

psikiyatri/psikoterapi desteği sağlayan Pinkline projesi ile yine kanser hastalarına umut olacak[/caption] [caption id="attachment_234462" align="alignright" width="266"]

kadın kanserleri ile ilgili farkındalık çalışmaları da yapılıyor[/caption] “İki temel hedefimiz var” Seral Çelik, Pİ Kadın Kanserleri Derneği olarak iki temel hedeflerinden şöyle bahsetti: “Derneğimizin iki temel hedefi var; birincisi meme ve jinekolojik kanserlerden sık görülen rahim, rahim ağzı, yumurtalık kanserleriyle ilgili farkındalık çalışmaları yapmak. Kanser alanında çalıştığımız uzmanlardan bilgiler ediniyoruz ve bu bilgiler ışığında kadınlara nelere dikkat etmeleri gerektiği, nasıl korunabilecekleri konusunda bilgiler veriyoruz Bunun için sizin gibi bu konuya duyarlı basın mensuplarıyla görüşüyor, röportajlar veriyor, bu bilgileri aktarıyoruz. Sosyal medyayı çok aktif kullanıyoruz. Farkındalık projeleri yapıyoruz. Böylece, hiç tanımadığımız, tanışmadığımız kadınların hayatı bu bilgilerle değişiyor. Bunu bize yazdıkları mesajlardan biliyoruz. Mesela şöyle bir mesaj geliyor bize; “Haberinizi okudum ve mamografi randevusu aldım. Meme kanseri olduğumu öğrendim, ama çok şükür, erken evrede tespit edildi. Gecikseydim, ileri evrelerde yakalanacaktı ve daha zor bir tedavi görecektim. Ne iyi yapmışım bu haberi okumakla…” İşte bu mesajlar bizi, daha çok çalışma yapmak ve daha çok projeyi hayata geçirmek için cesaretlendiriyor. İkinci teme amacımız ise maddi yetersizliği olan kadınlara tanı ve tedavi sürecine dair destek de sağlıyoruz. Bu destek kimi zaman bir muayene olabiliyor, kimi zaman ileri bir tetkik, kimi zaman da ameliyat oluyor.” “Her beş kişiden biri kansere yakalanıyor” Kanser, giderek daha sık rastlanan bir hastalık grubu. 100’den fazla türü olduğunu ifade eden Seral Çelik, İstatistikler, bu gerçeği rakamlarla ortaya koyduğunu vurguladı. Çelik, 4 Şubat Dünya Kanser Günü önemini şöyle açıkladı: “Bugün dünyada 50 milyonda fazla kişi kanser tanısı almış ve bu hastalıkla mücadele ediyor. Üstelik bu sayı giderek artıyor. Dünya’da her 5 kişiden biri yaşamı boyunca kansere yakalanıyor. Her 8 erkekten 1'i ve her 11 kadından 1'i kanser nedeniyle hayatını kaybediyor. Bu, çok büyük bir sayı. Yani bu sayılar, ailesinde ya da yakın çevresinde kanser tanısı alan çok sayıda insanın olduğu anlamına geliyor. Bu korkutucu bir yön ama öte yandan tıp, kanserin önlenmesine ve oluşma riskinin düşürülmesine ya da tedavisine yönelik yeni yöntemler geliştiriyor, umutlarımızı artırıyor. 4 Şubat, bize bunları hatırlatmak ve farkındalığımızı artırmak için ilan edilmiş bir gün” Kişilerin sağlıklı bir yaşam tarzı benimseyerek bazı genetik testler de bazı kanser türlerine olan yatkınlığınızı ortaya çıkardığını ve bu sonuçlara göre riski düşürecek önlemler alma şansı verdiğinin altını çizen Çelik, “Ayrıca erken teşhis için tarama testleri yaptırabiliriz. Bağırsak, meme, akciğer, prostat gibi sık görülen kanser türlerinde erken teşhisi sağlayacak yöntemler var. Kanserde erken teşhis gerçekten de hayat kurtarıyor.” diye konuştu. “Kanser bir travmadır” Seral Çelik, İnsanlar bilimsel olarak en iyi tedaviyi görse bile yaşadıkları süreçte psikolojik desteğe ihtiyaç duyduklarını dernek olarak tanı almış kadınların bu ihtiyaçlarını düşünerek çeşitli faaliyetler gerçekleştirdiklerini değinerek “En büyük motivasyon, aynı sorunu yaşayan kadınlar olarak bir arada bulunmalarını sağlamak. Birbirleriyle deneyimlerini paylaşıyor ve güç alıyorlar. Ayrıca uzmanlarla hastalarımızı bir araya getirdiğimiz pek çok projeyi hayata geçiriyoruz. Örneğin Pinkline ismini verdiğimiz projemizde, psikoterapistlerimiz ve beslenme uzmanlarımızla, aktif kanser hastalarını online olarak buluşturuyoruz. Böylece, psikolojik açıdan güçlenmelerine ve beslenme konusundaki sorunlarını çözmelerine katkıda bulunuyoruz.” dedi. “Önce kendimi sonra bebeğimi dünyaya getirdim” Her kanser hikâyesinin kendine özgü ve etkileyici yanı olduğunu söyleyen Çelik, etkilendiği bir hastanın hikâyesinden şöyle bahsetti: “Genç bir kadın ve ilk bebeğine hamile. Hayatının mucizesini kucağına almaya hazırlandığı o mutlu günlerden bir gün, memesindeki bir kitleyi fark ediyor. Önce süt bezesidir diye aldırmıyor ama sonra kitle büyüyünce doktora gidiyor ve teşhis; meme kanseri! Yıkılıyor adeta! Aklında bin bir soru! Kendinden çok bebeği düşünüyor, tedavi bebeğine zarar verecek korkusuyla sarsılıyor. Bu hikâye mutlu sonla bitti. Tedavi gördü, bebeğini kucağına aldı. Ama şunu söylemişti anne: ‘Tanıyı alınca iki kere öldüm sonra da iki doğum yaptım adeta, önce kendimi sonra bebeğimi dünyaya getirdim’”, [caption id="attachment_234463" align="alignleft" width="700"]

Editör: Ahmet Ertüm