ONKODAY ve Kanserle Dans Derneği iş birliğiyle hayata geçirilen “Duyguların Yolculuğu” Projesi, kanser tedavisi gören hastaların duygusal süreçlerini görünür kılarak, tedavi süreçlerinde insan odaklı bir yaklaşım benimsenmesinin önemini ortaya koyuyor. Proje ile kanser hastalarının yaşadıkları duygusal sürecin sağlık profesyonellerine ve topluma daha iyi anlatılması; bu doğrultuda kanser tedavisinde insan odaklı bir yaklaşımın benimsenmesi hedefleniyor.
Proje ile kanser tedavisi gören hastaların teşhisten tedavi sonrasına kadar yaşadığı duygusal değişimler, hasta içgörüleri alınarak yapay zeka teknolojisi aracılığıyla görselleştirildi. Elde edilen görseller sergi salonlarında ve hastanelerde sergilenecek, ayrıca psikologların psikoonkoloji alanında eğitimlerine de destek verilecek.
“Duygusal dayanıklılığa ihtiyaç var”
Projenin tanıtım toplantısında konuşan Kanserle Dans Derneği Başkanı Sevil Gürkan, kanserle mücadelede psiko-sosyal desteğin kritik olduğunu belirterek, proje kapsamında yapılacak eğitimlerin, psiko-onkoloji alanındaki eksikliklerin giderilmesine katkı sağlayacağını da söyledi. Gürkan, “Kanser hastalarının tedavi süreçlerinde yalnızca fiziksel değil, duygusal dayanıklılığa da ihtiyaçları var. Bu proje, yalnızca hastalar için değil, onların yakınları, sağlık uzmanları ve toplumun her kesimi için de bir rehber niteliği taşıyor. ‘Duyguların Yolculuğu’, bu zorlu sürecin farklı evrelerinde empatiyi, desteği ve dayanışmayı artırmayı hedefliyor” diye konuştu.
“Hastaların duygusal ihtiyaçları iyi anlaşılmalı”
ONKODAY Başkanı Füsun Önen ise kanserle mücadelede multidisipliner yaklaşımın önemli olduğunu ifade ederek, toplumsal farkındalığın artması gerektiğini söyledi. Önen, “Kanser hastalığı ile mücadelede fiziksel tedavinin yanında duygusal desteğin, tedavinin iki ayağından biri olduğuna inanıyoruz. Hastaların ve hasta yakınlarının geçtikleri zorlu yolda daha fazla duygusal desteğe ihtiyaçları var. Bu doğrultuda onkoloji hasta derneklerinin hasta ve yakınlarına yönelik bu tür değerli ve fayda yaratan projeler üretmesini kıymetli buluyoruz. ‘Duyguların Yolculuğu’ isimli projemizle hastaların duygusal ihtiyaçlarının daha iyi anlaşılmasını ve toplumsal farkındalığı artırmayı amaçlıyoruz. Bristol Myers Squibb’in destekleriyle hayata geçirdiğimiz bu projenin uzun vadeli etki yaratacağına gönülden inanıyorum” dedi.
“Hastalar duygularını belli edemiyor”
Projeye destek veren uzman Psikolog Sibel Cesur Akyunak da kanser hastalarının duygularını saklama eğiliminde olduğunu vurgulayarak, “Hastaların teşhis anından itibaren yaşadığı duygusal değişimler, tedavi süreçlerindeki motivasyonlarını doğrudan etkiliyor. Öte yandan hastalar çoğu zaman aile bireylerinin yanında duygularını rahatça belli edemiyor. Bu nedenle 'Duyguların Yolculuğu', bu süreçleri daha iyi anlamamıza ve sağlık profesyonellerinin hastalarla daha etkili bir şekilde iletişim kurmasına yardımcı olacak” diye konuştu.
“Kanserden korunmak için gerekli adımlar atılmalı”
Tedavi süreçlerindeki gelişmelerle yaşayan kanserli hasta sayısının arttığını kaydeden Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Türkkan Evrensel de “Kanser tedavisinde güncel imkanlara erişim ne yazık ki her ülkede eşit değil. Kanseri önlemenin en etkili yolları, kanserojen maddelerden uzak durmak ve tarama tetkikleri ile erken tanı sağlamaktır. 4 Şubat Dünya Kanser Günü’nde, bu alanda hizmet veren erken tanı merkezleri ile hekimlerin uyarılarına kulak verelim ve kanserden korunmak için gerekli adımları atalım” sözlerine yer verdi.
“Kanser genç yaş gruplarında da görülüyor”
Türk Tıbbi Onkoloji Derneği (TTOD) Başkanı Prof. Dr. Nuri Karadurmuş, Türkiye’de ve dünyada kanser hastalığının mevcut durumunu aktardığı konuşmasında, “Türkiye’de her yıl yaklaşık 200 bin kişiye kanser teşhisi konuyor. Ne yazık ki bu sayı, küresel ölçekte her geçen yıl artış gösteriyor. Üstelik kanser artık yalnızca ileri yaş gruplarında değil, genç yaş gruplarında da sıkça görülüyor. Bu durum, yalnızca medikal değil, duygusal ve psikososyal açıdan da bir mücadeleyi gerektiriyor. Bu proje, kanserle mücadelede daha bütünsel bir yaklaşım geliştirmemize olanak sağlayacak” ifadelerini kullandı.