Kanal İstanbul Projesi'nin, Milli Eğitim Bakanlığı’nın 10. sınıf Coğrafya ders kitabında “gerçekleşmiş” bir devlet yatırımı gibi sunulması, eğitimde tarafsızlık tartışmalarını alevlendirdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2011’de “çılgın proje” olarak duyurduğu Kanal İstanbul, son yıllarda büyük çevre ve şehircilik tartışmalarına konu olmuştu. Tartışmalı proje, Milli Eğitim Bakanlığı onaylı ders kitaplarında öğrencilerin karşısına, bilimsel eleştirilerden ve toplumsal itirazlardan arındırılmış biçimde çıkarıldı.

Ders kitabında, projenin güzergâhı haritalarla gösterilirken, kanalın uzunluğu, genişliği ve derinliği gibi teknik ayrıntılar da verilerek, sanki yapımı devam eden ya da tamamlanmak üzere olan bir altyapı yatırımı gibi sunuldu. Kitapta, İstanbul Boğazı’nın “tehlikeli”, Kanal İstanbul’un ise “güvenli” olduğu izlenimi yaratılıyor; ancak projeye yönelik bilimsel eleştiriler, çevresel kaygılar, hukuki tartışmalar ve halkın tepkilerine yer verilmiyor.

Söz konusu ders kitabı içeriğini sosyal medyada gündeme taşıyan CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, “Bu bir ders kitabı değil, propaganda metnidir” diyerek duruma tepki gösterdi. Tanal, “Devletin eğitim sistemi, yandaş projelerin tanıtım broşürü haline getirilmiştir. Çocuklarımıza gerçekleri değil, iktidarın rüyalarını ezberletmek istiyorlar” ifadelerini kullandı.

Kanal İstanbul ders kitaplarına girdi-2

Eğitimciler de benzer kaygıları dile getirdi. Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, eğitim sisteminin ideolojik yönlendirmelere değil, bilimsel ve tarafsız bilgiye dayanması gerektiğini vurgulayarak, pedagojik ilkelere aykırı bu tarz içeriklerin eğitim materyallerinden çıkarılması gerektiğini belirtti.

Eğitim-Bir-Sen Genel Sekreteri Talat Yavuz ise projenin dikkatle ve dengeli biçimde sunulması halinde, tarafsızlık ilkesine aykırı bir durum oluşmayacağını ifade ederek, Kanal İstanbul gibi tartışmalı projelerin siyasi yönlerinden arındırılarak, örnek bir altyapı yatırımı şeklinde kitaplara girmesinin mümkün olabileceğini savundu.

Eğitim-İş Genel Başkanı Özbay: “Eğitimin Bir Propaganda Aracına Dönüştürülüyor”

Eğitim-İş Sendikası Genel Başkanı Kadem Özbay, Kanal İstanbul’un ders kitaplarına yalnızca olumlu yönleriyle dahil edilmesini eleştirerek, bu durum eğitimde tarafsızlık ilkesini açıkça ihlal ederek pedagojik bir hataya dönüştüğünü ifade etti. Özbay, şunları kaydetti:

“Ders kitaplarına Kanal İstanbul gibi bilimsel ve toplumsal açıdan hâlâ tartışmalı olan projelerin sadece olumlu yönleriyle eklenmesi, eğitimde tarafsızlık ilkesine açıkça aykırıdır. Bu tür projelerin, henüz toplumda ve bilim çevrelerinde uzlaşı sağlanmadan ders kitaplarına dahil edilmesi, eğitimin bir propaganda aracına dönüştürülmesidir. Öğrencilere eleştirel düşünme değil, dayatılan bir bakış açısı öğretilmektedir. Bu, pedagojik olarak da, etik olarak da kabul edilemez bir durumdur.”

“Kitap Hazırlama Süreci Kapalı Kapılar Ardında Yürütülüyor”

Kitap hazırlama sürecine sendikaların ve bağımsız akademisyenlerin dahil edilmediğini, bu alanın siyasal iktidarın kontrolünde şekillendiğini savunan Özbay, şu ifadeleri kullandı:

“Ne yazık ki, bu süreçler büyük ölçüde kapalı kapılar ardında yürütülmektedir. Sendikalar ve bağımsız akademisyenlerin katkısı ya hiç alınmamakta ya da göstermelik düzeyde tutulmaktadır.

Eğitim-İş olarak, yıllardır ders kitaplarının hazırlanmasında şeffaf, katılımcı ve bilimsel bir sürecin işletilmesi gerektiğini savunuyoruz. Ancak Milli Eğitim Bakanlığı bu çağrılara kulak tıkamakta, kitap içerikleri siyasal iktidarın bakış açısını yansıtacak şekilde şekillendirilmektedir.”

Eğitim-İş olarak, ders kitaplarının hazırlanma sürecine öğretmenlerin, sendikaların, bağımsız akademisyenlerin ve uzmanların doğrudan dahil edilmesini şart gördüklerini dile getiren Özbay, “Kitap içeriklerinin ideolojik değil, pedagojik ve bilimsel ilkelerle belirlenmesini istiyoruz. Ayrıca bir bağımsız eğitim denetim kurulu kurulmalı ve bu kurul, kitapları bilimsel nesnellik açısından incelemelidir. Bu kurulda çeşitli meslek örgütlerinden temsilciler yer almalı, iktidar güdümünden uzak, topluma hesap veren bir yapı oluşturulmalıdır” ifadelerini kullandı.

“Bilimsellik İlkesi Büyük Bir Erozyona Uğramıştır”

Eğitimde bilimsellik ilkesinin uygulanabilirliği üzerine değerlendirmelerde bulunan Özbay, “Bilimsellik ilkesi büyük bir erozyona uğramıştır. Akademik özgürlüklerin sınırlandığı, bilimsel gerçeklerin siyasi kaygılarla göz ardı edildiği bir ortamda, eğitimde bilimsellikten söz etmek zorlaşıyor. Ders kitaplarında bilimsel veriler yerine ideolojik yönlendirmeler yer almakta, öğrencilerin analitik düşünme kapasiteleri köreltilmektedir” diye konuştu.

“Öğrenci Sorgulayan Değil, İtaat Eden Bir Birey Haline Getiriliyor”

Öncelikle, Kanal İstanbul gibi hâlâ bilimsel, çevresel ve toplumsal olarak yoğun tartışmalara konu olan bir projenin ders kitaplarında yer almaması gerektiğini ifade eden Özbay şöyle devam etti:

“Projenin sadece olumlu yönleriyle ve hükümet politikalarıyla uyumlu şekilde sunulması, açıkça bir manipülasyondur. Bu tarz içerikler, çocuklara bilgi vermek değil, belirli bir düşünce kalıbını dayatmaktır.

Bakan Tekin "ek atama" sorularına yanıt verdi
Bakan Tekin "ek atama" sorularına yanıt verdi
İçeriği Görüntüle

Bilim insanlarının, çevrecilerin ve meslek odalarının ciddi uyarılarına rağmen bu eleştirilerin kitaplara yansıtılmaması, öğrencilerin eleştirel düşünme yetilerini törpüleyen tek taraflı bir anlatım tarzıdır. Öğrenciye farklı görüşleri analiz ettirme şansı tanınmadan sunulan bilgiler, onu sorgulayan değil, itaat eden bir birey haline getirir. Bu ise eğitim sisteminin evrensel amaçlarına tamamen aykırıdır.”

“Bu Durum, Öğretmenin Meslek Onurunu Zedeliyor”

Öğretmenlerin bu metinleri işlerken buna benzer tek taraflı içeriklerle karşılaştıklarında ciddi etik ve mesleki ikilemler yaşadıklarına da değinen Özbay, “Bir yanda öğrencilerine bilimsel doğruları aktarma sorumluluğu, diğer yanda sistemin baskısı ve denetimi altında kalma riski var. Bu durum, öğretmenin meslek onurunu zedeliyor” diye konuştu.

Eğitim-Bir-Sen Genel Sekreteri Yavuz: “10. Sınıf Öğrencileri Bu Ayrımı Yapabilecek Yeterlilikte”

“Kanal İstanbul Projesi, dünyada var olan benzer kanallar konusu işlenirken, ders kitaplarında özenle seçilmiş görsel ve içerikle yer alabilir. Siyasi tartışmaların uzağında, genel kültür bilgisi olarak tanıtılabilir” diyen Yavuz, 10. sınıf öğrencilerinin bu ayrımı yapabilecek yeterliliğe sahip olduğunu vurguladı. Yavuz, şöyle konuştu:

“Kanal İstanbul, Türkiye’nin düşünülen vizyoner bir projesi olarak tanıtılabilir. 10. sınıf öğrencileri bu ayrımı yapabilir ve kendince hafızasında bir yerde tutar.

Özenli davranılırsa tarafsızlık ilkesine zarar vermez. Benzer projelerin kime ait olduğunu bakılmaksızın eşit muamele görmesi gerekir.

Sadece olumlu yönleriyle değil projeye şu eleştiriler getiriliyor diye not düşülebilir.”

“Kitap Yazım ve Seçim Süreci Her Kesime Açık Şekilde Yürütülüyor”

Kitapların hazırlanma ve onay sürecinin kamuya açık olduğunu, isteyen herkesin Talim Terbiye Kurulu üzerinden görüş bildirebildiğini belirten Yavuz, kitapların hazırlanma ve onay sürecine dair şunları söyledi:

“Kitap yazım ve seçim süreci her kesime açık şekilde yürütülüyor.

Talim Terbiye Kurulu sayfasından takip ederek her aşamasında eleştiri, öneri, tespit sunulabiliyor.

Kabul gören kitaplarla ilgili tespit ve önerilerin işleneceği modüller aktif tutuluyor. Önerilerin dikkate alındığını gözlemliyoruz. Ders kitaplarına dair özetlediğim sürecin ihtiyaca cevap verdiğini, katkı sunmak isteyen herkese açık olduğunu söyleyebiliriz.”

“Ülkemizde Bazı İdeolojik Yaklaşımların Bilimi Tekeline Alması Benzer Şekilde Bir Problemdir”

Eğitimde bilimsellik ilkesinin pratikte uygulanabilirliğini değerlendiren Yavuz, “Eğitimde bilimsellik konusu, evrim teorisi gibi öne çıkmış uzun süre tartışılan bazı kasıtlı süreçlerden arındırıldığında hiçbir sıkıntı yaşanmıyor. Ülkemizde bazı ideolojik yaklaşımların bilimi tekeline alması da benzer şekilde bir problemdir” ifadelerini kullandı.

Kanal İstanbul’un çevresel ve sosyal etkileri bilimsel olarak çokça tartışılmışken, bu tartışmaların kitapta yer bulmamasına ilişkin ise Yavuz, şöyle konuştu:

“Kamuoyunca tanınmış bazı bilim adamlarının, Kanal İstanbul’un depremi tetikleyeceği görüşü yine aynı ideolojik tarafa ait bilim adamları tarafından komik ve bilimsel değil diye değerlendirilmişti. Avrasya tünelinin, Karadeniz’i balçık gölüne çevireceğini söyleyen bilim adamları da vardı. Neyin bilimsel neyin bilim dışı olduğu bazen belli olmayabiliyor. Bir tespit olarak farklı iddiaların kitaplarda yer alması konunun daha anlaşılır olmasını sağlar.”

Muhabir: Nur Yıldız