 2015’te Hamamönü’nde kendi atölyesini kuran Gözüm, bugüne dek 200’den fazla kişiye bu sabır isteyen sanatı sevdirdiğini söyledi. “Her taş, geçmişe açılan küçük bir pencere” diyen Gözüm, eserlerin tarih ve estetiğin sessiz anlatıcısı olduğunu vurguladı.
Anadolu’nun binlerce yıllık sanat mirası
Serginin açılış resepsiyonunda konuşma yapan Anadolu Mozaik Sanatı Atölyesi Kurucusu, mozaik sanatçısı Suna Poyraz Gözüm, “Anadolu’nun binlerce yıllık sanat mirasının önemli bir parçası mozaik sanatını sizlerle buluşturmanın heyecanı içindeyiz. Mozaikler yalnızca birer sanat eseri değil aynı zamanda tarihimizin, inançlarımızın ve estetik anlayışımızın sessiz anlatıcısıdır. Bu sergide farklı dönemlerden ve coğrafyalardan seçilmiş örneklerle mozaik sanatının zarafetini ve zenginliğini gözler önüne sermeye çalıştık” dedi.
“Dünya medeniyetleri uygarlıkları Anadolu’dan geçiyor”
Serginin açılışında konuşan Emin Antik Sanat Merkezi Genel Koordinatörü İbrahim Terzioğlu da Anadolu’nun mozaik sanatı açısından eşsiz bir mirasa sahip olduğunun altını çizdi. Terzioğlu bu kültürel zenginliğe rağmen halkın kendi tarihini yeterince bilmediğini belirterek, bu tür atölye ve sergilerin önemine dikkat çekerek, “Roma, Yunan, Bizans mozaiklerinin en zengin örnekleri Anadolu’da. Dünya medeniyetleri uygarlıkları Anadolu’dan geçiyor. Suna Gözüm, Anadolu Mozaik Atölyesi’nde çok güzel sanatçılar yetiştiriyor” diye konuştu.
“Görevimiz kültürel değerlerimizi geleceğe taşımak”
Ankara Kent Konseyi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Şevket Bülend Yahnici ise sanatın kültürel aktarımda taşıdığı misyonu hatırlattı. Yahnici, “Bizim görevimiz Türk kültürüne ait olan tüm değerleri geçmişten getirip günümüzde yaşatmak, yaygınlaştırmak ve geleceğe taşımak. Ankara Kent Konseyi oldukça yüksek sayıda sivil toplum kuruluşunun dahil olduğu bir temsil yeri. Türkiye’de örneği olmayan bir şekilde büyümüş ve genişlemiş bir yapı. Siyasete ve siyasi tavra fazlaca yüz vermeyen ama siyasetin tüm renklerinin temsil edildiği alan olmasını gözetmek suretiyle bu çalışmalara devam edeceğiz. Sanat olmazsa siyasetin de bir hükmü yok” ifadelerine yer verdi.
“Bu tür etkinliklere her zaman çok ihtiyacımız var”
Hacettepe Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hasan Pekmezci de Cumhuriyet’in sanatla buluştuğu tarihsel süreçlere gönderme yaparak, “Kültür ve sanatın başkenti Ankara, bu çok önemli. 13 Ekim 1923 yılı Ankara’nın başkent oluşu, 14 Ekim 1923’te ise Türkiye’de ilk sanat sergisinin açıldığı tarih. O dönemler Anadolu’da sanat diye bir şey yoktu. Bugün ise mozaik sergisi açılıyor ve üstelik katılımcıların çoğu kadın. 1923-2025 tarihleri unutulacak tarihler değil. Bu tür etkinliklere her zaman çok ihtiyacımız var” dedi.
“Zor bir sanattır, fakat ruhu iyileştirir”
AKK Kale Meclisi üyesi, sanat eleştirmeni Ümit Yaşar Gözüm de sergiye Likya şiiriyle dokunaklı bir giriş yaparak mozaik sanatının “taşla yapılan bir hayal” olduğunu dile getirdi. Taşın şekillenerek sanata dönüştüğünü belirten Gözüm, bu zanaatın “ruhu iyileştiren” bir yanı olduğunu ifade etti. Gözüm, “Mozaik, bizim ‘gelenekli sanat’ diye tanımladığımız sanatların başında geliyor. Hayal gücü, taştaki parmak izleri ile şekillenerek sanata dönüşüyor. Dolayısıyla taş, taşın şekillenmesine; taşla resim yapma sanatı denir. Zor bir sanattır, fakat ruhu iyileştirir” diye konuştu.