İzmir Kadın Platformu tarafından organize edilen ve çok sayıda kadın örgütünün katıldığı yürüyüş, eski Konak Sümerbank önünde başlayarak Cumhuriyet Meydanı'nda son buldu. 500'e yakın kadının katıldığı etkinlikte, 2025 yılınının 'Aile Yılı' değil kadınların mücadele yılı olduğu vurgulandı. 

 İzmir Kadın Platformu adına basın açıklamasını okuyan Ilgın Çeribaş, şu ifadeleri kullandı:

CHP'li Karabat ve Özer hakkında soruşturma CHP'li Karabat ve Özer hakkında soruşturma

"Kamusal alandaki var oluşumuzu kısıtlamaya çalışıyorlar"

"AKP iktidarı, 2024 yılında açıklanan Orta Vadeli Program ve 12. Kalkınma Planı'nda yer alan esnek ve güvencesiz çalışmayı yaygınlaştırma planlarının bir parçası, gerici iktidarının tahkimi için 2025 yılını 'Aile Yılı' ilan etti. Plana göre aile ile iş yaşamının uyumlulaştırılması adı altında kadınlara esnek, güvencesiz, düşük ücretlerle çalışma dayatılırken, 'ailenin güçlendirilmesi' vurgusuyla cinsiyet eşitsizliğini derinleştirecek politikalar bir bir hayata geçirilerek kadınlar aileye, aile içinde de erkeğe daha bağımlı hale getirilmek isteniyor. Sermayenin ucuz emek ihtiyacı için boşanma oranlarının artması, doğum oranlarının düşmesi bahane edilerek Nüfus Politikaları ve Aile Enstitüsü kuruluyor. Evlilikler daha çok borçlandırarak teşvik ediliyor, boşanmalara arabulucu uygulamaları tekrar tekrar gündeme getiriliyor, nafaka hakkı yeniden tartışmaya açılıyor. Genel ahlak’ kavramıyla ortaya attıkları yasa tasarıları ile Türk Ceza Kanunu’nda yapılmak istenen değişikliklerle toplumsal yaşamı dini referanslarla inşa etmeye; kadınların ve LGBTİ artıların yaşamlarını biyolojik cinsiyete sıkıştırmaya, kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesini engellemeye, kamusal alandaki var oluşumuzu kısıtlamaya çalışıyorlar."

"Aile Yılı dedikleri yılı, kadınların mücadele yılı yapacağız"

İzmir Kadın Platformu üyesi Ezgi Çetin ise şu ifadeleri kullandı:

"Kadınlara durmadan 'Çocuk doğurun' diyen AKP iktidarı çocukları korumaya gelince ortadan kayboluyor. Narin Güran, Sıla bebek ve Yenidoğan çetesinde gördüğümüz gibi çocukların iradeleri, bedenleri ve varlıkları yok sayılıyor. Çocukların eğitimi, sağlığı, hakları için bütçe ayırmayanlar, sermayeye kaynak aktarıyor, cemaat ve tarikatlarla işbirliği protokolü imzalıyor. İktidar eğitimi sermayenin ihtiyaçlarına göre şekillendirirken bir yandan da laik eğitim rafa kaldırılarak eğitim dinselleştiriliyor. Çalışırken okumak zorunda kalan MESEM’li, liseli, üniversiteli gençler iş cinayetlerinde hayatını kaybediyor. Bütün bu saldırıların ideolojik bir saldırı olduğunu görüyoruz ve bir kez daha yineliyoruz; Çocukların öldürülmediği, yalnız kalmadığı, yoksullaştırılmadığı bir dünya ve yaşam için hep birlikte mücadele edeceğiz. Bugün sahip olduğumuz pek çok hak, yüz yıl önce kadınların mücadeleyle kazandıkları haklar. Bu tarihi sorumlulukla, birbirlerine göbekten bağlı tüm bu sorunlara karşı örgütlü ve birleşik mücadeleyi yükselteceğiz. Şiddet ve sömürü düzenine karşı eşit, özgür, birlikte bir yaşam için, savaşa karşı barış için, haklarımız ve hayatlarımız için ‘Aile Yılı’ dedikleri yılı, kadınların mücadele yılı yapacağız, yaşasın kadın dayanışması."

Editör: Deniz Berk